"Yanına gelmemi mi istiyorsun?"
Gözlerimi irice açarak yataktan kalktım.
"Hoşt."
Odanın içindeki lavaboya ilerledim. Arkamdan seslendiğini duymuştum. Yüzümü ekşitip ağlamış gibi surat efadesi yaparak lavaboya girdim.
"Benimle iyi geçinsen iyi edersin Lee Minho! Hep, beraber olucaz."
Lavaboda yüzümü yıkayıp tekrar odaya döndüm. Dolaptan birkaç parça kıyafet çıkarmış yatağın üzerine koymuştu. Bir kıyafetlere, bir de Hwang'a bakıyordum.
"Bunları mı giyicem?"
Sıkılmış bir surat ifadesiyle nefes aldı ve ışığı açtı. Saat sabahın 5i olduğu için fazla aydınlık değildi. Açılan ışıkla ellerimi gözlerime siper ettim. Hwang da bana yaklaşmıştı zaten.
"Holding'i gezmek için şort-tişört takılmayacaksın herhalde? Eğitime başlayacağın zaman giyeceksin onları. Şimdi al giy şunları."
Başımı hafifçe sallayıp yatağın üzerindeki kıyafetleri aldım. Hwang'ın çıkmasını beklerken o hâlâ karşımda duruyordu. Başımı sorgularcasına salladım.
"Ne var? Çıksana üzerimi değiştiricem."
"Şansını zorlama Lee, meraklı değilim senin o iğrenç vücuduna. Çabuk giyin."
Oflayarak üzerimden tişörtü çıkardım. Hwang da bana bakıyordu. Üst tarafım çıplak kalınca azıcık belirli olan karın kaslarımda gezdirdi gözlerini. Rahatsız olmamıştım ama onu etkileme amacım da yoktu. Şimdiden böyleyse ya ileride beraber duş almayı teklif ederse?!
Beni süzerken sertçe yutkunduğunu gördüm. Sonrasında arkasına döndü, üzerime gömleği ve ceketi giydikten sonra pantolonu da giydim. Bana tekrar döndüğünde yatağın üzerindeki kravatı alıp bana yaklaştı. Başımı eğince kravatı boynumdan geçirdi ve sanki uzakmışım gibi kravatı asıldı. O anki ani hareket ile bir adım ona yaklaşmıştım.
Parfümü yine burnuma gelirken bu sefer nefesimi tutmadım. Kravatı düzeltince geriye adım atıp telefonumu aldım. Tam onu geçip odadan çıkacaktım ki hemen yakamdan tutup geriye çekince ona yaklaştım tekrardan. gözlerimi devirip ofladım.
"Kıyafetim yırtılacak Hwang."
"Kural 2; Gözetmenin arkasından yürüyeceksin. Çaylak olduğun belli olsun."
Sadece başımı salladım. Önüme geçince odadan çıkıp kapıyı kapattıktan sonra yine uzun koridordan yürümeye başladık. Yine aklıma bir şey gelmişti ki yanından yürüdüm. Göz ucuyla bana bakıp iç çekti.
"Ne var?"
"Ben şimdi hep burada mı yaşayacağım?"
"O ne biçim soru be!" dedi tek kaşını kaldırıp.
"Yani diyorum ki eğitim boyunca o odada mı kalacağım?"
Başını salladı.
"Peki kaldığım ev? Kıyafetlerim de orada ya..."
Yüzümü asıp başımı eğdiğimde tam olarak bana döndü. Eliyle çenemi kaldırdığında göz göze geldik. Bugün gözlerine eyeliner mı çekmişti o? Yakışmıştı bayağı ha!
"Kural 3; Küçük çocuk gibi mızmızlanmayı kes! Böyle devam edersen çabuk kaybedersin ve patron kaybedenleri sevmez. Ayrıca evin sahibine kadar öğrendim. Kıyafetlerin ihtiyacı olan kişilere bağışlanacak. Artık buradasın, buranın bir parçasısın Lee Minho."
Ağzımı şaşkınlıkla açtığımdaysa çenemi tutup kapattı. Dedikleri şaşırtmıştı, ne ara öğrendi evimi, ne ara ev sahibiyle konuştu bilmiyorum. Yürümeye devam ederken bir üst kata çıktık. Otelden bile büyük olan bu salon çok güzel görünüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Judas Kiss
Novela Juvenil"Odanın anahtarı, kaybedersen içerideki dolapta yedeği var ama sakın 'Yedeği var zaten' deyip kaybetme. Yarın ilk eğitimine başlamadan önce holdingi gezeceğiz, seni diğerleri ile tanıştırıcam. Ardından ilk eğitimimiz olan dövüşe geçeceğiz. Sabah 05:...