Şimdi ölmek istemem, daha hiç gülmeden
Ben hiç kimsem olmadan
Tepeden tırnağa ona hiç sarılmadan
Şimdi ölmek istemem kalbine dokunmadan
Hadi al götür beni, hâlâ benimmişler gibi
Evime, yurduma...-
Boşlukta süzülürken dört yanımdaki siluetlerden kaçınmaya çalışıyordum. Fısıldaşmaları kulağımı doldururken anlamlı bir şeyler çıkmıyordu. Tüm bu zifiri karanlıkta o simsiyah siluetleri nasıl görebildiğimi anlayamıyordum. Bir anda bembeyaz bir siluet gördüm. Hafif bir ışık saçıyordu. O sırada hissettim el ve ayak bileklerimdeki prangaları. Ucu ise o sonsuz karanlığa uzanıyor ve sanki olumsuz düşünceleri fısıldayan o siyah siluetler tutuyordu zincirleri.
Gördüğüm beyaz siluet elindeki anahtarla bana yaklaştığında geriledim. O, beni buradan kurtaracağına dair bir şeyler söylerken gittikçe bana yaklaşıyordu. Dibime kadar geldiğinde onu ittim. Durmadan elindeki anahtarla bana ilerlemeye devam ederken buradan kurtulmak istemiyormuşum gibi ittim onu sürekli. Sonunda duraksadığında ona baktım. Silueti bana tanıdık gelirken olmayan gözlerini bana dikti. Siluet gittikçe netleşirken benim görüşüm bulanıklaşmaya başladı. Sanki gözlerim istemsizce kapanıyordu. Kendimi tamamen gözlerimi açmak için zorlarken vücudumun ağrısını hissediyordum.
Gözlerimi sonunda açabildiğimde karşımda duran şeyin bir siluet değil de boş tavandı. Hissettiğim tüm o soğukluk ve ağrılar bir anda üstüme yüklenince ağzımdan bir inleme çıktı. Gözlerimi odama çevirdiğimde yanımda Felix olmayan biri vardı. Halsizce ona baktığımda o da bana baktı. Bir şey diyebilecek gibi hissetmediğimden sustum. Felix neredeydi ki?
Tenimde kıyafete dair bir şey hissetmediğimden gözlerimi oraya çevirdim. Üst vücudumun çıplak olduğunu gördüğümde telaşla örtüyü boynuma kadar çektim. Bu sırada dirseğimin iç kısmındaki ve koltuk altlarımdaki bezler düşmüştü. Hissettiğim ıslakla rahatsızca alnımdakini de çektim. Sorar bakışlarımı yanımdaki çocuğa çevirdiğimde yerinden kalkıp bana yaklaştığını gördüm.
İstemsizce geri çekildim biraz. Çocuk elimdeki bezi alıp yandaki küçük kova benzeri bir şeye attı. Üstümdeki örtüyü çekmeye çalıştığında elini ittirip başımı iki yana salladım.
-Bezleri alacağım sadece, sakin ol.
Ona bırakmadan yatağı ıslatan bezleri alıp ona verdim yavaşça. Onları da alıp kova gibi şeyin içine attı. Ardından bana ince bir tişört uzattı. Ben bir şey demeden aldığımda odadan çıktı. Kendimi oturur pozisyona gelmeye zorladım. İnanılmaz derecede üşüyordum hâlâ. Olabildiğince hızlı bir şekilde tişörtü geçirdim üstüme. İnce tişörtün üşümeme etkisi olmasa da en azından çıplak olmamak daha iyi hissettiriyordu. Gözlerimi odada gezdirdim. Yanımdaki masanın üstündeki kovanın yanında duran ufak ateş ölçer takıldı gözüme. Alıp ateşime baktığımda gördüğüm yüksek sayıyla gözlerim büyüdü. Pekala bu su ve bezi açıklayabilirdi. Peki Felix neredeydi? Neden o değil de bu tanımadığım çocuk vardı?
Bir saniye... Bu çocuğu tanıyordum. Şu Seungmin'in yeni crushı değil miydi? Burada ne arıyordu? Felix'in arkadaşı mıydı? Hiç arkadaşı yok sanıyordum. Kapıdan içeri giren bedenle direkt ona sormaya karar verdim. Felix'in arkadaşı... Sormam güvenli miydi? Ters bir tepki verir miydi?
Elinde getirdiği tepsiyi dizlerimin üstüne bıraktığında tepsiyi alıp kalkmaya çalıştım. Kolumu tutup beni durdurduğunda ona baktım.
-Ne yapıyorsun?
-Yatakta yemek yiyemem.
-Neden?
Yutkundum.
-Felix kızar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Asexuality ' Hyunlix
Fanfiction-Seninle sadece bedenin için birlikte olurum. Kendini bana sunmayacaksan zamanımı boşa harcama. Aseksüel olan Hyunjin, Felix'e tutulmuştur fakat Felix antiromantiktir. Hyunjin ne olursa olsun umrunda olmadığını ve tek istediğinin Felix'in yanında d...