Medya: Zeynep ve Alper
Sabah erken saatte kalktım. Yataktan kalkıp pencereye doğru yürüdüm. Penceremden biraz kafamı çıkardığımda sahil gözüküyordu.
Banyoya gidip banyo yaptım, saçlarımı taradım ve çıktım. Giyinme odama gidince de salopet ( tulum gibi düşünün. Böyle askılı şortlu.) giydim.Mutfağa inip kahvaltımı hazırladım. Yemekte waffle vardı. Üstüne bol çikolatamı koyup yemeye başladım o sırada buranın bildirimi ekranıma düştü.
Ankarali bugra:
"5 gibi çıkarız sabah güneşi çok kötü"
"Tamamdirr"
Yemeğim bitmişti. Bütün yaz nasıl geçecekti? Ben şimdiden sıkılmaya başlamıştım. Keşke Aksiyonlu bir şeyler olsa. Acaba babamların yanına mı gitsem. Evet ya babamların yanına gideyim.
Çantamı alıp aşağıya indim. Lobi oldukça sessiz ve boştu.
Bisikletimi otoparktan alıp babamların şirketine sürdüm.
★
Annemle babam ayrıldığından beri düzgün anlaşamıyoruzduk. Savunma kursuna sırf annem yüzünden ara verdim. Bu benim istediğim bir şey değildi fakat o zaman reşit olmadığım için annem ne derse onu yapıyordum. 14 yaşındaki bir kız için bu şeyler oldukça fazla şeylerdi.
Şirketin önüne geldiğimde bisikletimi otoparka bıraktım.
Lobide oturan çalışanlardan birine babamı sordum. Odasında olduğunu öğrenip yukarı çıktım.
Bu sefer kapıyı tıklattım.
“Gir.” dedi içerdeki ses.
Kapıyı açıp içeri girdiğimde kapıyı kapattım. Burnuma bir koku geldi. Deniz kokusu...
O anki dalgınlıkla ayaklarım birbirine dolaştı. Tam yere kapaklanacakken biri kollarımdan tutup düşmemi engelledi. Bu kişi babam değildi. Suratına baktım.
Deniz, Deniz Adal.
Hep onunla karşılaşmamız ne kadar normaldi? Bence hiç doğal değildi. Yavaşça doğrulup ayaklarıma baktım. Bağcıklarım açılmıştı. Geri suratına baktım.
“Çilek?”dedi asla sesini unutmak istemediğim adam
“D-deniz?”dedim şaşkınlıkla.
“Ne yapıyorsun burada?”dedi
“Babamın yeri. Hani ne bileyim öyle canım istedi.”dedim
Kaşlarını kaldırdı. Sanki bir şey düşünür gibi oldu.Arkadan tatlı bir ses geldi.
“Meraba.”dedi tatlı ses. Deniz’in arkasını görmek için kafamı Deniz’in arkasını görecek şekilde kaldırdım.
Sarı saçlı çok tatlı bir kız duruyordu. Ben çocukları çok severdim!
Deniz’in omuzundan ittirip kızın yanına gittim
“Yaa adın ne seninn?” dedim kızın yanına oturup.
“Hazal. Senin adın ne?”dedi.
“Çilek.” deyip ellerimle saçlarına dokundum. “Saçların çok güzelmiş!” dedim
“Senin daha güzel. Baksana abi upuzun!”dedi benim saçlarıma dokunurken.Deniz’in bizi izlediği daha yeni aklıma gelmişti. Ona baktığımda kollarını bağlamış bizi izliyordu. Suratında ufak bir gülücük vardı.
Ayaklarıma baktığımda bağcıklarım hâlâ açıktı. Bağladıktan sonra Hazal’a baktım.
Sarı saçları ve mavi gözleri ile abisinin aynısıydı. Saçlarını iki pembe kurdele ile toplattırmış, pembe etek ve pembe bluz giymişti.
“Bekle.”diyip koltuktan kalktım. Babamın masasının ordaki sepeti elime aldım. İçindeki ıvır zıvırın içinden barbie aldım. Bu benim annemin aldığı ilk hediyeydi. Artık pek önemi kalmamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pilav Üstü Aşk - Mafya -
RomanceSakar ve zengin, Çilek Ballı ile mafya oğlumuz Deniz Adal'ın klişe yaz aşk hikayesi... Kitabım düzenlemede, Ballar. ufak sıkıntılara lütfen aldırış etmeyin🫶🏻 ★ Ballar, kitabı ironi olsun diye yazıyorum Rs den çıkmak için okuyabilirsiniz💛