31.Bölüm

119 11 40
                                    

- Günler Önce - 

Saadet evde tek başına işerini yaparken kapıya baktığında sadece bir kutu vardı için açıp baktığında ise göz yaşlarını tutamamıştı 

''Sana bir gün dönücem demiştim Sadişim'' 


Saadet : Salim 

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Saadet : Salim 

Salim : Buyur abla 

Saadet : Kim bıraktı bunu 

Salim : Nasıl yani abla 

Saadet : Biri kapının önüne kutu bırakmış kim görmedin mi 

Salim : Hayır kimseyi görmedik biz 

O sırada Salih uzaktan evi izliyor ilk günden beri Saadet'e gitmek istesede geçmiş ona engel oluyordu. Anasını yaşatmamışlardı ortaya çıkarsa onada huzur vermiyceklerini biliyordu zaten. 

Medet : Abi 

Salih : Ne var 

Medet : Selim Salih'i yani seni araştırıyor senden bir iz arıyor 

Salih : Napacak mış beni 

Medet : Bilmiyorumda belliki seni görmek istiyor 

Salih : Ne olucaksa sanki 

Medet : Belki sana kol kanat gelir abi 

Salih : Ne diyicem ona ha 

Medet : Abi sende biliyon ki Koçovalı'larda vicdanı olan o 

Doğruydu uzak durumasına rağmen bütün Koçovalı'lar hakkında herşeyi hep bilmişti Selim'in neden hapise girdiğini ilk öğrendiğinde bile ''Selim yapmaz'' demişti hiç tanımadığı halde. Gerçeği bulmaya çalışmıştı ama başaramamıştı. Saadet ile çocukken  sürekli oynadığı duvar dibine gelmiş Saadet'te diğer taraftaydı 

Saadet : Dön artık Salih sana ihanet etmek istemiyorum. Vartolu Sadrettin diye bir adam var neden bilmiyorum ama bana güven veriyor seni görüyorum onda 

Bilmeden aslında tekrar aşık olmuştu Saadet çocukluk aşkına Salih ise Selim'in kendisi hakkında bir bilgi bulamamsını sağlamıştı ama sonunda ne olucaksa olsun kafasına gelmişti 

Medet : Ne oldu abi 

Salih : Al bu zarfı Aliço'nun kulübesine bırak Medet 

Medet : Ortaya mı çıkıyorsun abi 

Salih : Evet ne olcaksa olsun 

- Şimdiki Zaman - 

Senelerce bu günün gelip gelmiyceğini merak etmişti Salih bir gün gelicek mi diye şimdi ise karşısındaydı 

Selim  : Salih Helvacı ha 

Salih : Evet 

Selim : Yeni adıyla Vartolu Sadrettin 

Salih : Onada evet 

Selim : Neden şimdi açık attın kendini 

Salih : NE olucaksa olsun artık dedim 

Selim : Neden en başından demedin bana kim olduğunu 

Salih : Ne diyecektim "Ben senin babanın gayrimeşru oğluyum bana kardeş ol" bunu mu diyecektim 

Selim : Bunu demene bile gerek yoktu ki 

Salih : Ne 

Selim : Ben geldim demen yeterliydi yani 

Salih : Zor geldi be Selim hemde çok zor geldi 

Selim : Eğer sende istersen ben senin kardeşin olmayı çok istiyorum Salih 

Kollarını açtığında Salih ağlayarak sıkıca sarılmıştı buna yıllardır çok ihtiyacı vardı resmen. Ve kendini bu andan sonra daha da güçlü his etmişti resmen 

- Ev - 

Bayram ziyaretinden sonran Azer ve Karaca eve gelmişler beraber çalışma odasında oturmuş durumları konuşuyorlardı 

Azer : Yeminle kafayı yememe az kaldı lan bu Cumali hakıında niye sağlam birşey bulamıyoruz 

Karaca : Fazla kurnazda ondan 

Azer : Selim abi evlatlık mı ya hiç benzemiyor hiçbirine 

Karaca : Ah nerede öz mü öz ailesi babamın 

Azer : Şşş bana bak sende babana mı benziyon 

Karaca : Heee benziyom ne oldu 

Azer : Birşey olduğu yok canım zaten ben senin bu haline beğeniyorum 

Karaca : Yaaa 

Azer : Öyle hem ben senin her haline hastayım 

Karaca : Çok mu aşıksın bana

Azer : Köpek oldum aşkından lan 

Karaca : Bak hala lan diyor ya gerizekalı 

Azer : Kızma karıcğım canım benim 

Karaca : Aşığım sana Azer kurtuluş 

Azer : Harbiden mi lan

Karaca: Herife bak ya ben aşığım diyorum bu salak diyor 

Azer : Napalım kızım bizimde tarzımız bu 

Karaca : Başlıycam şimdi sanada tarzınada ha pişman ettin iki dakika da 

Kalkıp gidiceği sırada Azer belinden yakalayıp kendine çekmiş uzun uzun yüzünü incelemişti 

Azer : Hayatta çok kavgalarım oldu ama en büyük en güzel kavgam sensin be Karaca 

Karaca : Hiç ayrılmayalım olur mu

Azer : Seni benden alıcak adamın ben ebe-

 Karaca : Küfür etme hemen ya 

Azer : Tamam tamam demedim bir şey 

Karısına sımsıkı sarılıp boynundan uzunca koklamıştı bu kokuyu artık gizli saklı duymuycaktı 

- Park - 

Yılmaz ve Duygu el ele parkta yürüyüş yapıp sohbet ediyorlar daha doğrusu Duygu abisinin koltuk değnekleri ile yürümeye başlamasından dolayı yaşadığı mutluluğu anlatıyordu 

Duygu : Değneklerle gördü ya onu teyzemle eniştem tutamadılar kendilerini ikiside ağlamaya başladı 

Yılmaz : Kolay mı resmen bu yıllar sonra gelen zafer 

Duygu : Ö- 

X :YARDIM EDİN 

Bu çığşı daha öncede duymuştu ve sonu hiç ama hiç iyi bitmemişti. Kafasını kaldırıp baktığında bir kadının bir adamın elinde çırpındığını küçük bir çocuğu gördüğü anda kilitlenip kalmıştı 

ANLAŞMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin