10

2.1K 192 66
                                    

YEJİ'NİN ANLATIMI İLE

Felix'in ortadan kaybolmasının üzerinden 2 gün geçmişti. Hâlâ içimde onu bulacağıma dair yanan bir umut ışığı vardı ve bu umut ışığına inanmak istiyordum.

Yatağımdan kalkıp aynada kendime baktım. Bu iki gün içinde cidden bir çöküş yaşamıştım ve bu yüzüme ciddi bir şekilde yansımıştı. Bunu fark edebiliyordum.

Banyoya doğru yöneldim ve elimi yüzümü yıkadım. Bu beni biraz olsun kendime getirmişti. Dün abimle konuştuklarımı hatırladım. Bugün onun evine gidecektim. Benim iyi olduğumdan emin olmak istiyordu. Haklıydı. Şuan kendime herşeyi yapabilecek durumdaydım. Biraz kontrol altında tutulmam gerekirdi. Tabi buna izin vermezdim. İnatçı kişiliğim buna boyun eğmezdi. Bunun için şuan her zamankinden daha iyi görünmem gerekiyordu.

Elime bir kapatıcı alıp yüzümde kötü gözüken bütün her yeri kapattım. Daha sonra ise özenle ve yavaşça makyaj yaptım. Bu en azından abimin beni iyi olarak görmesini sağlardı.

Banyodan çıkıp mutfağa gittim. İştahım olmamasına rağmen hızlıca birkaç şey atıştırdım. Daha sonra ise tekrar odama çıkarak üzerime hızlı ama dikkatlice düzgün birşeyler giydim. Saate baktım saat 8.35'di. Abim ile evimizin arası yürüme mesafesi olarak yarım saat kadar bir süreydi. Neyse ki arabam ile geç kalmadan oraya yetişebilirdim.

Hızlıca aşağıya inip evden çıktım. Arabama binip abimin evine doğru sürmeye başladım. Yolda giderken ara sıra aynadan birkaç saniye kendime bakıyor, nasıl göründüğümü kontrol ediyordum. Duygularımı kontrol altına almaya çalışıyordum. Gülümsemeye, üzgün görünmemeye çalışıyordum.

Düşündüğüm gibi geç kalmadan hatta tam zamanında abimin evine gelmeyi başarmıştım. Kapıyı çaldım. Kapıyı otuzlu yaşlarda bir hizmetli açtı.

-hoşgeldiniz efendim. Hyunjin bey içeride sizi bekliyordu.

"Teşekkürler"

İçeriye geçtim. Salona geldiğimde etrafıma bakındım. Evet buraya ilk kez gelmiştim ve bu kadar lüks ve büyük olmasını beklemiyordum açıkçası.

Gözlerim merdivenlerden inip yanıma gelen abimi buldu. Gelip bana  sıkıca sarıldı.

"Tam zamanında yeji. Seni özlemişim."

"Bende seni özledim."

Geri çekilip beni baştan aşağı süzdü.

"İyi görünüyorsun."

"Hmhm onu bulacağıma inandığımdan üzülme ihtiyacı hissetmiyorum artık. Hem jay ve sende bana yardım ediyorsun."

"Aynen öyle. Bu yüzden üzülmene gerek yok artık. Onu bulacağız."

Bana gülümsedi. Bu konuşma biraz olsun içimi rahatlatmıştı aslında.

"Hadi otur lütfen. Oturda şu olayı detayları ile anlat."

Dediğini yaparak koltuğa oturdum. O da benim yanıma oturdu. Derin bir nefes aldım.

"Başlıyorum.."

Başını salladı ve anlatacaklarımı beklemeye başladı.

"Gece lunaparka gitmiştik. Orada geç saate kadar eğlendik ve havanın soğuduğunu fark etmedik. Eve geldiğimizde yorgunlukla ikimizde kendimizi koltuğa bıraktık ve orada uyuya kalmışız. Sabah uyandığımızda ikimizinde her yeri tutulmuştu. Felix birden karnının ağrıdığını ve kendini iyi hissetmediğini belirtti. Bende ona ağrı kesici almak için eczaneye gittim..."

Bunları anlatırken gözümden bir damla yaş süzüldü. Abim eli ile nazikçe gözümden akan yaşı sildi. Bir kez daha derin bir nefes alıp devam ettim.

"...dışarıda biraz fazla oyalanmışım sanırım. Eve geldiğimde o yoktu. Onun yerine salonun ortasında duran sehpada bir veda notu vardı. Hatta cebimde olması gerekiyor."

Ceplerimi karıştırdım ve bulduğum notu ona uzattım. Hemen elimden alıp okumaya başladı. Birkaç dakika sonra okumayı bitirince bana geri uzattı.

"Merak etme yeji emin ol onu bulacağız."

Sırtımı okşadı ve bana tekrardan sarıldı. Gözlerimin içine bakıp gülümsedi.

"Kendini üzme yine aynı şekilde mutlu ol söz veriyorum onu sana geri getiricem."

Başımı salladım. Gözlerimden akan birkaç damla yaşı sildim.

"Lavabo nerede?"

"Üst katta koridorun sonunda."

"Hemen geliyorum."

Yerimden kalkıp lavaboya gittim. Ellerimi fayansa dayadım ve aynadan kendime baktım. Derin nefesler alıp sakinleşmeye çalıştım.

"İyi görünmeye çalışmak çok zor."

Birkaç dakika orada öylece kendime baktım ve sakinleşmeye çalıştım. Daha sonra oradan çıktım ve merdivenlere yöneldim.

Tam merdivenden inecektim ki merdivenlerin tam karşısında duran odanın kapısı yumruklandı. Oraya doğru döndüm. Kaşlarımı çatarak ne olduğunu anlamaya çalışarak oraya doğru baktım. Kapının kesintisiz yumruklanmaları devam etti. Yavaş adımlar ile kapının önüne geldim.

Kapının bir kez daha sertçe yumruklanması ile irkildim. Yavaşça elimi kapının üzerindeki anahtara doğru uzattım ve çevirdim.







**********







İlk kez bu saatte bir bölüm yayınlıyorum. Buyrun keyifli okumalar.

Yeni bölüm gelene kadar kendinize iyi bakınn

DİLSİZ ŞEYTAN//HYUNLİX//Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin