Ağzıma zorla bir şeyler sokuyordu. Midem almasa da Mustafa sürekli corbadan ağzıma koyup içiyordu.
Bir ara kendini o kadar kaptırmıştı ki yutmadan bir kaşık daha ağzıma sokmaya çalışıyordu.
- Abi sen bu çocuğu böyle öldüremezsin ben sana bir kaşık daha vereyim onu da burnundan sok şifa şifa, dedi Turgut.
- O kaşığı senin burnuna ben sokacağım Turgut. Kes çeneni.
- Aman be iki şaka yapılmıyor. Görüyorsun dimi Ahmetciğim?
Ahmetciğim? Ne bu samimiyet Turgut?
Kuzu kuzu bakışlarıyla Ahmet'e dönmüştü. Aralarında gereksiz uzun süren bir bakışma yaşanıyordu şuan. Birbirlerinin gözlerinden kendilerini çekemiyorlardı.
Mustafa yalandan boğazını temizlermiş gibi öksürdü. Turgut kaşlarını çatıp Mustafaya döndü.
- Aman canım özel hayatta kalmamış, dedi ve masadan kalktı.
Yanıma dolandı ve yanağımdan bir makas alıp :
-Masaya dokunmayın, ben toplarım, dedi ve içeriye geçti.
Hayret Ahmet onun arkasından gitmemişt-
-Ee bende geçeyim artık odaya, dedi ve Ahmet yerinden kalktı.
Yani dilimi ısırsaydım.
O da masadan kalktığında Mustafayı beni izlerken gördüm. Elini yanağıma getirdi ve Turgut'un makas aldığı yeri elinin tersiyle siler gibi yaptı. Sonra parmaklarıyla sevdi orayı.
- Mustafa çorbanı içmemişsin, dedim.
Gerçekten bana yedirip durmaktan kendisini unutmuştu herhalde.
Kendi kaşığını alıp çorbasını içmeye başladı. Tabağı yarıladığında telefonu çaldı. Yan gözle kimin aradığını görmeye çalıştım 'Mesut' yazıyordu.
Güldü ve telefonu açıp kulağına götürdü.
- Devrem... Allah'a şükür sen nerelerdesin... Ne... Lan harbi mi... Bekle lan bekle, dedi ve telefonu kapattı.
Sandalyesinden kalkıp kapıya gitti ve açtı. Açtığında kapıda birisi duruyordu. Gördüğüm kadarıyla aynı Mustafa boylarında onun gibi bir şeydi. 5-10 saniye bekleyip birbirlerine sarıldılar. Sen... Hayırdır lan?
Mustafa elini onun sırtına koyup içeriye geçmesini sağladı ve kapıyı kapattı. Ardından hızlı adımlarla benim yanıma geldi elimden tuttu.
- Bak seni kiminle tanıştıracağım.
Yerimden yavaşça kaldırdı. Ona tutundum ve odaya geçmeye başladık.
Girdiğimizde tüm gözler bize döndü. Eve gelen adam bana bakıp duruyordu.
Mustafa eliyle Mesut denilen adamı gösterip :
- Mesut, benim askerden arkadaşım. Daha doğrusu kardeşim desem yeridir.
Daha sonra beni gösterip :
- Ceyhun, dedi.
Kısa ve öz. Tamam. Ceyhun olarak kalayım. Peki Mustafa bey. Pekiii.
Ama mutlaka bir sebebin vardır beni böyle tanıttığın için Mustafa. Sana güveniyorum.
Mesut denilen adam bana doğru geldi ve elini uzattı. Tokalaşıp kısa bir memnun oldum faslından sonra yerlerimize oturduk.
Koyu bir sohbet başlamıştı. Mesut öyle anılar anlatıyordu ki Mustafa'nın gizli yönlerini öğrenmiş kadar oluyordum.
Mutfağa su içmeye kalktığımda Mustafa da hemen yanıma gelip belimden tuttu ve bana eşlik etti.
Mutfağa vardığımızda onun elinden kurtulup :
- Çek elini çek, Ceyhunum ben sadece dimi?
- Çocuk, bunu Mesut'a açıklarım. Gizlim saklım kalmadı. Ama onu tanıdığım kadarıyla buna hiç yanaşmayan bir adam. Bu tarz işler için o kadar geri kafalı ki adam bile vurur. Bunun resmen gözü dönüyor böyle konularda. Biliyorum ben. O yüzden ona biraz zaman tanıyorum.
Elini yanağıma getirip :
- Özür dilerim çocuk, sen benim sevgilimsin. Bunu ikimiz de biliyoruz, dedi ve dudağımdan öpmek için bana doğru yaklaştı.
Kendimi geri çekip :
-Evlenmeden olmaz Mustafa,dedim ve su doldurmaya arkama döndüm.
Birkaç saniye aradan sonra gülme sesini duydum. Çokta tatlı gülüyordu. Şerefsiz.
Arkamdan sarılıp kulağıma doğru :
- Haklısın. Evlenmeden olmaz, dedi ve boynuma bir öpücük kondurdu.
Bunu birkaç defa daha yapınca bayılacağımı hissettim.
Onu omzumla geri ittirip :
-Mesut falan görür şimdi, geri git. Maazallah vurur falan, dedim kinayeli bir şekilde.
Tekrardan güldü. Laf soktuğumu anladı tabi.
Yine belimden tutup içeriye yürümeye başladık. Sohbet kaldığı yerden devam etti.
Ama benim bu sohbette ilgi odağım sürekli Mustafadaydı. Nasıl da mutluydu. Eskiler onu mutlu ediyordu anlaşılan. Ya da eskiden sevdiği insanlar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mahalle Abisi [b×b]
Teen FictionSevdicek : Lan çocuk, defol başımdan. Çocuk : Çocuk lafını yersin ama. Sevdicek : Dayağımı yemeden uza. Çocuk :Uzatsana sıkıyorsa. Sevdicek :Sıkmaz ama ben senin bir yerini sıkacağım. Çocuk :Yakalarsan hayatım, muah. Sevdicek: Bak hala...