"Lan gerizekalı, naptın fazla mı döktün iyice bayılsın diye!"
Beynimde yankılanan ses ile gözlerimi birbirine bastırdım. Tüm vücudumda sesin frekansları çarpışıyordu sanki.
"Ya abi az döktüm işte, yarım şişe falan."
"Yarım şişe dökülür mü... Ahmet al oğlum şu salağı gözümün önünden ,elimden kaza çıkacak şimdi."
Bedenim sallanmaya başlamıştı. Sanki uçuyor gibiydim.
Gözlerimi açıp etrafa baktığımda havada duruyordum. Kolumu aşağıya sarkıttım. Gerçekten de uçuyordum ben.
" Bebeğim, uyandın mı? "
Kafam yana düşmüştü. Zor bela da olsa kafamı hareket ettirip sesin geldiği yöne baktım.
"Mustafa... Sen beni uçuruyorsun."
Gerçekten de beni uçuruyordu.
"Evet bebeğim uçuyorsun" dedi gülerek.
Aşağıya sarkan elimi tutan birisi ile yeniden gözlerimi kapadım. Kafam çok ağırdı.
"Ceyhun'um hakkını helal et. Valla ben az dökecektim de, dedim şimdi bunun bünyesi ağırdır, bayılmaz. Sonra bir baktım, a aa, şişenin yarısını dökmüşüm ya ben."
"Lan Ahmet, ben sana demedim mi al şunu da gidin diye."
"Mustafa abi şu mu yani, şu muyum ben? Aşk olsun. Hem ben de görmek istiyorum."
Sesler beynime fazla geldiği için sarkan elimi havalandırıp Mustafa'nın göğsüne koydum.
"Mustafa..."
"geldik bebeğim, merak etme."
Sabit bir yerden anladığım kadarıyla bir yere oturmuştuk. Daha doğrusu Mustafa oturmuştu, ben de onun kucağındaydım.
"Benim kafam niye ağır Mustafa?"
"geçecek 5 dakikaya, merak etme güzelim."
Beni kucağında tutan bedene daha fazla sokuldum.
"Ama böyle yaparsan açılacağa benzemiyorsun"
Bacaklarımın altından ve belimden geçen kollar ile yeniden havaya kaldırıldım ve bir yere oturtturuldum.
Sırtımı olduğum yere yaslayıp derin nefesler çektim içime. Çok huzurlu kokuyordu burası. Sanki deniz gibi...
Kendime hafif hafif geldiğimi hissedince gözlerimi yavaşça kırparak açtım. Karşıma baktığımda önümde deniz, altımda kumlar olduğunu gördüm. Demek ki koku hayal değildi.
Güneş batmak üzereydi. Her şeye odaklanamıyordum, bilincim sanki yerine oturtturulmamış gibiydi.
"Bebeğim?"
Oturduğum bankın önüne çöken beden ile gözlerim gözlerine çıktı.
Bir anda günüm aydınlanmış gibi hissettim. Gözlerimi olabildiğince açtım ve kollarımı da açıp bir gerindim.
Tekrar gözlerine baktığımda gülümsedim. Resmen buranın havası ve onu görmem bana o kadar iyi gelmişti ki...
Ama, bir dakika. Ben bu hale nasıl düşmüştüm?
Yerimden bir anda fırlayıp Mustafayi tuttum.
"Ne oldu Mustafa, ne yaptın adamlara? Yine mi onlardı? Off nasıl kurtulacağız? E nerede peki bunlar şimdi?!"
Karşımda gülerek beni izleyen Mustafaya kaşlarımı çattım.
"Ne gülüyorsun söylesene?!"
Dizlerinin üzerinde ayağa kalktı. Ellerimi tutup benim yüzüm hizasına eğildi ve gülerek konuşmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mahalle Abisi [b×b]
Teen FictionSevdicek : Lan çocuk, defol başımdan. Çocuk : Çocuk lafını yersin ama. Sevdicek : Dayağımı yemeden uza. Çocuk :Uzatsana sıkıyorsa. Sevdicek :Sıkmaz ama ben senin bir yerini sıkacağım. Çocuk :Yakalarsan hayatım, muah. Sevdicek: Bak hala...