22

480 65 90
                                    

selammmm geldik gene

iyi okumalarr⛓️

~~~~

Hyunjin, saatlerce çalışmaktan yorulmuş şekilde kendini yere attı. Chan'la yaklaşık bir haftadır sürekli koreografi üzerinde çalışıyorlardı. Hoseok ise izinden dönmemişti ve ikisi de neden bu kadar uzun süre gelmediğini merak ediyordu.

Aralarındaki iddia eski ciddiyetini kaybetmiş olsa da sonucu bilmek istiyorlardı. Gerçi Chan, Hyunjin'in kazandığından oldukça emindi. Kendine has koreografisi ve görseliyle kesinlikle Chan'ı sollamıştı. Zaten Chan kazanmaktan çok Hyunjin'i şaşırtmak istemişti. Eh, amacına ulaşmış da sayılırdı.

"Çıkmadan bir şeyler mi içsek?" Chan'ın sorusu üzerine Felix'ten gelen mesajları okuyan Hyunjin kafasını kaldırdı.

"Bizimkiler de bekliyormuş, dağılmamışlar." artık bizimkiler demekte bir sıkıntı görmeyen Hyunjin, Jeongin ve Chan'ın hatta Minho'nun bile içlerine girdiğini biliyordu. Minho'nun genel odağı Jisung olsa da diğerleriyle de oldukça iyi anlaşıyordu.

Fakat Seungmin konusunu Minho'yla bir türlü konuşamadığı için az da olsa geriliyordu Hyunjin. Jisung'un neyi ne kadar bilmesi gerektiğini kestiremiyordu. Minho'yla da konuşmadan tek taraflı bilgi aktarmak istememişti. Bunu en kısa zamanda halletmeyi aklına kazırken Chan'ın yanına gitti. Chan da hazır sayılırdı.

"Tamam o zaman belki okuldan çıkıp daha güzel bir mekanda takılırız. Diğerleriyle konuşalım." Hyunjin kafasını sallayarak onayladı. Aklı hala Minho'daydı.

~~~~

"Sonunda amına koyayım ya ağaç olduk!" Jeongin, Hyunjin'in kapıdan girdiğini gördüğü an söylenerek ayağa kalktı. Hemen arkasından giren Chan, onun bu sabırsız hallerine alışık olduğu için sessiz kalarak göz devirdi. "Bir kere de söylenmesen!" Chan'a dil çıkaran Jeongin telefonuna dönerek yanıtladı.

"Bir kere de zamanında gelsen!" Chan çantasını çocuğa fırlatırken Jisung, havada yakaladığı çantayla saniyelik bir bakışma yaşamak zorunda kalmıştı. "Gençleri rahat bıraksanıza, gece gündüz koreografi çalışıyorlar zaten." Minho, Chan'ın omzunu sıkarak Jisung'un yanına adımladı. Bir anda herkes doluştuğundan yüzünü buruşturdu Hyunjin.

"Bu kadar adam nereye gideceğiz ya?" çocuğun sorusu üzerine diğerleri de kısa bir an bakıştı. "Daha Changbin'le Felix yok bir de. Bu eksik halimiz lan!" durumu idrak eden Jeongin sırıttı. "Neyse toplu olsun severiz." dediğine Minho güler gibi olacaktı ki Jisung'un kınayan bakışlarıyla karşılaştı.

"Jeongin, bu dediğin çok yanlış anlaşılabilir. Daha terbiyeli olmanı öneririm!" Jisung'dan bir onay görmeyi bekleyerek ona döndü fakat sadece çocuğun iğrenen yüz ifadesini görebildi. Jeongin de içeri henüz giren Changbin'i dışarı sürüklerken söylendi.

"Tamam babaanne!"

~~~~

Changbin'i dışarı sürükleyen Jeongin çok güzel bir kahveci biliyorum diyerek çocukları oldukça tenha bir sokağa sürüklemişti. İçlerinde rahat olan tek kişi Chan'dı. Onun da buraya sık geldiği düşünülürse normal olan da buydu.

Fakat Hyunjin, Chan kadar rahat değildi. Hatta drama queen olmak için doğru an tam da bu anmış gibi hissediyordu. Elini hemen yanında duran kişinin koluna atarken -ki bu kişi Changbin oluyordu- ondan destek aldı.

"Jeongin, bizi siktirmeye mi getirdin piç? Ne biçim konum bu?!" Jeongin gülerek arkasına döndü.

"Biraz tenha bir yerdir ama güzelliği de bu ortamında emin olabilirsiniz." daha fazla uzatmadan hemen yan tarafında tarihi bir hava veren kapıdan içeri girdi.

Red Lights | HyunchanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin