Ceyhun'un anlatımından:
Önüme koyulan yemekle önümdeki tiksindirici herife baktım. 2. günümdü. Ve şunun yüzünü görmekten kusacaktım artık."Ye."
"emredersin paşam. Yemiyorum lan yemeğini göt!"
"Adamın asabını bozma, ye şunu. Öleceksin yakında şuna bak ne getirsek yemiyorsun lan!"
"Getirmeyin lan o zaman ben mi istedim? Ne işim var benim burda hala? Ne istiyorsunuz lan benden!"
"Carlayıp durma lan karılar gibi. Bildiğimiz var da tutuyoruz seni kes çeneni."
"Bildiğinizi de sizi de sikeyim götveren herifler"
Eliyle çenemi tutup sıktı ve gözlerinden ateş çıkartırcasına bana baktı.
"O ağzından çıkan küfürleri burnundan geri sokarım. Siktirme belanı bana şimdi burada"
Lafını bitirdikten sonra arkadan gelen ses ile ikimiz de oraya döndük.
"Şş şş şş, Avniciğim. Misafirlere böyle davranılmasını mi öğrettim ben sana?"
Arkada konuşan bedene gözlerimi çevirdiğimde üstünde full siyah bir takım ile azrail gibi bize yürüyordu. Avni denilen adam çenemi savurup bıraktı.
"Yavaş ayı!" dediğimde sabırlar çekerek gelen adama baktı.
Arkadan gelen adam Avninin omzuna elini atıp hafif sıktı ve iki üç kere vurdu. Giyinişi ile yüzü hiç uymuyordu. Sürekli sinsice gülen bir surat, masmavi gözler, sütten beyaz bir ten ve sapsarı saçları ile karşımdaydı. Çenesine bir vuracaksın, dağılacak.
Adam Avni'ye dönüp :
"Yine neden sinirlerine hakim olamadın Avniciğim?"
"Abi küfür edip dur-"
"Misafir değil mi bu çocuk Avni?"
"çocuk sensin lan asıl" diye lafa atladım. İşlerinin ne olduğunu hala çözememiştim.
"ne işim var benim burda? Kaç gün oldu lan bıraksanıza beni! Ne istiyorsunuz benden?"
İçimdeki öfke kırıntılarımı kusmak ister gibi bağırarak sorularımı sordum. Sonradan gelen sarışın adam benim boyuma eğilip sırıtarak konuşmaya başladı.
"Merak etme. Seninle işimiz yok. Senin bir tanıdığınla işimiz var."
"Peki beyinsiz herif ben neden buradayım!"
Bunu söylediğimde adamın kahkahası beni karşıladı. Parmağı ile beni işaret edip Avni'ye döndü.
"Lan sen bu çocuğa mı sinir oldu? Çok tatlı lan bu çocuk" derken gülmesine devam ediyordu. "Hayır onu bunu bırak akıllı gibi de"
Ruh hastası adam gülmesini bitirip tekrardan bana doğru eğildi.
"senin o tanıdığına sen aracılığı ile ulaşmaya çalışıyoruz. Son zamanlarda senin çevrende gördüm. Adam senin peşinden koşuyor ama sen cevap bile vermiyorsun. Onun seni önemsediğini hissettim ve onu buradan vurmaya karar verdim. Şimdi anladın mı sen neden buradasın? "
Anlattıkları Mustafa ile ilişkili ise onunla uzaktan yakından alakası yoktu. Mustafam...
" Sen söyle ben o insanla var olan olmayan tüm ilişkimi keseceğim. Şu siktiminin iplerini de çöz artık, bileklerim acıdı. Siktir olup gitmek istiyorum rahat bırakın lan beni!"
"Şşt ollmazz" dedi harfleri uzatarak. "paramız ne zaman gelir, sende o zaman gidersin"
"lan sen kimden bahsediyorsun? Kim sana ne parası verecek? Kimmiş benim yanımda olan ama benim yüz vermediğim? Azıcık aklı olanın sana para getireceğini mi düşünüyorsun?"
"tamam. Getirmesin. Sende ebedi misafirimiz olursun fena mı?" dedikten sonra bir kahkaha daha patlattı.
Allahını ruh hastasının beyninde neler geçiyordu neye bu kadar gülüp eğleniyordu hiçbir fikrim yoktu. Tahminimce söylediği adam parayı getirene kadar bana bir sey yapmayacaklardı. Ama para getirilmezse olacakları bilmiyordum ve bu durum yerimde titrememe sebep olacak kadar korkutuyordu.
Mustafam ne yapıyordu ki şimdi? Onu bu şekilde kim sakinleştirmiştir? Benim çekip gittiğimi düşünüyor olamaz değil mi? Beni bulacak mıdır? Ben onu çok özledim. Şuan herhangi bir köşede onun adını sayıklayıp tepinerek ağlamak istiyordum ama güçlü durmaya çalışarak kendimce bir izlenim yaratmak istiyordum. Ama Mustafa ne zaman gelecekti? Yanında şuan kim vardı?
"sen ne dersin? Sence de ziyaretin kısası makbul değil mi? Bence öyle, o yüzden dua et ki 2 gün içerisinde param gelsin. Param diyorum bak. Çünkü benim param. Yat kalk Dinçer'in bana borcunu ödemesi için dua et."
Bir dakika.
Dinçer mi?
"Dinçer mi?"
"Aynen Dinçer"
"Lan ben onu ne tanırım ne ederim. Yakınlığım bile yok lan o adamla. Neden onun borç yükünü şu durumda ben çekmek zorundayım?"
"Dediklerimi hatırla. Seni ne kadar sinir etmeye çalışsa da sana karşı bir düşkünlüğü var. Bunu her defasında gördüm. O yüzden de seni seçtim. He dersin ki abisi vardı neden beni seçtin? Ben oyunuma heyecan isterim, kapiş?"
"Seni bir kapişlerim o zaman görürsün. Hele hir elini Mustafaya sür. Senin ellerini sikerim duydun mu beni?!"
Yerinde doğrulup gülerek Avniye döndü.
"Lan küçük enişte sinirlendi gördün mü?" tekrardan bana dönüp konuşmasına devam etti. "neyi oluyorsun sen Mustafa'nin söyle bakalım. İşler güzelleşecek gibi hissediyordum."
"İşlerini de seni de sikerim gerizekalı herif. Uzak dur!"
"Elbet öğreneceğim senin için onun kim olduğunu. Hem ne dersin belki yanına oda arkadaşı olarak alırım onu, hm?"
"Seni ciğerini nasıl sikiyorum izle o zaman pe-"
Ağzıma kapatılan bez ile konuşmam engellenmişti.
Sarışın adam elini sallayarak :
"Seninle konuşmak eğlenceliydi. Beni burada bekle, yine geleceğim." geriye çekilip ellerini açtı "lan zaten gidemezsin ki bir yere" dedi ve kendi kendine gülerek olduğumuz yerden çıktı.
Adamın kafasının içinde ne dönüyordu, yoksa gerçekten ruh hastası mıydı emin değilim. Ama Mustafa beni bir an önce bulsa huzur ortamım geri gelecekti.
Ama...
Dinçer ne alaka?
Dinçer bir kaybol yeto
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mahalle Abisi [b×b]
Novela JuvenilSevdicek : Lan çocuk, defol başımdan. Çocuk : Çocuk lafını yersin ama. Sevdicek : Dayağımı yemeden uza. Çocuk :Uzatsana sıkıyorsa. Sevdicek :Sıkmaz ama ben senin bir yerini sıkacağım. Çocuk :Yakalarsan hayatım, muah. Sevdicek: Bak hala...