" Ya Mustafa, gitmek istemiyorum okula, zorlamasana ya."
"Neden gitmek istemiyorsun bebeğim?"
"İstemiyorum" , dedim ve bakışlarımı ellerime çevirdim.
" Ceyhunum korkma. Kimse gelmeyecek yanına. Abin de dahil."
Korkumu anlamıştı. Ama istemiyordum. Ya bana yine saldırırsa?
Bu korkuyu bana yaşattığı için ona çok kırgındım.
"Kalk hadi hazırlan. Birlikte gideceğiz."
"Ooof Mustafaaaa" , diyerek yerimden kalktım.
Bırakmayacaktı biliyorum. O yüzden kalkıp gitmek en iyisi olacaktı.
Oflayarak hazırlanmaya başladım. Evden giyeceklerimi almıştım. Daha doğrusu Mustafa alıp gelmişti. Sırf bunun için gitmişti. Okul kiyafetlerimden baska kıyafet getirmemişti. Çünkü hepsini ondan giyinmemi istiyordu.
Giyinirken belki onu kandırırım umuduyla sadece okul tişörtümü giyip altıma bir sey giymeden onun yanına gittim.
Mutfakta bir şeyler yapıyordu. Sanki ona gelmemisim gibi dibine kadar girip başının yanından bir bardak aldım. Bir gariplik olduğunu farkedip benim tarafıma dönmüştü. Gördüğü şey ile bende donup kaldı. Bende hiçbir şey olmamış gibi bardağı aldım ve masaya gidip sürahiden bardağıma suyu doldurmaya başladım. Ona arkamı dönmüştüm bunu yaparken. Gözlerinin bende olduğunu hissedebiliyordum.
Suyu içip yanlışlıkla olmuş gibi ağzımın kenarından akıttım. Daha sonra ona dönüp baktım. Elimle ağzımın kenarından akanları ona bakarak sildim. Tişörtüme baktım.
"oh ya tişörte dökülmemiş, birde kurutmakla uğraşamazdım."
Bardağı muslukta bir kaç kere çalkalayıp geri yerine koymak için tezgah ile onun arasına sıkıştırdım kendimi. Bardağı yerine koydum ve sanki ellerim kirlenmiş gibi musluktan ellerimi yıkadım. Maksat gönüller hoş olsun dimi Mustafacım?
Suyu kapatıp ona dönmeden önce zaten beni kendisi ile tezgaha sıkıştırmış bedenine sürünerek ona doğru döndüm. Yüzüne baktığımda gözlerini kısmış, dudakları hafif açık ve nemli bir şekilde bana bakıyordu.
Islak olan ellerimi de bu işe karıştırmak istedim. İşaret parmağımın ucunu onun boynuna getirip sanki bir yol çizer gibi ilerlettim. Parmağımın soğuğu ve ıslaklığı hem onu titretmişti hemde etkilemişti.
Diğer elimi tişörtünden iceriye sokup karnına koydum. Sıcacık olan karnı ile elimin soğuğu çarpışmıştı. Karnına elimi koyduğumda kasılıp karnını içine doğru çekmişti. Bende elimi o sıcaklıkta gezdirmeye başladım.
"çekilmeyecek misin Mustafam?"
Elini kaldırıp işaret ve orta parmağıyla alt dudağımı sıkıştırdı.
"Senin şu ağzını parçalayabilirim çocuk, zorlama"
Dudaklarımdan elini çektiğinde gideceğini anlamıştım. Geri döndü ve odaya doğru ilerlemeye başladı. Of ya. Bu şansı kaçırmamam lazımdı.
Bende peşinden odaya döndüğümde koltukta oturmuş ve televizyonu açıyordu. Baktığımda okulum için daha 35 dakika olduğunu gördüm. İstesem de gec kalamazdım.
Oturduğu koltuk duvara yaslı değildi. Bende koltuğun arka kısmına gelip kollarımı başının yanından ona doladım. Ellerimi göğsünden karnına doğru sürüyerek indirmeye çalıştım. Daha da aşağıya inmeye çalışan elimi fark edince bir tanesini tutup
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mahalle Abisi [b×b]
Teen FictionSevdicek : Lan çocuk, defol başımdan. Çocuk : Çocuk lafını yersin ama. Sevdicek : Dayağımı yemeden uza. Çocuk :Uzatsana sıkıyorsa. Sevdicek :Sıkmaz ama ben senin bir yerini sıkacağım. Çocuk :Yakalarsan hayatım, muah. Sevdicek: Bak hala...