2| Mülakat
Eymen sırayla herkesin dosyasını inceleyip bazı sorular soruyordu. İlk iki adayı sorularıyla canından bezdirmişti bile. Neyse ki ben son sıradaydım, sakinliğimi koruyordum.
"Üç yıl İtalya'da yaşamışsın ve ileri derecede İtalyanca biliyormuşsun..." dedi üçüncü sıradaki adaya "...bana kendini İtalyanca tanıtmanı isteyebilir miyim?"
Çocuk anlamadığım bir şeyler söylerken Eymen yüzünde mimik bile oynatmadan onu dinliyordu. Odaya girdiğimden beri onunla ilgili fark ettiğim ilk şey çok zayıf olduğuydu. Oturduğu için kesin olarak söyleyemiyordum ama yüzünden, gömleğin altından bile belli olan belirgin köprücük kemiklerinden, incecik parmaklarından ve bileklerinden yola çıkarak bu sonuca varmıştım. Bir hastalığı olabilir diye düşünsem de son derece sağlıklı görünüyordu. Bir diğer fark ettiğim şey ise mimik yapmayı sevmediğiydi. Odaya girdiğimden beri ne kadar zaman geçmişti bilmiyordum ama bir kez olsun yüzünde tek bir mimik bile oluştuğunu görmemiştim. Herkese aynı soğuk bakışlarla bakıyordu.
Derken dışarıdan bir kadın çığlığı duymamızla hepimizin bakışları kapalı olan kapıya dönmüştü.
Aynı anda birkaç kişi bağırıyordu. Gürültü vardı. Kapının önünde bekleyen Eymen'in asistanı olduğunu düşündüğüm kadın tereddüt etmeden kapıyı açtı. Ve ne olduysa o an oldu.
Dışarıdan kapının tekmelenmesiyle kadın yere düştü. Hemen ardından içeri elinde silahla takım elbiseli bir adam girdi. Yüzü biraz tanıdık gelse de çıkaramamıştım. Nefes nefese içeri dalan adam daha yüzümüze bile bakmadan tavandaki avizeye ateş etti.
Eymen avizenin hemen önündeydi.
Hiç düşünmeden koşarak önümde oturan adamın üzerine atlayıp benimle beraber yere yatmasını sağladım. Onu altımda tutup düşen avizeden çıkan seslerin kesilmesini bekledim. Şimdi ikimizde masanın hemen altında yerdeydik. Silahlı adamı görmek için kalkacaktım ki sıkı sıkı gömleğimi tutan adam buna engel olmuştu. Başımı eğip altımdaki Eymen'e baktım. Gözlerinde gerçek korkuyu görebiliyordum. Yutkunup daha sıkı tuttu gömleğimi. Gözlerimiz birbirine kilitlenmişti, dudaklarımızın arasında sadece milimler kalmıştı. Soluklarımız birbirimizin yüzüne vuruyordu. Kesinlikle normal bir zamanda olsa böyle bir anı bölmek istemezdim ama ne yazık ki şu an silahlı bir saldırgan tarafından öldürülmek üzereydik. Bir elimi elinin üzerine koyup gözlerinin içine baktım. "Sizi koruyacağım, endişelenmeyin."
Bu tarz bir şey ilk defa başıma gelmiyordu. Mahalleye bir zamanlar alkolik bir çete dadanmıştı ve hepsini temizleyip postalayan bendim. Bu adamı halletmek, yapamayacağım bir şey değildi.
"Bu işi ben istiyordum ulan, gelir gelmez geri postaladınız beni." diye bağıran adam tavana tekrar ateş etti. Hemen ardından yere düşen asistanın üzerine doğru gidip eğildi. "Fakiriz diye mi almadınız bizi, kendinize layık görmediniz? Siz kimsiniz lan, kimsiniz siz öldürürüm sizi!"
Hızla olduğum yerden kalkıp kadına silahını doğrultan adamın eline tekme attım. Yere düşen silahı ayağımın ucuyla Eymen'e en uzak yere doğru ittirdim. Şok içinde bana bakan adam tek bir hareket bile yapamadan arkasına geçip iki kolunu da kavradım ve yere yatmasını sağladım. Tam o an gelen güvenliklere dönüp "Köşede silah var, emniyeti açık. Onu da alın." dedim ve adamı teslim ettim.
Yeniden yerde oturan Eymen'in yanına gittim. Korkuyla gözlerime bakıyordu. Tebessüm edip elimi uzattım. "Tehlike geçti, kalkabilirsiniz Eymen Bey."
Elimi sıkıca tutup kalktı. İkimiz beraber diğer odadakilere döndük. Asistan kız ayağa kalkmış sanki hiçbir şey olmamış gibi düz ifadesiyle patronuna bakıyordu, diğer adaylar ise henüz şoktan çıkamamıştı.
"Sizler gidebilirsiniz, Hazar Bey işe alındı."
Duyduklarımla şaşkınlıkla yanımdaki adama döndüm. Kendinden emin duruşunu ve mimiksiz ifadesini takınmıştı yeniden. İçimden bir ses karşımdaki görüntünün gerçek Eymen Kandemir olmadığını söylüyordu.
Her neyse, işe alınmıştım?
Ve bu adam... çok... bu adam çok... kısaydı?
.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Say Yes To Me | bxb
Romance[TAMAMLANDI] Ben onu dışarıdaki tehlikelerden korumak için görevlendirilmiştim, aşık olmak hiç hesabımda yoktu. - Başımı eğip altımdaki Eymen'e baktım. Gözlerinde gerçek korkuyu görebiliyordum. Yutkunup daha sıkı tuttu gömleğimi. Gözlerimiz birbirin...