Hayatım; bir kitap karakterinin hayatı olamayacak kadar saçmaydı. Hissettiğim duyguları biliyordum mesela. Kimilerine göre güzel bana göre ise boktan duyguları tekrar yaşamak istemiyordum. Bir yanım beni seven birisinin olduğunu haykırıp sevmemi teşvik etse de bir yanım kaç diyordu,olmaz bu iş. İkilemdeydim belkide bu dünyadaki diğer ismim araf olmalıydı. Araf' I iliklerme kadar hissediyordum...
Şu an yaptığım tam anlamıyla aptallıktı ama buna ihtiyacım vardı, kendime gelmem lazımdı. Kafeden çıktıktan sonra buğranın spor salonuna gidip oradaki dövüşçülerden kafes dövüşü yapılan yerin adresini zor da olsa alıp buraya gelmiştim. Sonuç; Çıkmaz bir sokağın sonundaki bi deponun alt katında kafesin içinde dövüş yapacaktım. Dövüşleri ayarlayan adamı kolay ikna etmiştim sonuçta para her kapıyı açmasada bu kapıları açardı. Adım anons edildiğinde Kafesin içine girdim birkaç dakika sonra kapı kapandığında rakibime baktım Orta yaşlı duruyordu büyük cüssesi ile beni korkutmuştu yada heyecanlandırmıştı uzun zaman sonra başkasından dayak yiyecektim . Rakibimle dövüşemeyecek kadar calızdım amacımda dövüşmek değil dayak yemekti. Dövüş başladığında bildiğim hamleleri yaptım beni güzel dövebilmesi için onu kızdırmam gerekiyordu anlaşılangülerek" hadi daha ne kadarkız gibi vurmayı bırakacaksın " dedim. Dediklerime sinirlenmiş olacak ki daha sert vurmayabaşladı ben ise hala " hadi ama daha sert vurabilirsin" diyerek onu dahasert vurmaya teşvik ediyordum. Birkaç ağır darbe yedikten sonra yere yığılmış kahkaha atıyordum ve bu onu daha da sinirlendiriyordu . kaşım ve dudağım patlamıştı Vücudumda sayısız morluk vardı Yüzümün kan olduğunu hissediyordum ama bunların hiçbiri umrumda değildi ,anın tadını yaşıyordum...
Dövüş bittiği halde rakibim vurmaya devam ediyordu bense kahkaha atmayı kesmiş gülümsüyordum. Evet şu an acizdim kimilerine göre ama ben buydum . Acı beni rahatlatıyordu. Ruhsal acının yanında fiziksel acı neydi ki zaten...
Birisi adamıüzerimden çektiğinde yerden kalkmak için çabalamadım. Acının doyumunu iliklerime kadar hissetmiştim,rahat ve huzurluydum. Birisi beni kucağına aldığında itiraz etmedim gücümde yoktu zaten. Vücudumun her yerinin ağırması Yüzümde tebessümü oluşturmuştu. Beni taşıyan kişi tebessümümü görmüş olacakki " sen ne yaptın ?" diye sordu bense umursamadım cevap vermek istemiyordum. Ne yapmışsam yapmıştım sonucu beni mutlu ediyordu kimin ne söylediği umrumda değildi...
Yattığım yerde sol tarafa dönmemle acıdan sızlayan bedenim ile gülümseyerek gözlerimi açtım. Beyazlarla dolu bir hastane odasındaydım ve koluma serum takılmıştı . Hastanelik olacak kadar dayak yememiştim aslında daha kötülerine de küçük yaştan alışıktım. Yatakta oturur hale geldim kolumdaki serumu hızlı bir şekilde çektim ,burada durmak istemiyordum soru soran insanlara cevap vermek de istemiyordum. Odanın banyosuna girip işlerimi hallettim çıkarken aynaya baktım yüzüme pansuman yapılmıştı ve çoğu yerinde morluklar vardı umursamadım ve çıktım. Odadan çıkarkenkapıda duran adam beni durdurdu sanırım beni buraya getiren kişiydi "nereye?" diye sordu bu tavrıbeni sinir etmişti " ne bekliyorsun beni buraya getirdiğiniçin teşekkür ediceğimi falan mı?siktir git başımdan" diyerek çıkışa doğru yürümeye başladım . Çıktığımda kolumun tutulmasıyla arkamı döndüm . Niye gitmiyordu? " Ne var?" diye sordum. " Ahmet soylunun nesi oluyorsun?" Bu soru beni şaşırtmıştı Ve o adamın adını duymayalı uzun zaman oluyordu. Babam demek istemedim ses tellerim bile istemiyordu baba kelimesini. Kendimi zorlayarak "Biyolojik baba" dedim. Yüzünde garip bir ifade oluştu. " Bir daha konuşurmuyuz?" diye sordu. Bu adamın amacı neydi? " Hayır" dedim kesin bir dille. Gereksiz insanlarla boş samimiyetlere gerek yoktu. Hastanenin yanındaki taksi durağına yürüyüp boşta olana bindim şöförün tiksinircesine baktığını anlıyordum evimin adresini verim camdan dışarıkı izlemeye başladım. Mutlu olan yada gözükmeye çalışan insanlarla doluydu dünya, iki yüzlülüğü benimsemiştik yabancı görmüyorduk. Taksinin durmasıyla geldiğimizi anladım yanımda para olmadığı için taksiciyi bekleterek Evin kapasını çaldım açan olmayınca Arkabahçedeki saksının altındaki anahtarı alıp eve girdim para alıp ücreti ödedim. Yavaş adımlarla eve girdim ve kendimi koltuğa attım, Batu evde yoktu . Sessizlik ve yalnızlık İlk defa beni bu kadar ürkütmüştü. Susmadan sabaha kadar hislerimi anlatmak kendimi yalnız olmadığıma inandırmak istiyordum. Üstüme yapışan yalnızlıktan kurtulmayı ilk defa bu kadar çok istiyordum ama olmazdı olmamalıydı . Etrafımda insanların olması kaybetme korkusunun olması demekti. Ben doğduğumdan beri yalnızdım buna alışmıştım, bir yanım yalnız olmadığımı haykırsa da dibina kadar yalnızlığı yaşıyordum. Gün geçtikçe kendi yalnızlığımda boğuluyordum ve belkide en kötüsü kurtulmak için çaba harcamıyordum. Ben çoktan pes etmiştim pes etmediğim tek şey intikamımdı bunu kusursuz bir biçimde bitirecektim.
Yayıldığım koltuktan kalkıp yukarı çıktım üstümde dövüşten kalma kıyafetleri çıkartıp boy aynasının karşısına geçtim. Vicudumun neredeyse heryerinde morluk vardı kaşım ve dudağımda yarabandı yüzümde kırmızı yeşille mor arası Desen oluşturan morluklar hoşuma gitmişti. Vücudumdaki kendi yaptığım iyileşmiş olduğu halde izi duran şaheserlerime baktım her birinin bir yaşanmışlığı ,hikayesi vardı. Bacağımdaki kabuk tutmuş çizikler gözüme battı çok sinir bozucu duruyorlardı Kaşıyormuş gibi yaparak yolduğumda kanamaya başlamışlardı bu görünüş daha güzeldi işte.
Banyoya girip Küveti doldurup içine girdim rahatlamak ve düşüncelerimi unutmak için başımı arkaya atıp derin bir nefes alarak gözlerimi kapattım kötü kokan kanlı küvet kanlı kıyafetim gözümün önüne geldi ürperdim,hızla duş alıp banyodan çıktım.
Geçmişimiz kaçamayacağımız tek gerçekti belkide . Kaçsak bile peşimizi bırakmayan,tam unuttum geçti derken kendini hatırlatan acısı geçmeyendi. Nefret edilmeyi bile hak etmeyen insanı severek yapmıştım hayatımdaki en büyük hatayı ve belkide ikinci hatama bilerek ve isteyerek gidiyordum. Kim bilek belkide bile bile ölüme gidiyordum... Sonumun nasıl olduğunu bildiğim halde sevemezdim kimseyi . Buğrayla "BİZ" olamazdık , aydınlık bir yolumuz yoktu. Hayatımız, roman yada masal değildi ki mutlu bitsin. Benim sevecek ve sevilecek bir kalbim yoktu, ben mazoşisttim sadece fiziksel acı değil ruhsal acı da istiyordum. Kendine her türlü acı çektirmekten hoşlanan bir kızdım ben ve bunu kimse değiştiremezdi...
Yorgun bedenim yanına gelen baskın duygularımla erken uyumuş ve sabahın ilk ışıklarıyla erken uyanmıştım.
Banyoya girip işlerimi halledip üstümü giydim yüzümdeki morlukları usta bir şekilde kapatsamda yaralara yapacak bir şeyim yoktu. Odamdan çıkıp Batunun odasına yöneldim kapısını açtığımda yatağı hiç bozulmamış odası ise şaşırtıcı derecede düzenliydi. Sanki bu odaya hiç yerleşmemiş gibiydi garip hissettim,hızla dolabının önüne gittim ve içine baktım bir kaç parça eşyası vardı içinde çekmecelere baktım çoğu boştu . YALNIZDIM! Kendi seçtiğim yalnızlıktan yalnız olmaya terk edilmiştim. Hiç beklemediğim bir anda kardeşim dediğim beni ne olursa olsun bırakmaz dediğim kişi beni sessizce terk etti. Yediğim bu darbe beni üzmüştü yada daha fazlası, garip olan ise sinir krizi geçirip ağlamam gerekirken tepkisizdim ama iç organlarım çürüyomuş gibi hissetmem ne kadar normaldi tartışılır. Odadan çıkıp alt kata indim etrafa baktım sanki ilk kez görüyormuş gibi , sonra anılarımız gezdi etrafta yüzümde buruk bir gülümseme oldu evden çıkıp kapının önünde oturdum . En kısa zamanda şehir dışında aldığım eve taşınmak istiyordum. Kalkıp arabama gidecektim ki arabamın ve diğer eşyalarımın dövüş yapılan yerin orada kaldığı geldi aklıma umursamadım ve sahil tarafına doğru yürümeye başladım...
Bir kafeye girip kahvaltı yaptıktan sonra arabamı almak için taksiye binip adresi verdim geldiğimizde ücreti ödeyip indim.
🌟YAZARDAN🌟
Hava ne kadar aydınlık olursa olsun sokağın ürkütücülüğünü gizleyemiyordu. Sokakta ilerlemeye başladı arabasını gördüğünde yanına doğru ilerlemeye başlamıştı ki çantasının depoda kaldığı aklına geldi istikametini değiştirip deponun içine doğru ilerlemeye başladı...
Biraz uğraştan sonra çantasını bulmuştu hızlı adımlarla çıkışa yöneldi burada daha fazla durmak ona huzursuzluk veriyordu . Tam kapıdan çıkacaktı ki dışarıdaki koruma tipli adamlar onu durdurmuştu ve ne kadar dirense de boynuna yediği darbeyle yere düştü. Bu gün eski bir intikamın alınacağı gün olarak bilinse de başrolünü pişmanlık ve peşinden gelen duygular alıcaktı. Kim bilir belkide bu gün yeni başlangıçların habercisiydi...
UZUN ZAMAN SONRA SONUNDA BÖLÜM YAYIMLAYABİLDİM . BÖLÜMÜ BEKLEYENLERDEN GEÇ GELDİĞİ İÇİN ÖZÜRDİLERİM.SIRLAR VE GERÇEKLER ACIMASIZLIKLARIYLA BERABER GELİYORLAR... BİR DAHAKİ BÖLÜMDE EN KISA ZAMANDA GÖRÜŞMEK ÜZERE...😘
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAZOŞİST''HER MAZOŞİSTİN İÇİNDE BİR SADİST VARDIR''
Ficção GeralTANITIM Küçük yaştan itibaren şiddete maruz kalmış mozoşist ama bir o kadara ezik bir kız lise son a kadar kimseye bulaşmamıştı ancak baloda yapılan bir şaka sınırları zorlamıştı ve Maja nın bunlara tahammül edecek gücü yoktu her geçen g...