Hogwarts'ta 5. Yıla Giriş

120 10 1
                                    

1 Eylül 1976 sabahı,

Julia o sabah annesinin telaşlı sesiyle uyandı.

"JULIA! Kalk hadi, treni kaçıracağız!"

Julia annesinin boşuna telaş yaptığını düşünüyordu, saatin kaç olduğunu öğrenene kadar. Saat tam 10.35'di.

Herkesin aceleyle eşyalarını toplayıp evden çıkması yaklaşık 10 dakikayı buldu. Aceleyle bütün eşyalar arabaya yüklendikten sonra trenin kalkmasıma 3 dakika kala peron 9¾'teydiler. Onlar geldiğinde trende neredeyse boş kompartıman kalmamıştı. Jack arkadaşlarının olduğu kompartımana attı hemen kendini. Ancak Julia onlarla takılmazdı pek, zaten başka boş yerde yoktu kompartımanda.

Julia birkaç dakika boyunca boş kompartıman aradı. En sonunda açtığı kompartımanda iki kişi vardı, boş yer olduğu için Julia izin almaya gerek duymadan kendini içeri attı. Çok yorulmuştu, aşırı uykusu vardı ve açtı. Herşey ilk gün ki gibiydi ,trene en son onlar binmişti, neredeyse geç kalıyorlardı, bütün kompartımanlar doluydu ve en son bulduğu kompartımanada da yine Regulus Black vardı. Evet, Julia kompartımana bindikten 30 saniye kadar sonra sağına bakma gereği duyunca fark etmişti yanındaki Black ve onun karşısındaki Crouch'u.

"Kompartımana binmene izin verdiğimi hatırlamıyorum Potter."

"İzin almadım zaten Crouch."

Sonra, Julia gözlerinin yavaş yavaş kapandığını hissetti ve başının sağına doğru düştüğünü.

* * *
Julia uyandığında garip ve çok hoş bir koku geldi burnuna. Amortentia gibiydi sanki, sonra başını koyduğu yerden kaldırdı, Regulus'un omzundan.

"Günaydın."dedi Regulus hoş,neşeli bir ses tonuyla.

Julia uyku sersemi gözlerle etrafına baktı, Bartemius yoktu, hava kararmak üzereydi. Yaklaşık 1 saate Hogwarts'a varırlardı.

"Nerede o?"

"Barty mi? Gitti o, Evan'ların yanına."

"Beni neden uyandırmadın bu saate kadar?"

"Çok gü-..."bir süre sustu. "Bilmem."

Julia başını kompartımanın kapısına dayayıp gözlerini tekrar kapadı.

"Uyuyacak mısın?"

"Evet"dedi Julia fısıldar gibi bir sesle.

Regulus,Julia'nın beklemediği bir şey yaptı. Onu tutup bacağına yatırdı.

"Uyu..."

Julia gözlerini kapadı,tekrar...

* * *

"Nasıl yani şimdi sen diyorsun ki, Regulus Black'in omzunda uyudun"

"Yani evet."

Emily'nin sevinç çıglığı kapladı bir anda boş yatakhaneyi. Julia bunu Emily'den başkasına anlatmamıştı, anlatamazdı da zaten. Diğerleri kesin James'e anlatırlardı, belki Lily,Remus ve Peter hariç, ama riske girmeye gerek yoktu.

Emily bir anda Julia'ya sarıldı.

"Yani şimdi Regulus Black senin sevgilin öylemi?"diye sordu heyecanla.

"Hayır tabiki!" Julia bunu söylerken keşke öyle olsa diye içinden geçirmeden edemedi.

"Off, herifin omzunda saatlerce uyuyorsun bunu gayet normal karşılayıp birde üstüne flört ediyorsunuz ama sevgilin değil öyle mi yani?!

"Evet öyle, flört falan ettiğimiz yok.Ve-
Dersi kaçıracağız!"

"Koş!"

* * *

Regulus suyun derinliklerine çekiliyordu, bedenini tutan bembeyaz eller çekiyordu onu. Kurtarılmaya dair hiçbir umudu yok gibi görünüyordu.

Julia tutmaya çalıştı onu, ama olmuyordu,erişemiyordu ona.

Yavaş,yavaş daha da derine gidiyordu Regulus. Suyun altından çıkan baloncuklar giderek azalıyordu. Ama yinede elindeki fotoğrafı,Julia'nın fotoğrafını, bırakmıyordu Regulus, ömrünün son saniyelerinde olduğu halde.

Sonra, Regulus'un bedenini tutan eller bıraktı onu, iki çift gri göz kapandı suyun içinde. Sonra sadece battı,daha derine,daha derine...

Hayır olamazdı, Regulus Black ölemezdi, değil mi?

"Hayır,hayır,hayır..."diye sayıklıyordu Julia giderek alçalan sesiyle.

"Hayır,hayır,hayır Regulus ölmedi hayır.."Sesi karanlığın sessizliğine karıştı.

"Julia,Julia iyi misin?"

Kan ter içinde uyandı Julia.

"İyi misin?"

Yatağına oturmuş Anne ve Emily'i farketti.

"İyiyim,sadece..."

"Hasta görünüyorsun."dedi Anne."İstersen seralardan şifalı bitkiler getirebilirim."

"Madam Sprout izin verir mi ki?"

"Tabii ki, benim Bitki Bilim'im iyidir beni sever Madam Sprout."

"İyiyim bitki falan istemenize gerek yok,sadece..." "Sadece kabus gördüm o kadar."

Julia buna kabus diyip dememeyi düşünmüştü,çünkü ona göre bu kabustan çok daha beterdi,sanki bir sanrı gibiydi.

Julia PotterHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin