19

263 34 7
                                    

-Zilin çalmasıyla Void geriye doğru bir adım atıp bana hafifçe gülümsedi.

"Derse geç kalmak istemezsin değil mi?" Dediğinde yavaşça kapıya doğru ilerledim ve arkamı döndüğümde olduğu yerde yoktu.-

Sınıfa doğru ilerlerken aklımda bir sürü düşünce vardı. Void'e güvenmeli miydim? En büyük sorun yaşadığım konu buydu. Ne yapacağımı bilmiyordum. Daha Scott'lar ile aramı yeni düzeltmiştim ve tekrardan Void'in yanına gidersem yüzüme bile bakmazlardı. Void'ten uzak durmak istesem bile o benden asla uzak durmuyordu..

Tam sınıfın önündeyken dersin başlayalı beş dakika olduğu gördüm. Cidden çok yorgundum, derse girmesem ne olurdu ki? Yavaş adımlarla bahçeye çıktım. Banka oturup sessizce etrafı izlemeye başladım.

"Tam devamsızlıkları düzelteceksin derken yine neden derse girmedin Mia?" Arkamdaki sese baktığımda Scott bana ayakta durmuş bir şekilde bakıp konuşuyordu.

"Sıkıldım çünkü." Dedim. Yanıma oturdu ve kafasını eline yaslayarak bana baktı.

"Her sıkıldığımızda dersten çıkamıyoruz, Mia'cım."

"Amaa, ben çıkıyorum.." Dedim ve ona masum bir gülümsemeyle baktım.

Bir şey demeyip o da gülümsedi. Tam telefonum çaldığında okulun içinden bir çığlık sesi gelmesi bir olmuştu. Scott'la birbirimize panik içerisinde baktık.

"Lydia." Dediği anda ikimizde çok hızlı bir şekilde banktan kalkıp okulun içine doğru koşmuştuk.

"Kimse yok?" Dedim Scott'a.

Hızlıca kafasını salladı ve beni elimden tutup yukarı kata doğru birlikte hızlıca koştuk. Sınıfın önüne geldiğimizde kapısının altından kanlar akıyordu..

Scott kapıyı kırarcasına hızlıca içeriye girdi. Bende girdiğimde yerde kanlar içinde yatan Lydia'yı gördüğümde gözlerim dolu sabit bir şekilde oraya bakıyordum.

Scott hemen Lydia'nın yanına çömelmiş bir şekilde ağlıyordu. Belime hafifçe bir el dokunduğunda irkilip kendimi yana doğru çektiğimde Void'i görmüştüm. Bana eliyle "sus" işareti yapıp Scott'a doğru ilerlemeye başlamıştı. Ne yapacağımı bilmiyordum, durdurmaya çalışsam gücüm asla yetmezdi ama durdurmazsam da tekrardan ihanet etmiş olacaktım.

"Yine karşılaştık desene." Dedi Void Scott'a. Scott hemen Void'e karşı bir harekete geçecekken Void hemen ona sert bir yumruk atmıştı.

"Mia, çık sınıftan." Dedi Void. Hiçbir şey yapamıyordum çünkü nutkum tutulmuş gibi hissediyordum.

"Hemen." Dediğinde arkama bakamadan sınıftan çıktım.

En sonunda duvara yaslanıp ağlamaya başlamıştım. Kapıdan birisi çıktığında hemen oraya doğru baktım. Void her yerine kan sıçramış bir şekilde bana gülerek bakıyordu.

Hemen sınıfın kapısından içeri bakmaya çalıştığımda Void beni sertçe kolumdan tutmuştu. Bir anda her yer kararmaya başladı. Tek görebildiğim şey sınıfın içinde Scott'ın kan içinde yerde yatmasıydı.

*************

"Neden bu kadar inatçısın Mia?" Bana doğru ilerlemeye başlamıştı. Ne yapacağımı bilmiyordum. Nerede olduğumu da. Sadece karanlık bir odada yerde oturuyordum. Tek görebildiğim şey Void'ti.

"Benim olduğun konusunda neden bu kadar inatçısın? Bana bir cevap ver." Dedi ve bana doğru eğildi. Ona bakmamaya özen göstererek kafamı aşağı doğru eğdim. Bu hareketimi fark ettiğinde çenemden tutup ona doğru bakmamı sağladı. Gözleri… Hiç Stiles'ın ki gibi değildi. Kehribar rengi gözler yerine şu anda sadece simsiyah kara bir göz bana bakıyordu. Çenemdeki eller yavaşça gitti ve Void ayağa kalktı.

"Gerçekten seni anlayamıyorum. Aramızdaki bağın farkında bile değilsin. Biz birbirimiz için yaratıldık. Bunu niye kabullenemiyorsun?" Gözleri dolu bir şekilde bana bakıyordu. İnanmıyordum artık inanamazdım.

"Beni manipüle edip, iğrenç planlarına katmaktan başka hiçbir şey yaptığın yok. Aramızda bir bağ falan da yok. Sen sadece insanları öldürmekten zevk alan, elde edemediğin şeylerin acısını başkalarından çıkaran birisin."

Az önceki duygusal halinin aksine gülmeye başlamıştı.

"Ama, Mia'm çok yanlış yapıyorsun. Diğer cümleleri duymazdan geleceğim. Aramızda bir bağ yok derken? Cidden bununla kendini mi teselli etmeye çalışıyorsun?" Dedi ve bana doğru tekrar eğildi.

"İstersem sana hayatının en büyük acısını bile çektirebilirim." Dediği anda vücudumun her yerini çok büyük bir acı kaplamıştı. Sanki her yerim ateşe verilmiş gibi hissediyordum. Çığlık atmamak için direnip, dayanmaya çalıştım ama dayanamıyordum. Hayatımda hiç bu kadar canım yanmamıştı. En sonunda çığlık atmaya başlamıştım ve de ağlamaya. Void sanki çığlık atıp ağlamamı bekliyormuş gibi bu acıyı durdurmuştu. Aslında bir dakika bile sürmeyen acı bana saatler gibi gelmişti.

"İstersem de sana hayatının en büyük zevkini de yaşatabilirim.." Dedi ve elini yanağıma koyup okşamaya başlamıştı. Bir anda tüm vücudumdaki acı gitmişti. Onun yerine rahatlatıcı ve vücudumun her yerine hoş bir sıcaklık veren bir his gelmişti.

Hissin gücüne kendimi iyice kaptırdığımı anladığında tatmin olup gülerek elini yanağımdan çekip benden hafifçe uzaklaştı.

"Seni seviyorum biliyorsun değil mi? Ve sende beni seviyorsun, ama bunu kabul etmiyorsun.." Dedi.

"Seni nasıl sevebilirim? Lydia ve Scott'ı öldürdün.." Dedim, neredeyse ağlayacaktım. Hayır, Void'in önünde ağlamamam gerekiyordu.

"Güzelim.. Ama ben sana söylemiştim. Hepsi geleceğimiz için ve ben geleceğimize engel olan şeyleri yok etmem lazım. Yoksa nasıl olabilir ki..?"

"Void, bizim bir geleceğimiz yok. Yeter artık şunu söylemeyi kes.."

"Ama hayatım, benimle birlikte yaşarken hiç de öyle gözükmüyordu. Bana aşık olduğun o kadar belliydi ki." Dedi ve gülmeye başladı. Aşık olmak?! Void'e aşık olamazdım herhalde.

Bir şey demediğimi görünce elimden tutup beni ayağa kaldırdı.

"Sıra sıra, geri kalanların hepsini benimle birlikte öldüreceksin." Bunu yapmamak gibi bir şansım olmadığı çok belliydi, ama yapamazdım.

"Yapacaksın." Dedi, ben bir şey demeden.

cok karisik oluyo su an finali nasil, kacinci bolumde yapacagim hakkinda hicbir fikrim yok...😿

Sır | Void StilesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin