16| Tatlı Patron
Gürcan: abi çocuk musun sen
ne demek miraçla konuşmuyoruz ya
kendinize gelin
Hazar: haketti köpek
dua etsin dövmedim
Gürcan: ha bi de dövseydin
sana bu hakkı kim veriyo acaba abicim? hı?
Hazar: yavrum bak bilmiş bilmiş konuşma benimle şimdi
sanki cidden dövermişim gibi|
Gürcan: her neyse
ben anlamam
ya konuşur halleder çözersiniz
Hazar: ya da
Gürcan: ya da ben zorla çözmenizi sağlarım
Hazar: ite bak kardeşime beni şikayet etmiş bi de
.
Herkesin apar topar aşağıya indiğini görünce telefonumu kapatıp ceketimin iç cebine attım. Bu akşam Eymen bir Japon restoranında ortaklarıyla yemek yiyecekti. Yemekte ona eşlik edecek olmam bir yana, Japon ortakları çok merak ediyordum. Ve neredeyse yarım saattir tüm çalışanlar Eymen'in hazırlanmasını bekliyorduk.
Merdivenlerin başında bir hareketlilik görünce ilgiyle izlemeye başladım Eymen'in gelişini. Önce kısa topuklu ayakkabısı, sonra ince bilekleri hemen ardından da bembeyaz tenini gözler önüne sunan yırtmaçlı siyah elbisesi görüş açıma girdi. Dudaklarımın aralanması engelleyemeden izledim aşağı inen bedeni. Uzun sarı saçlarını iki yandan tel tokalarla arkaya doğru sabitleyip, arkadaki uzun saçlarını serbest bırakmıştı. Gözlerinde siyah ince bir eyeliner siyah tonlarında hafif far varken, dudaklarına varla yok arası parlatıcı sürmüştü.
Muazzam görünüyordu.
Yanıma doğru adımlarken etrafındaki kızlar eline küçük siyah bir çanta verip omuzlarına siyah uzun paltosunu atmıştı. Hava sıcaktı ama bu elbiseyle üşüyebilirdi.
Yanımdan geçip giderken yutkunup elinde tabletiyle bekleyen Reyhan'a döndüm. "Elbise giymesini neden kimse yadırgamadı?"
Reyhan siyah kısa saçlarını kulağının arkasına iteleyip "Çünkü o istediği zaman, istediği gibi giyinen bir adam. Kimseye kendisini yadırgamaya, garip bulmaya hak tanımadı şimdiye kadar."
Duyduklarımdan sonra bir kez daha yutkunup Eymen'in güzelliği ve asilliği karşısında büyülendiğimi belli etmemeye çalışarak araca bindim. Bahri gaza basarken yanımda oturan adamın açıkta kalan bacağına bakmamak benim için işkenceden farksızdı.
Çoğu erkeğin istediklerinde birçok kadından daha güzel olabildiği gerçeği her zaman beni şaşırtıyordu.
Yarım saat süren, Reyhan'ın günlük hatırlatmaları haricinde sessiz geçen yolculuğun sonuna geldiğimizde saat 20.30'du. Eymen hızlıca arabadan inip restorana girerken peşinden etrafı izleyerek ilerliyordum.
Sürgülü kapıyla açılan bizim için özel olarak ayırtılmış odaya girdik. Ortaklar bizden önce geldiği için Eymen'in kısa bir özründen sonra masaya oturulmuştu. Ben masanın sonunda oturan Eymen'in hemen yanında iki adım gerisinde ayakta beklerken, Reyhan dışında bizden kimse içeri girmemişti. Değişik sürgülü kapının ardında bekliyorlardı. Yemek yiyemeyeceğimi bildiğim için önceden yiyip gelmiştim neyse ki.
Eymen Japonca bir şeyler söyleyip hem yemek yiyor hem Japon adamlarla konuşuyordu. Aynı Eymen gibi oldukça genç ve yakışıklı görünen adamlar sürekli gülümseyerek bir şeyler anlatıyorlardı. Gürcan ve Mehmet'in zoruyla birkaç anime izlediğim için bazı kelimeleri anlayabiliyordum ama maalesef ne konuştukları hakkında hiçbir fikrim yoktu. Ve aklım şu an sadece gözümün önündeki tatlı patronumdaydı.
Tüm yemekler bitince Japon'lar kendi aralarında özel konuşmak için dışarı çıkmıştı ve odada sadece ikimiz kalmıştık.
Onların çıkmasıyla Eymen sol ayağındaki ayakkabıyı çıkartıp bileğini ovmaya başladı. Hemen yanına diz çöküp "Ayağınıza mı vurdu?" dedim. Topuğunda küçük bir yara oluşmuştu ve hafifçe kanadığı için ne kadar acı verdiğini tahmin edebiliyordum.
Başını sallayıp "İlk defa giyiyorum, ondandır." dedi.
Ceketimin cebinden yara bandı kutusunu çıkartıp içinden bir yara bandı aldım. "Gazeteci olayından sonra yanımda bulundurmaya karar vermiştim de..." dedim başımı kaldırıp Eymen'e bakarak "...izniniz varsa?"
Gözlerini kırpıştırıp başını salladı. Onayı almamla nazikçe bileğinden tutarak ayağını dizimin üzerine yerleştirdim. Bir insanın bileği bile nasıl bu kadar güzel olabilir? Miraç'ın ayağını her gördüğümde 'ayak görmek istemiyorum' diyen ben Eymen'in ayağının bile güzel olduğunu düşünüyordum şu an.
Yavaşça bandı yapıştırıp yaranın olduğu kısma yapışması için hafifçe bastırdım. Eymen'in refleks olarak "Aahh.." demesiyle gözlerim iri iri olmuştu. Yutkunup ayağını ayakkabısına geri yerleştirdim. Şu an yüzüne bakamayacaktım çünkü çıkardığı sesi yanlış yorumlayıp istemeden başka şeyler hayal etmiştim ve utandığım için yanaklarımın kızardığını hissediyordum.
Kapının önünden sesler geldiği için eğdiğim başımı kaldırmadan ayağa kalktım. Eymen de gelen adamları selamlamak için ayaklanmıştı.
Bir an da olsa kızaran yanaklarını görebilmiştim. Bir şeyleri yanlış yorumlayıp hayal eden tek kişi ben değildim galiba.
.
simdi söyle ki
secim günü bölüm atmak istemezdim ama yapcak bisey yok cünkü hastaydım ve daha yeni bölüm yazmaya zamanım oldueğer isterseniz yarın da bir bölüm gelebilir
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Say Yes To Me | bxb
Romance[TAMAMLANDI] Ben onu dışarıdaki tehlikelerden korumak için görevlendirilmiştim, aşık olmak hiç hesabımda yoktu. - Başımı eğip altımdaki Eymen'e baktım. Gözlerinde gerçek korkuyu görebiliyordum. Yutkunup daha sıkı tuttu gömleğimi. Gözlerimiz birbirin...