Kafamı sıraya gömüp uyuma isteğime karşı savaşırken tek beklediğim teneffüstü. Apar topar parmağımı sardırttıktan sonra hızlıca üstümü giydirip okula getirmişti. Biraz geç kaldığımız için yalvar yakar ilk derse girmemiştim ama şimdi yine buradaydım.
Gerçi teneffüste de uyuyamazdım, Seungmin ve Yeji'yi çağırmıştım. Eğer işimiz erken biterse diğer derse kadar uyurdum. Aklıma gelen şeyle telefonumu çıkarıp sıranın altından Felix'e yazdım. Sağ elimi kullanamıyordum ve solak olmadığım için yazmak zordu. "Sonraki derse girmeyeceğim" temalı bir mesaj attım bir şekilde.
"Hayır, gireceksin."
Yazdığı buydu. Neden girmeyeceğimle ilgili uzun bir paragraf açıklama yaptım. Sol elimle gerçekten zorlanırken stres oluyordum. İzin vereceğini düşünüyordum, çünkü onlarla konuşmamı zaten o istemişti.
Görüldü attı. Bu onun "Tamam, girme canım sevgilim. Seni çok seviyorum." deme şekliydi.
Telefonu kapatıp sıranın altına bırakırken kafamdaki konuşmayı düşündüm. Özellikle Seungmin çok kızacaktı. Bahane üretmeyip bana yaptığını gösterecektim. Fazlasını değil. Sadece birkaç kesiği. Bu kadarla bile çok kızacaklarını biliyordum. Sonra o sinirle Felix'in yanın gidip kavga çıkarmalarından korkuyordum sadece. Ayrılmamı söyleyeceklerdi. Ben de hep olduğu gibi sessiz kalırdım. Seungmin'e de Felix'e de sesim çıkmazdı benim.
Seungmin'e çok şey borçluydum. Onu üzecek her bir davranıştan kaçınmam gerekiyordu ama ben sadece onun başına dert açıyordum. Her an daha fazla benimle uğraşmak istemediğini söyleyip gidebilirdi ve ben bundan çok korkuyordum. Belki bugün yapardı bunu. Ayaklarına kapanıp yalvarmaya bile yüzüm yoktu.
Felix'i ve Seungmin'i aynı anda elimde tutabilmek için her şeyimi vermem gerekiyordu. Bu bile yeterli değildi. Felix'ten artan bütün zamanım Seungmin'in olmalıydı. Benden sıkılmaması için uğraşmalıydım. Fakat benim bunları yapamadığım yetmezmiş gibi bir de onu uğraştırıp duruyordum.
Bildiğim şey bana acıdığıydı. Bana acıyordu ve bu acıtıyordu. Fakat bu yüzden kendini yanımda durmak zorunda hissediyorsa sorun değildi. Sırf bunun için olsa da yanımdaydı sonuçta.
Daha fazla bunlar hakkında düşünmek istemeyerek telefondan saati kontrol ettim. Bir an önce bitmesini istiyordum dersin ama aynı zamanda dersin bitecek olması beni korkutuyordu. Yeji beni hiçbir şeye zorlamamış ya da bana hiç kızmamıştı fakat Seungmin her zaman bir şeyleri düzeltmeye uğraşırdı ve bana kızabilirdi. Onun yanında ağlamak istemiyordum, iyi hissettiriyordu ve bu iğrenç hissetmeme sebep oluyordu.
Düşüncelerimden kaçmaya çalıştıkça aynı şeyleri tekrar ettiğimi fark ederek dikkatimi hocaya vermeye çalıştım. Bir an hoca farklı bir dil konuşuyor gibi hissettim. Ardından gözlerimi tahtada gezdirip konuyu hatırlamaya çalıştım ve sonrasında her şey biraz daha anlamlı gelmeye başladı. Gözlerim sürekli yeniden saate kayıp dururken elimden geldiğince dersi dinliyordum.
Sonunda zil sesi okulda yankılandığında sol elimle telefonu alıp ayağa kalktım. Geceden kalan acı tüm vücudumu ele geçirirken içimden küfrettim. Bacaklarım titrerken ayaklarımı sürüye sürüye kapıya ilerledim. Telefonu arka cebime atıp duvara tutundum.
-Şuna bak. Nasıl sikildiyse yürüyemiyor bile.
Duyduğum gülme seslerini duymazdan gelerek ilerlemeye devam ettim sadece. İlk değildi, son da olmayacaktı. Her oturmakta veya yürümekte zorlandığımı gördüklerinde laf atmaya devam edeceklerdi. Dedikleri doğruydu. Gerçekten öyle bir sikilmiştim ki yürüyemiyordum.
Yavaş adımlarımla kendimi bahçeye çıkmaya zorladım. Köşede pek dikkat çekmesem de görenlerin iğrenen bakışlarına maruz kalıyordum. Keşke sadece görünmez olsaydım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Asexuality ' Hyunlix
Fanfiction-Seninle sadece bedenin için birlikte olurum. Kendini bana sunmayacaksan zamanımı boşa harcama. Aseksüel olan Hyunjin, Felix'e tutulmuştur fakat Felix antiromantiktir. Hyunjin ne olursa olsun umrunda olmadığını ve tek istediğinin Felix'in yanında d...