Belki kısa bir hayatım olacak, belki her anında yanında olamayacağım, diğerleri gibi gezip beraber şarkılar söylemeyeceğiz, en özel zamanlarında yanında olamayacağım, belki birbirimizden hep uzaklarda olacağız, yan yana geçirdiğimiz zaman sayılı olacak, belki sana güzel bir hayat sunamayacağım ama ben senin kahramanın olmak için çabalayacağım.****
Girişlerde yazılan cümleler alıntıdır canlarım. Bir süredir yayınlanan bölümler kitabın giriş kısmıydı denilebilir. Bundan sonra yavaş yavaş asıl kitaba giriş yapacağız. Keyifli okumalar dilerimm🩷
**********''İğrenç kokuyorsun Yalçın! Uzaklaş benden..'' Kusar gibi öğürüp ellerimle onu uzaklaştırmaya çalışıyordum. O ise kahkahalarla gülüp bana sarılmaya çalışıyordu. Bu hali beni de güldürürken duruşumu bozmadan onu itmeye çalışmamı sürdürdüm.
''Ne var kızım? Sevmiyor musun sen beni, iki sarımsak koktuk diye pabucumuzu dama mı atacaksın?'' Onu itmeye çalışmalarımın arasından bana sarılıp kollarını etrafıma kenetlemişti.
''Bunun sevmekle ne alakası var Yalçın ya? Leş gibi sarımsakla karışık alkol kokuyorsun. Sarımsak yeme demiştim sana! İğrenç bir şey..'' Söylenmelerimi kahkahasıyla karşıladı. Sarhoş değildi zaten kolay kolay da sarhoş olmazdı. Sözde Tıp fakültesini kazanmamı kutlayacaktık ama benden çok o içmişti. Mekandan çıktıktan sonra da kelle paça içmek için tutturmuştu. Kelle paçaya hayır diyecek değildim tabii ama sarımsak kırmızı çizgimdi. Ve o bile bile bol bol sarımsak sosu eklemişti.
''İnsan sevdiklerinden iğrenir mi be? Karşımda sıç gene iğrenmem senden.'' Sözleriyle kollarının arasından sıyrılıp öğürdüm. Garip bir sevgi göstergesiydi. Sözleri gözümün önünde canlanmıştı ve buna engel olamamıştım. Ağzıma gelen ekşi tatla ellerim dudaklarıma kapanırken ''Sen gerçekten iğrenç bir insansın!'' diye söylendim. O ise sözlerime kahkahalarla güldü.
''Askeriyede hiçbir şeyden iğrenmemeyi ağzımıza sıça sıça öğrettiler bize...'' bir an bakışları durgunlaştı. Gözlerine çöken karanlık ağlama hissi uyandırdı içimde. Bazen bazı anlarda öyle hızlı değişiyordu ki ruh hali, neler yaşadığını öğrenmek için yapamayacağım şey olmuyordu. Ama o yine de ser verip sır vermiyordu. Hemen kendini toplayıp yüzüne her zamanki alaycı gülüşünü yerleştirip ''İyi ki bu hassas mideyle asker olmamışsın, ilk görevinde kargalara yem olurdun.. Gerçi nasıl doktor olacaksın onu da bilmiyorum ya neyse.'' diye devam etti.
''Ben şimdi bir ağzına sıçacağım senin göreceksin.. Bu gerizekalılıkla hayatta kalman mucize senin.'' Hakaretlerime aldırış etmeden bir kolunu omzuma atıp ''Gel buraya pis kız.'' diyerek beni kendine çekti. Salına salına yürürken yol boyu onunla dalga geçmek için öğürür gibi yapıp durmuştum ve o da yol boyu benimle dalga geçip kahkahalarla gülmüştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Göğüs Kafesi Mezarlığı
Teen FictionKazanırken bile kaybediyorsun. Canlıyken bile silikleşiyorsun. Bir Kurt kadar vahşi bir gölge kadar yarımsın. Bir aşkın peşinde deli divane bir kimliksizsin. Giyeceksin kefenini, ayaklarınla gideceksin azrailine. Mühim olan varmak değil, zaten tüm y...