20.Bölüm: No 123

62 7 22
                                    

Efsane kısa bölümüme hoş geldinizzz
Medya: Buğra ve Zeynep

Bu kadında oğlu gibi çıldıracağım!

Güneş abla(?) ile vedalaştıktan sonra ikimizde kapıdan dışarı çıkıp arabaya bindik.

"Haydi gidek."dedim esnerken.
"Gidelim, Bal."dedi.

Evimin önüne geldiğimizde kemeri çıkarmak için çalıştım ama kemer çıkmıyordu. Tuşuna sıkı sıkı bastırıyordum ama kemer çıkmıyordu.
"Deniz?"
"Hım?"
"Kaldım ben burda."
"Ne?"
"Kemer çıkmıyor."
Bu söylediğim onu eğlendirmiş etmiş olmalı ki güldü.

Arabadan inip kapımı açtı. Bana doğru eğildiğinde nefesimi tutmuştum. Kemerin tuşuna basıp tek seferde açmıştı.
"Nefes almayı unutmamalısınız, Kraliçem."dedi alaylı bir sesle. Kaşlarımı çatıp ona bakmadan arabadan indim.

Ev için karşı kaldırıma geçmem gerekiyordu ama arkamdan Deniz geliyordu ve onu öylece bırakıp gitmek istemiyordum ama ben gittikçe o da benimle geliyordu.

Arkamı dönüp ona baktım
"Hayırdır?"dedim elimi kaldırıp.
"Ne oldu?"dedi benim yanıma yetişip.
"Niye geliyorsun?"dedim kollarımı birbirine bağlayıp göğsümde bağlayarak.
Benim ile aynı boya gelmek için eğildi"Evime gidiyorum."dediğinde anlamamıştım. Nasıl anlayayım? Lanet olsun ne diyor bu deniz gözlü adam?

"Ev mi?"
"O gökdelende bir tane dairem olduğunu mu düşünüyorsun?"dedi gülerek.
Bunu düşünememiştim.
Gözlerimi kısıp "Şaka yapıyorsun."dedim.

Kafasını hayır dercesine salladı. İstemsizce yüzümde bir gülümseme oluştu.

"Peki." son harfi uzatarak söylemiştim. "Yarışa var mısın?"dedim gülümseyerek.
"Hiç gerek yok."
O daha sözünü bitirmeden koşmaya başladım. Karşı kaldırıma hızlıca koşup Deniz'i geçmeyi düşünüyordum ki Deniz benim önümdeydi. "Hey!"diye bağırıp ona yetişmeye çalışıyordum ama nafileydi.

Eskiden yarışırken Zeynep birinci olurdu ama ben hep sonuncu olurdum. Gururuma yediremezdim tabi. Buğra sırf ben daha çok üzülmeyeyim diye bazen yavaş koşardı.

Sonunda lobiye bodozlama olarak girdiğimizde nefes nefese kalmıştım. Deniz'e baktığımda gayet normal gözüküyordu. Sadece derin nefes alması gerekiyormuş gibi gözüküyordu o kadar.
"Haksızlık yaptın!"dedim sinirle.
"Asıl haksızlığı yarışma başlamadan yapan sendin."dedi alayla. Haklıydı. Hem onun onayını almamıştım hemde ilk ben başlamıştım.

Sonunda nefesimi düzelttiğimde ayaklarımın üzerinden dinazor geçmişcesine ağrıyordu.

"Nerde oturuyon sen?"asansörün tuşuna basarken aklıma bu geldi.
"No 123 'de."dediğinde gözlerimi büyültüp ona baktım. No 124 benim yerimdi. Deniz ile karşı karşıya oturuyorduk!

Asansör kayımıza geldiğinde indik.
"Haydi görüşürüz."
"Çilek bu arada," dediğinde ayakkabılarımı çıkarıyordum
"Yarın akşam şirketlerin düzenlediği bir parti var. Herkesin partner ile gelmesi gerekiyor. Akın sana seçtiğim bir elbiseyi bırakacaktı. Onu giyersin."ben daha bir şey diyemeden o sinsi gülümsemesi ile kapısını kapattı. Resmen gelmem için zorluyordu. Hain şey! Gelmezsem ne olurdu ki?

Koltukta yayılmış eski yaz filmlerini izliyordum. Kiralık aşk her zaman hayalini kurduğum bir rüyaydı.

Kapı çaldığında doğruldum. Kapıyı açıp karşıdaki kişiye baktım.
"Hayırdır?"dedim Aras'ın ciddi suratına.
"Deniz yolladı."elindeki siyah mat kutuyu bana uzattı.
"Sağol ya çok naziksin!"elindeki kutuyu aldığımda yüzümde samimiyemitsiz bir gülümseme vardı. "Sen partiye geliyor musun?"dedim.
"Deniz'in ana çalışanları olduğumuzdan,"yakasını düzeltti "Tabiki geliyorum."
"İyi bravo sana."
"Çok naziksin ya!"dediğinde elimde olmadan güldüm. "Tamam hadi git."
"İyi akşamlar."
"Sanada."

Pilav Üstü Aşk - Mafya -Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin