"Sizden dayak yemek bana zevk veriyor."
Christopher sertçe yutkundu. Aklından inanılmaz şeyler geçiyordu ve bunu durduramıyordu. Derin nefes aldığında kapı açıldı, çok dua ediyordu şuan. Çıktıklarında Minho'nun yüzünde hâlâ çapkın bir gülümseme vardı. Minho'nun amacı şuydu; onu sinirlendirmek. Aklında başka şeyler yoktu onun, olamazdı ki. Ama Christopher'ın aklından geçenleri bilmiyordu, bilseydi korkardı. Christopher'ı takip ederken hiç görmediği bir odaya geldiler.
Toplantı odasına benziyordu burası, ortada uzun bir masa, etrafında sandalyeler vardı. En uçta da sandalyeye oturan birisi vardı. Kapı açıldığında o kişi ikisine de dönünce ayağı kalkıp yanlarına doğru geldi. Minho kim olduğunu düşünürken Christopher Minho'ya döndü.
"Bizim biricik patronumuz Han."
Bir dakika ne? Christopher'ın da mı patronu vardı yoksa? Minho bunları şaşkınlıkla dinlerken Han'ı süzdü. Hiç patron gibi görünmüyordu.
"Sizin de mi patronunuz var yani?"
Han dediği kişi başını iki yana sallayınca Minho'nun kafası daha da karıştı.
"Şirketin yarı hissesi onda o yüzden yarı patron oluyor Minho." diye açıklayan Christopher, Han'ın omzunu hafif patpatladıktan sonra Han elini Minho'ya uzattı.
"Selam Minho."
"Selam Han."
"Jisung."
"Anlamadım?"
"Han demene gerek yok, Jisung demen yeterli."
Han samimi bir şekilde gülümseyince Minho da aynı şekilde karşılık verip elini sıktı. Normal insanlar el sıkıştıktan sonra ellerini çekerdi öyle değil mi? Ama Han ve Minho öyle yapmamıştı. İkisi de ellerini çekmemişlerdi, Han Minho'ya bakıyordu öylece ve Christopher bundan rahatsız olunca hafif öksürüp Minho'nun kolunu tuttu ve çekti.
"Daha çok işimiz var Han."
"Okay, görüşürüz patron!" diye gülerken Han, Christopher çoktan Minho'nun kolundan sürükleyip odadan çıkarmıştı. Kapının önünde Minho kolunu çekti hızla.
"Yere düşücektim napıyorsun sen ya!" dedi öfkeli bir sesle.
"Çaylaklar kendisinden üst düzeyde olan kişilerle samimi olmamalı."
Minho sinirle güldü.
"Sadece el sıkıştık Christopher Bang!"
"Ama gereğinden fazla yaptınız Lee Minho."
"Ne demek gereğinden fazla?"
"17 saniye kadar."
Şaşkınlıkla Christopher'a bakarken Christopher koridordan ilerlemeye başladı. Kaşlarını çatarak arkasından koşturdu, bir yandan da konuşuyordu.
"Bir dakika bir dakika! Sen ne kadar süre el sıkıştığımızı mı saydın?"
Gülmeye başladı ve devam etti.
"Ruh hastası mısınız Bay Christopher?"
"Susar mısınız Bay Minho."
"Susturur musunuz?"
Christopher durduğunda Minho korkarak anlık bir adım geriye gitti. Ciddi değildi bunu söylerken. Sinirli bakışları altında ezilmemek için bir şeyler söylemeye çalıştı ama Christopher ondan önce davrandı.
"Flörtöz hareketleriniz beni derinden etkiledi Bay Minho. Bir daha olmasın."
"Bilerek olmadı zaten. Neyse şimdi nereye gidiyoruz?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Judas Kiss
Novela Juvenil"Odanın anahtarı, kaybedersen içerideki dolapta yedeği var ama sakın 'Yedeği var zaten' deyip kaybetme. Yarın ilk eğitimine başlamadan önce holdingi gezeceğiz, seni diğerleri ile tanıştırıcam. Ardından ilk eğitimimiz olan dövüşe geçeceğiz. Sabah 05:...