Siyeon Jeongin'i önemli bir iş için çağırınca ben Hyunjin'le kalmak zorunda kaldım. Hyunjin kötü durumdaydı ve yardıma ihtiyacı vardı.
"Eski çaylağın olarak sana yardım edeceğim." dedim koluna girerek.
O ise bana yan gözle bakıp sırıttı yürümeye devam ederken.
"Benim oda-"
"Hayır Minho, benim odama gidiyoruz." dediğinde sustum. Onun odasını hiç görmemiştim ama kendi odamda da daha rahattım. Kolunu tutmaya devam ettiğinde birkaç kez öksürdü ve ben onun yüzüne korkarak bakmaya başladım. Lanet olası patron Hyunjin'in boğazını da sıkmıştı!
"Canın acıyor mu Hyunjin?" dediğimde sorduğum sorudan çok ona ettiğim hitaba şaşırmıştı.
"Hwang'a ne oldu?"
"Samimi değil miyiz? Aklımdaki benle konuşurken bile Hyunjin demeye başladım." dediğimde güldü.
"Sevdim bunu."
"Soruma cevap ver, acıyor mu?
"Kalbim kadar değil."
Dudağımı büzdüm.
"Seninle bu konuyu ciddi bir şekilde konuşmak istiyordum." dedim önüme bakarken.
"Siktir et Minho, şuan yanımdasın ve iyi hissediyorum." dediğinde gülümsedim. Hoşuma gidiyordu Hyunjin'in bu lafları.
Odasına geldiğimizde içeriye girdik ve ben şaşkınlıktan Hyunjin'i bile unutmuştum. Odası bizden daha lükstü!
"Bu hiç adil değil!"
"Yıllardır buradayım Minho! Bence hakediyorum böyle bir odayı."
Koltuğa oturduğunde gözlerini kapattı ve ben hemen etrafa göz gezdirdim.
"İlk yardım çantası yok mu?" dedim hâlâ aramaya devam ederken.
"Mutfaktaki ilk dolabın en üstünde." dediğinde mutfağına ilerleyip dolabı açtım ve üstteki çantayı alıp Hyunjin'in yanına gittim.
"Bu maçlar hep böyle mi oluyor?" diye sordum çantadan krem ve yara bandı çıkarırken.
"Bugün Chris biraz fazla sinirliydi, sinirini benden çıkardı."
"Ruh hastası! Onun öyle biri olacağını düşünmüyordum."
"Haklısın Minho, kimseyi görünüşüne göre yargılamamak lazım. Görünüşü çok güzel veya yakışıklı olan birisi hayatını sikebilir." dediğinde güldü, gözlerini kapattı ve devam etti.
"Jeongin gibi."
"Jeongin'le dün eğlenmişsiniz." dedim kremi yarasına sürmek üzereyken ama o gözlerini açıp kafasını geriye çekti.
"Beni zorladı. Tecavüze uğramış gibi hissediyorum ve lütfen boynumu sorma! Christopher bunun için bir ton laf söyledi." dediğinde burnundan soluyordu.
"Tamam Hyunjin özür dilerim, sakin ol da şu kremi süreyim." dediğimde bana döndü rahat sürebilmem için. Telefonum gelinceye kadar çalıp durduğu için tam kapatmıştım ve artık rahattım. Hyunjin yanımdaydı en azından.
Kaşındaki kanayan yeri temizlerken Hyunjin hafif inledi.
"Şşşhhh tamam özür dilerim." deyip temizlemeye devam ettim.
"Özür dileme. Hem ne gerek vardı bunlara? Öpsen geçerdi hemen!" dediğinde güldüm.
"Erkeklerden hoşlanmıyorum."
"Ben de yedim."
"Gerçekten! Daha önce hiç erkekle bir ilişkim olmadı. Hatta bir kızla da olmadı." dediğimde somurtmuştum ama bu sefer Hyunjin gülmeye başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Judas Kiss
Roman pour Adolescents"Odanın anahtarı, kaybedersen içerideki dolapta yedeği var ama sakın 'Yedeği var zaten' deyip kaybetme. Yarın ilk eğitimine başlamadan önce holdingi gezeceğiz, seni diğerleri ile tanıştırıcam. Ardından ilk eğitimimiz olan dövüşe geçeceğiz. Sabah 05:...