14

1.9K 176 44
                                    

YEJİ'NİN ANLATIMI İLE

Telefonumun çalması ile açtım gözlerimi. Birkaç saniye telefonu umursamadan tavana baktım anlamsızca. Eski enerjik halimden eser kalmamıştı bunun farkındaydım.

Yanımdaki komidinin üzerinde duran telefonumu aldım. Arayan jay'di. Bir ümit ile heyecanla telefonu açıp kulağıma dayadım.

"Jay?"

"Günaydın yeji. Olabildiğince hızlı bir şekilde karakola gelmeni istiyorum."

"Tabi ki jay. Hemen en fazla yirmi dakika içinde orada olacağım."

Telefonu kapatıp yatağa attım. Banyoya koşar adımlar ile giderek elimi yüzümü yıkayıp kendime geldim. Aynı zamanda da aklımda oluşan senaryoların bana endişe ve heyecan duygularını aynı anda yaşatmasını önlemeye çalışıyordum.

Odaya geri dönerek üzerime bir şort ve bir sweatshirt geçirdim. Telefonumu ve ihtiyacım olabilecek kadar parayı da çantama atıp çantayı da koluma taktım ve başka hiçbir şey yapmadan hızlı bir şekilde evden çıktım.

Arabayı karakola doğru, oraya zamanında yetişebilmek için olduğundan biraz daha hızlı bir şekilde sürmeye başladım.
Karakolun önüne kısa bir sürede geldiğimde arabamı park ettim ve kapıda duran iki polisin yanına geldim.

"Baş komiser jay park ile bir görüşmem var."

Polislerden biri başını sallayarak içeriyi gösterdi.

-benimle gelin lütfen.

O beni sorgu odasını izleme yerine (bir ismi var ise bilmiyorum kusura bakmayın.) getirdi ve kapıyı kapatıp "gel" komutunu duyunca kapıyı açıp içeri girmemi bekledi. İçeriye girdiğimde ise arkamdan kapıyı kapatıp çıktı.

Bir karşımdaki jay'e bir de sorgu odasında sandalyede elleri kelepçeli bir biçimde oturan adama baktım.

"Hoşgeldin yeji. Nasılsın?"

"İyiyim. Neler olduğunu duyarsam daha iyi yada daha kötü olacağıma karar vericem."

"Sana iyi haberlerim var. Felix'in yaşıyor olma ihtimali fazlasıyla yüksek. Felix'in ağzından yazılmış olan intihar mektubunda felix'in parmak izine dair birşey yok onun yerine.." eli ile sorgu odasında oturmakta olan adamı gösterdi. "Şuan orada oturan kişinin yani Michael'ın parmak izlerini bulduk. Yani mektup ona ait."

"Yani.."

"Yani eğer öldürülmediyse o hâlâ yaşıyor."

Derin bir nefes alıp gülümsedim.

"Onun yaşadığına inanıyorum. Umarım içimdeki umut ışığı doğruyu söylüyordur."

Yanıma gelip sırtımı sıvazladı.

"Umarım öyledir yeji. Şimdi hadi gel sorgu odasına gidelim."

Sorgu odasına geldiğimizde jay bana sandalye verip kendisi ayakta durmayı tercih etti. Bende sandalyeyi kenara çekerek oturdum ve sorguyu izlemeye başladım.

Jay ellerini masaya dayayarak önündeki dosyaya baktı.

"Michael Schumacher. Bir intihar mektubunda parmak izlerin bulundu ve daha önce içinde bulunduğun dört suçtan dolayı on yıl hapis almışsın fakat kefalet ile birkaç ay sonra tekrardan çıkarılmışsın."

(Kefalet: Birinin borcunu ödememesi veya verdiği sözü yerine getirmemesi durumunda bütün sorumluluğu üzerine alma durumu, kefillik)

-ben bir suç işlemedim.

"Parmak izini bulduk diyorum Michael. Başka yalan mı bulamadın?"

-ben bir suç işlemedim. Mektup falan bilmem ben.

"Birisi oraya parmak izini baskılamış olamaz herhalde değil mi? Ya sen yaptın yada birine yardım ediyorsun."

Adam sessiz kaldı. Sadece masaya koyduğu kelepçeli ellerine bakıyordu.

"Sorumun cevabını ver Michael."

Jay dakikalarca adamın yüzüne tehditkar bakışlar ile bakarak bir yanıt vermesini bekledi ama hayır. Adamdan bir cevap alamadı.

"Konuş Michael."

Birkaç dakikalık daha beklemenin ardından jay doğruldu ve adamı kolundan tutarak odadan çıkarmak için kapıya doğru götürdü. Bende arkasından gittim. Adamı kapının önünde duran bir polise teslim etti.

"Konuşmuyor. Herşeyi itiraf edene kadar gözaltında tutulacak. En ufak bir gelişmeden bile haberim olsun istiyorum."

Polis itaatkar bir biçimde başını salladı ve adamı gözaltına almak için götürdü. Jay bana döndü.

"Bana inan çabalarımız boşa çıkmayacak yeji. Onun hâlâ yaşadığına eminim."

"Herşey için çok sağol Jay."

"Ne demek yeji. Her zaman yardım ederim. Sen benim en yakın arkadaşlarımdan birisin. Seni böyle bir durumda geri çeviremezdim."

Gülümsedim.

"Eve gitsem iyi olacak kahvaltı etmedim ve kurt kadar açım. Bir gelişme olursa bana haber ver lütfen."

"Tabi yeji. Kendine iyi bak."

"Sende öylee."

Bu gelişme beni mutlu etmişti. Ne kadar sorgu bir hayal kırıklığı olsa da bu da felix'i bulmaya yaklaşmamızın bir kanıtıydı. Biraz daha huzurlu ve mutlu bir şekilde oradan ayrıldım ve evime geri döndüm.






**********






Buyrunuz efendim yeni bölümm. Diğer bölümde eğer yazmak için motivasyon toplayabilirsem ve bir bölüm fikrim olursa çabucak gelicektir.

Keyifli okumalar:) Bir sonraki bölüme kadar kendinize iyi bakın hoşçakalınn

DİLSİZ ŞEYTAN//HYUNLİX//Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin