06: Suga'ya karşı

282 28 22
                                    

Christopher bugün Soojin'in toplantı olduğunu söylediğini aklına getirince telefonunu alıp odadan çıktı. Gece saat kaçtı bakmadı ama bu toplantıdan sadece onların haberi olması gerekiyordu. Diğerlerine haber verdiğinde onlar da geleceğini söylemişti ama Jeongin yazmamıştı. Alışmıştı buna zaten sorun etmiyordu, Jeongin çoğu zaman toplantılara katılmıyordu hep sonradan haberi oluyordu. Bazen bazı sorunlar çıkıyordu ama Seungmin ayarlıyordu her şeyi.

Toplantı odasına geldiğinde hızla kapıyı açıp içeriye girdi. Herkes gelmişti zaten. Yerine geçtiğinde telefonunu masaya koyup oturan Changkyun'a baktı. Uzattığı dosyaları elinden alıp ilk sayfayı açtı.

"Konuşun." dedi sayfadaki düşmanıyla ilgili olan bilgilere bakarken.

"Yıllarca kaybolmasının ardından tekrar döndü, geçen gün şirketin terasında uzun bir mektup buldu Siyeon ve bize getirdi. İlk başta önemsemedik aslında ama sonradan şirketin önünde onun arabasını görünce..."

Han tam sözlerine devam edecekti ki Christopher dosyayı sertçe kapatınca sustu.

"İlk baştan bana haber vermediniz yani?"

"Verecektik, ama gerçek değilse onca işlerinizin içinde sizi boşuna oyalamış olacaktık. Sizce şuan ilk size haber vermememizi mi tartışmamız gerek yoksa Min Suga'yı nasıl yenebileceğimiz hakkında planlar mı yapmamız gerek?" diye kendilerini savunan Changkyun'a baktı bir süre.

Ardından elleriyle şakaklarını ovalamaya başlayınca Felix söze girdi hemen.

"Bugün aklımdaki fikiri söyleyince herkes gruptan çıktı." dedi Han ve Seungmin'e sert bakışlar atarken.

"Neymiş o fikir?"

"Rus ruleti oynayacağız."

Christopher gülerek ellerini çekince derin bir iç çekip arkasına yaslandı.

"6 yıl önce onun kardeşini vurmadın mı sen Felix? Adam bu yüzden bizden birini istiyor ya! Boktan fikirlerle gelme bana." dedi ciddileşirken.

Felix bir anda ayağa kalkınca Christopher kaşlarını çatarak ona baktı.

"En azından artık sizin kayıp üvey kardeşinizi aramıyor?" dedi ellerini göğsünde birleştirirken. Changbin ayağa kalktı ve kapıya ilerlediğinde herkesin gözü onun üzerindeydi. Toplantının ortasında kalkıp gitmek hiç ona göre değildi.

"İçimizden birini istiyorsa gelsin alsın." dedi ve kapıdan çıktı.

Ortamda ciddi ve korkutucu bir gerginlik vardı ama o sırada Hyunjin kahkaha attı.

"Senin baban da tam bir piç afedersin de yani." dedi Christophera. Ama Christopher gülmüyordu, aksine ölümcül bakışlar atıyordu ona.

"Babam hakkında konuşmaya hakkın yok Hyunjin."

Christopher da ayağa kalkıp öfkeli bir şekilde odadan çıktı. Daha hiçbir şey de konuşmamışlardı şimdi ne yapacaklardı? İster son günlerinde plan yapacaklardı ister Min Suga'ya teslim olacaklardı. Ama Christopherın ikinciyi yapmaya hiç niyeti yoktu.

Christopherın babası önceden bilinen en acımasız mafyalardan birisiydi ve çoğu kişiyle büyük bir geçmişi vardı. Minho ve Suga'nın ailesiyle olduğu gibi... Ve hepsi borç alma verme olayıydı klasik olduğu gibi. Babası, Suga'nın babasını aldatma yüzünden öldürmüştü. En azından Christopherın bildiği buydu. Suga bu sefer babasının intikamını almak için Christopherı öldürmek istiyordu, ya da onun ailesinden birisini. Yıllar önce üvey kardeşi olacağını öğrenmişti ve Christopher'dan önce onu bulmaya çalışmıştı. O sırada Christopher ve adamlarıyla bir sürü çatışma yaşamıştı. Sonra Suga'nın isteği üzerine şirkette büyük bir oda ayarlandı, rus ruleti oynamak için mekan hazırlandı. Normal bir oda da değildi bu, bir sürü kilidi olan, kaçış mümkün olmayan odaydı. O gün Felix Suga'nın kardeşini vurmuştu. Öldürmüştü onu.

Judas Kiss Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin