Gözümü açtığımda dün akşam sevdiğim minik kediyi yanımda görünce yüzümde bir tebessüm oluştu. Nazikçe başını okşadığımda gözünü hafifçe aralayıp bana baktı. Daha sonra ise tatlı uykusuna devam etti.
Oturduğum tozlu ve dar yerden kalkıp küçük aralıktan çıktım. Etrafımdaki yürüyerek beni geçen insanlar beni umursamıyorlardı bile. Hepsi sanki aceleleri varmış gibi telefonlarına bakarak yada birileri ile konuşarak hızlı hızlı yürüyorlardı. Bu benim için iyi birşey di. Hiç kimsenin beni umursamaması, bana küçümseyici bakışlar atmaması en iyisidi hep bana göre.
Yalnız olmamama rağmen yalnız gibi hissettiğim sokakta nereye gittiğimi bilmeden yürümeye başladım. Ayaklarım beni nereye götürüyorsa bende oraya doğru gittim. Bir çocuk parkının önüne geldiğimde bir an duraksadım. Çok fazla insan vardı ve benim üstüm başım onlara göre fazlasıyla yıpranmış ve kokuşmuştu.
Genelde gerildiği zaman yaptığım gibi koluma tırnaklarımı geçirdiğimi fark edince tırnaklarımı hemen kolumdan çektim. Sonra ise derin bir nefes alıp çocuk parkının içine girdim. Boş banklardan birine oturdum.
Ben orada oynayan çocukları izlerken saatler geçti. Yağmur yağmaya başladı. Etrafımdaki insanlar çocuklarını alıp hızlı adımlar ile evlerine gitmeye başladı. Ben ise yağmurda dışarıda olmaya alışıktım. Bu yüzden orada oturmaya devam ettim. Birkaç dakika sonra artık etrafımda insan kalmamıştı. Bir kişi dışında.
Kahverengi, katlı kesilmiş saçları, kahverengi gözleri olan bir kız. O kısacık crop'u ile neden bu yağmurun altında parkta oturduğunu gerçekten merak ediyordum. Ama bilin bakalım bunu sormak için ne eksik.
Birkaç saniye kızı izledikten sonra önüme geri döndüm. Burada geçirdiğim birkaç dakika burnunu çekmeye başlamama yetmişti. Anlaşılan yine hasta olacaktım.
Yanımdan adım sesleri geldi. Başımı oraya çevirmeden önüme bakmaya devam ettim. Yanımdaki bankta oturan kızın kalkıp evine gittiğini düşündüm. Ama oturduğum bankın hareket etmesiyle yanıma birinin oturduğunu anladım. Başımı yanıma doğru çevirdiğimde bu kişinin o kız olduğunu gördüm.
"Merhaba"
Ona elimi salladım.
"Rahatsız etmedim değil mi?"
Kafamı hayır anlamında iki yana salladım.
"Hey, neden konuşmak yerine ellerini ve başını kullanıyorsun?"
Parmaklarım ile çarpı işareti yaparak ağzımın üzerine koydum.
"Konuşamıyor musun?"
Başımı tekrardan iki yana salladım.
"İşaret dili biliyorum. Rahat ol."
(Felix işaret dili ile konuşursa eğik yazı tipi ile yazıcam haberiniz olsun.)
"Adın ne? Benim yeji"
"Felix."
"Neden böyle şiddetli bir yağmur yağıyorken dışarıdasın? Hasta olabilirsin."
"Bir evim yok."
"Ailen?"
"Ben çok küçükken öldürüldüler"
"Upss! Özür dilerim. Seni üzmek istemezdim."
"Sorun değil inan. Alıştım artık."
"Pekala bu konuyu kapatalım. Nereye gidiceksin bu yağmurda. Yarına kadar burada mı kalacaksın?"
"Evet. Başka gidecek yerim yok zaten."
"İstersen seni evimde misafirim olarak ağırlayabilirim."
"Seni rahatsız etmek istemem."
"Etmezsinn. Normalde Kore'de doğdum ama Japonya'da yaşıyordum. Buraya sadece abimi görmek için geldim. Hiç arkadaşım yok bana arkadaş olursun. Lütfen."
Biraz düşündüm. Bu sokaklarda sadece şiddet ve tecavüz gördüm. Belki de böylesi daha iyi olur. Belki de bu benim kurtuluşum olur. İlk defa o pislik serserilerden şiddet görmem yada tecavüze uğramam.
"Peki"
Karşımdaki tatlı kız gülümsedi.
"O zaman acele etsek iyi olur! Yoksa ikimizde hasta olacağız."
Bende onun bu tavrına gülümsedim. Beni kolumdan tutarak ayağa kaldırdı. Bu kız benim aksime oldukça enerjikti.
Olduğumuz parka yakın olan evine oldukça kısa bir sürede ulaştık. Eve girdiğimizde bana bir odadan çıkarıp getirdiği bir tişört ve eşofman altını verdi.
"Bunlar abimin japonya'ya beni ziyarete geldiğinde benim evimde bıraktığı kıyafetlerden bazıları. Ona vermek için yanımda getirdim ama senin kullanman sorun olmayacaktır. Abimde benim gibi yardım sever biridir merak etme."
"Şimdi sıcak bir duş al ve giyin ki hasta olmayasın."
Gülümseyerek "teşekkürler" dedim.
"Teşekküre gerek yok. Hadi hızlı ol. Yorgun olmalısın burada istediğin gibi rahatça dinlenebilirsin."
Ona gülümsedikten sonra bana verdiği odadaki banyoya girdim. Sıcak bir duş almak bana gerçekten iyi gelmişti. Üzerime bana verdiği kıyafetleri geçirerek yatağa yattım. Gerçekten rahattı. Aslında karnım epey açtı ama şuan karnımın açlığını düşünemeyecek kadar yorgundum. O yüzden o aptal serserilerin beni rahatsız edemeyeceği bu yerde gözlerimi kapatarak, kendimi huzurlu uykunun kollarına bıraktım.
**********
Biraz hızlı bir giriş oldu gibi ama neyse. Hikayeye yeji bebeğimi soktuğum için mutluyum.
Diğer bölümlerde görüşürüzz.
Yeji bebeğimi böyle düşünebilirsiniz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİLSİZ ŞEYTAN//HYUNLİX//
Ficção Adolescente2. Kitabı çıkmıştır. ailesi küçükken ölen, evsiz ve konuşma engelli olan felixin başına bela olan sokak serserisi hwang hyunjin ve çetesi. Hyunjin:24 Felix:19 Yan shipler; •Minsung