"Mustafam nereye gidiyoruz söylesene yaa"
"Söylemem bebeğim, gidince göreceksin. Merak etme."
"Oldu paşam sen söyledin ya etmeyeceğim şimdi ne iyi oldu."
"Bana bak senin dilin fazla uzamış, bir ara bakalım sana ne dersin?"
Yüzüne baktığımda o pis sırıtışı bilmiştim. Yine ve yine. Gerçekten bazen inanamıyorum. İlkte ben ondan daha azgındım, şuan o her söylediğim kelimeye azıyordu.
"Sen iyice kudurdun Mustafam yani iyice. Valla başım ağrıyor artık"
"yavrum ne dedim sanki? Hasretim sana hep."
"Ne konuda hasretsin Mustafam anlatsana biraz."
"O kokuna, o gözlerine, küçük burnuna, güzelim saçlarına ve dokunduğum dokunamadığım, gördüğüm göremediğim her yerine hasretim. Bunun için zamana mı gerek vardı yavrum?"
Her dediğiyle beni kendine aşık ediyordu. Ben bu adama her haliyle aşıktım.
Ona hayran gözlerle baktığımda, benden ses gelmediği için kafasını çevirip bana baktı. Benim bakışlarımı görünce dudaklarında bir gülümseme belirdi. Viteste olan sağ elini kaldırıp yanağımı okşadı ve yanağımdan bir makas aldı. Daha sonra elini yanağımda gamzeme bastırıp "Ben eğer ölürsem beni tam şuraya gömsünler. Sığarım ben"
Hemen yana eğilmiş başımı düzeltip koluna vurdum.
"o nasıl söz be! Ölmekmiş. Seni bir ölmek yaparım. Şöyle konuşma bana deli misin sen ya?!"Yüzünde kızan halimden eğlenen bir ifade vardı.
"şu arabayı kenara çektirip kendini yüzlerce kez öptürme bana çocuk"
"Sen bana dokunmaya kalkmadan 5 dakika duramaz mısın be adam?! Ben sana kızıyorum burada sen öperim diyorsun"
"Bana bak çocuk, kızdırma beni. Hic öpmezsem görürsün."
"Allah allaah. Hic öpme de görelim."
Kafasını yoldan çevirip bana inanamaz gibi baktı.
"Sabrımla oynama."
"Oynuyorum. Bana dokunamazsın."
"Dokunamam yani? Kim veriyor bu izni?"
"İzin değil ki. Sadece dokunamadan durmayacağını kanıtlamak için dedim."
"Yani eminsin benim dokunamadan duramayacagima öyle mi?"
Meydan okur gibi ona baktım.
"öyle"
"E iyi madem. Dokunmayacağım bundan sonra. Ama ben dokunamadığım sürece sen de dokunmayacaksin bana. Ta ki birisi bunu bozana kadar."
"Birde işi iddiaya mı döküyorsun sen ya?!"
"İddia değil ki, sadece dokunmadan durabilecegimi göstermek istedim." dedi az önceki gibi bana bakarak.
Yüzünde belirgin olan sinsi gülüşünü görebiliyordum. Kim bilir neler düşünüyordu, hain!
"Peki madem. İddia olsun bu. İlk kim pes edip diğerine cinsel bir yaklaşımda bulunursa kaybeder, anlaştık mı?"
"Anlaştık"
"Ee ödül ne?" diye sorduğumda yeniden bana baktı kısa bir süreliğine.
"bilmem o zaman düşünürüz"
"ama bak her şey olabilir değil mi?"
"olabilir"
"ama bak heeer şey dimi?"
"Evet yavrum"
Önüme dönüp yolu izledim. Kazanacaktim ben bunu. Ne isteyeceğimi bilmiyordum ama kazanmam lazımdı. Onda laf ettim adama duramıyorsun diye. Bir de ben bozarsam 40 yıl bunun şakasını yapar.
La ben elin inat adamıyla ne iddiasına girdim ya?! Hayatta bırakmazdı ki bana.
*
*
*
*
*
*
*
*
*"Mustafam neyi bekliyoruz Allah aşkına, söylesene bileyim"
"Dur yavrum ya in bi arabadan sen. Geleceğim."
Arabadan inip yolun kenarında beklemeye başlamıştım. Arabanın içinde bir şeyleri kurcalıyordu. Ne aradığını asla bilmiyordum, neyi beklediğimizi de söylemiyordu zaten.
Yolcu tarafindan dolasip sürücü tarafının dışarıdan kapısını çaldım.
" Ya Mustafa hadi gidelim ne ariy-"
Arkamda duran araba ile tam arkamı dönecektim ki burnuma dolan koku bana eski günleri hatırlattı. Yine kaçırıldığım günleri. Koku tüm vücuduma zehir gibi yeniden yayılırken aynı şeyleri yaşayacağım hissiyle çırpınmaya başladım. Gözlerim Mustafa'yi ararken arabadan iniyor görmüştüm. Ve bu gözlerim kapanmadan gördüğüm son şey olmuştu.
Kısa bölüm oldu ama diğerine telafi ederiz.
Kim bunlar gene, hayrola ya?
Tam mutlu oldum derken, geldin...
İddiada kim yener 😼
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mahalle Abisi [b×b]
Ficção AdolescenteSevdicek : Lan çocuk, defol başımdan. Çocuk : Çocuk lafını yersin ama. Sevdicek : Dayağımı yemeden uza. Çocuk :Uzatsana sıkıyorsa. Sevdicek :Sıkmaz ama ben senin bir yerini sıkacağım. Çocuk :Yakalarsan hayatım, muah. Sevdicek: Bak hala...