13.BÖLÜM

1.8K 73 1
                                    

Mazoşistliğim sadece fiziksel değil ruhsaldı aynı zamanda ve bu fiziksel acıdan daha berbattı daha fazla acı vericiydi. Fiziksel acı ruhumu okşayıp mutlu ederken ruhsal acı mutlu etmiyordu kendini ne kadar kessen de zevk alamamak mutluluğun doyumuna ulaşamayıp bunalıma girmekti benim için.


Gözümün önünden hızlandırılmış bir film şeridi gibi geçti o gün. Kendime baktım yüzümün yarısı o günkü gibi kanlı yarısı ise normal duruyordu.


Ne ara sıktığımı bilmediğim yumruk yaptığım elim buz kesmişti resmen. Beynim sinirden uyuşmaya başlamıştı son gücümle aynaya yumruk attım ve kahkaha atmaya başladım elim acımış ve kanıyordu sanki rahatlamıştım omzumda yükler hafiflemiş gibi hissediyordum. Kaç yaşımda olursam olayım ağladıktan sonra uykum geliyordu. Kanayan elimi birkaç kez açıp kapattım , parmak eklemlerim kesilmişti ve acı veriyordu. Mutluluk benim için acının eş anlamlısıydı. Çok zor bir günün ardından yorgun ve uykuluydum banyonun kapısına doğru döndüğümde daha yeni fark ettiğim Buğra ve Batu nun arasından geçerek banyodan çıktım ve arkamda meraklı belki şaşkın iki yüz bıraktım.Odamın kapısını kırmışlardı, anlaşılan kendi odam yerine Batu nun odasında yatacaktım ama önce üstümdeki paçavraya dönmüş kıyafetlerden kurtulmam lazımdı dolabımı açıp içinden pijama takımlarımı alarak Batu nun odasına girdim üstümü değiştirerek yatağa uzandım. Hareket ettiğimde yaralarım acıyor ve gülümsememe sebep oluyordu iç çekerek gözlerimi kapattım, olanları düşünmemek için çaba sarf ederek zor bir günü de arkada bırakarak uykuya daldım...


Hep böyle olmazmıydı? Yorucu acımasız bir günün ardından hiçbir şey olmamış gibi davranmak. Benim lügatım da buydu işte yeni bir güne uyandığımda Sanki hiçbir şey olmamış gibi o kötü şeyleri ben yaşamamışım gibi davranırdım ve doğal olarak etrafımdakileri şaşırtırdım. Aslında etrafımdaki herkese hiçbir şey olmamış gibi davransam da tek başıma kaldığımda üzerime kara bulutlar çöküyordu. Bazı şeyleri çoğunlukla içime atardım yada belirli bir kotaya geldiğinde volkan gibi her şeyi dışarı atardım tüm duygularımı, hislerimi, birikmiş ağlamalarımı buna kriz diyorlardı işte. Son zamanlarda hiçbir şeye fazla tahammül edemiyordum çok fazla sinir krizleri geçiriyordum ve en şiddetlisi dün olandı sanırım. Tam olarak ne yaptığımı hatırlamasam da vücudum da yapmış olduğum yaralar neler oluğunu tahmin etmeme yarıyordu . elimdeki henüz daha kabuk tutmamış yaralarım artık acı vermiyordu güne mutlu başlamak için yataktan kalkarak aşağı indim kolonya alarak koltuğa oturum ve kolonyanın kapağını açıp sol elimdeki kapanmamış yaralara döktüm yakıcı, rahatlatıcı acı işte benim mutluluğum , zevkim buydu.


" Aside tut daha çok yakıcı olur"

" Sana ne burada ne işin var ? "

" Ortağım iyimi diye merak edip gece burada kaldım."

" iyi olduğuma göre gidebilirsin."

"Ne halin varsa gör" diyerek yerimden kalktım.


Her savaşımın ardından yenilsem de güçlü çıkmayı öğrenmeliydim ben pes edemezdim bu oyun böyle benim canımı acıtarak olmayacaktı canımı yakarsalar canları yanardı planlar umurumda bile değildi. Tekrar eski güçlü Maja olmam gerekiyordu . Ben güçsüz değildim ağlamamam gerekirdi psikolojik acıya da dayanmam gerekiyordu. Bir intikam yoluna çıktıysam her şeyi göze almam gerekiyordu,çocukluk yapmamalıydım öpse bile dayanmalı rolümü bozmamalı ,kusursuz olmalıydım aptallığın lüzumu yoktu bundan sonra hiçbir şeyden vazgeçemezdim nasıl güçlü başladıysam öyle güçlü bitirmeliydim ne kadar zor olsa da...

MAZOŞİST''HER MAZOŞİSTİN İÇİNDE BİR SADİST VARDIR''Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin