Şaşırma yorumlarınızı buraya bırakın da ilk paragraf boşa gitmesin.
Elimdekinden bir nefes daha çekmeye çalıştığımda ağzımın yanmasıyla yüzümü buruşturup artık bitmesi gerektiğine karar verdim. Yandaki küllüğün üzerinde oluşan ufak tepeye bıraktım söndürmeden. Hafifçe doğrulup dirseğimi yatağa dayayarak destek alıp küllüğün hemen dibindeki pakete uzandım. Boş olduğunu görünce sinirle yumruğumu sıkıp paketi buruşturdum. Ezilmiş paketi rastgele karşıya attım. Kendimi yeniden yatağa bırakıp gözlerimi kapadım.
Hyunjin'i abimin işten bir arkadaşına götürmüştüm. Eline ve gözüne baktırdıktan sonra istediğini yapması için odasına bırakmıştım. Ders çalışmaya veya seks yapmaya zorlamamıştım. Zaten gözü öyleyken çirkin görünüyordu.
Şu an ise uyumak istiyor bu yüzden uyumasını bekliyordum. Eve geldiğinden beri yatağında ağlıyordu. Bu umurumda değildi. Uyumadığı ben de uyuyamıyordum, umurumda olan buydu.
Kendimi yüzüstü çevirip başımı yastığa gömdüm. Ağzımda mide bulandırıcı bir tat vardı. Uyumak istiyordum ve bunun Hyunjin'e bağlı olması sinirimi bozuyordu. İçimdeki "uyumadığı için ona ceza ver" sesini görmezden geldim. Şu an yeterince korkuyordu.
Kollarımdan destek alıp kendimi kaldırdım. Yastığımı da koluma sıkıştırıp kapıya ilerledim. Sabaha kadar onun uyumasını bekleyemezdim.
Sessizce kapısının önüne geldim. Ne yaparsam yapayım her zaman beni isterdi ama şu an bundan emin değildim. Bunu sadece arabadaki tavırlarına dayanarak söylüyordum tabii.
Kapıyı sessizce açtım. İçeride sadece sokak lambasının içeri vurduğu ışık vardı. Odayı görmek için yeterliydi ama hâlâ karanlıktı. Onun karanlıktan korktuğunu biliyordum. İlk gün anlaşmayı yaparken konuştuklarımız arasında gözünü bağlamamam vardı. İlk haftalar ışığı yakarak uyumaya çalışırdı ama sonradan bunu yasaklamıştım. İlk başta zorlanıyordu ama zaten uyumasına izin verdiğim zamanlarda neredeyse bayılıp kaldığı için bu çok da sorun değildi.
Büyük ihtimalle beni fark etmemişti. Sessizce kapıyı kapattım. Yine sessizliğimi koruyarak yanına adımladım. Hareketsizce yatıyordu. Belki de uyumuştu. Ama uyusaydı ben de uyuyabilirdim. Telefondan saate baktım. Dört beş saattir falan ağlıyordu. Yorulmamış mıydı?
Telefonun ışığını fark edince irkildi. Titremeye başlarken biraz daha küçüldü yerinde. Sıkıca sarıldığı dizlerini iyice bedenine yapıştırdı. Sesimi çıkarmadan üstünden geçip duvar kenarına yattım. Alışkanlıkla iyice duvara yanaşarak ona baktım. Doktorun verdiği o göz bandını hâlâ çıkarmamıştı.
-Uyurken çıkarman gerekiyor.
Gözü bir anlığına bana çıktı. Kıpkırmızıydı. Yastığa dökülen gözyaşları duraksamadı. Sessizce başını salladı olumlu anlamda. Uyurken çıkarırım. Sesi kafamda yankılandı. Daha önce dediği bir şey değildi, sadece bir şey diyecek olsa bunu derdi.
Ardından sessizce arkasını döndü bana.
-Trip mi atıyorsun?
Sesim bu kadar sert çıkmamalıydı aslında. Amacım onu korkutmak değildi.
-H-hayır.
Ağladığı belli olan sesinde korku vardı. Hâlâ elimde hissettiğim kan bana ağırlık yaparken ben de duvara döndüm.
-Neden böyle davranıyorsun?
Sadece garip gelmişti. Ona çok şey yapmıştım ama hiçbirinde böyle bir tepki vermemişti. Belki de karanlıktan gerçekten korkuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Asexuality ' Hyunlix
Fanfiction-Seninle sadece bedenin için birlikte olurum. Kendini bana sunmayacaksan zamanımı boşa harcama. Aseksüel olan Hyunjin, Felix'e tutulmuştur fakat Felix antiromantiktir. Hyunjin ne olursa olsun umrunda olmadığını ve tek istediğinin Felix'in yanında d...