KENAN'DA BİR
SÜVEYDA23. BÖLÜM: "YASAK SIRLAR"
Şiddetli yağan yağmurlardan kurtulmak istersin, ama seyretmeden de duramazsın. Öyle hissediyordum.
İnsan, tüm sınırlarını zorladığı bir hikayede aşkına neden güvenmezdi ki? Aşkın sahibi olan adama...
Ne Kenan'a olan aşkıma inancım vardı, ne de Kenan'ın bana olan aşkına... Kenan'a güvenim, inancım yoktu, beni her an kandırabilir, aldatabilirdi. Kendime güvenim, inancım yoktu, tek bir kıvılcımda Kenan'ı ikinci kez yangının ortasında bırakabilirdim. Bütün bunlar dışında Kenan'ın benim ona olan aşkıma ölümüne inandığını biliyordum; öl dersem ölür, öldür dersem öldürür, yan dersem yanar, yak dersem yakardı. Belki de ben öyle zannediyordum, ya da o bana öyle düşündürüyordu.
Hangi yanlışın doğrususun sen Kenan?
Hangi düşüncemin adamısın?
Hangi ihtimalimin doğru cevabısın?
Kuşlar cıvıldıyordu. Sabahın ilk ışıkları, perdeleri kapanmamış camlardan içeriye düşüyordu. Gökyüzü koyu kurşuni bir renge sahipken kayalıklara hafifçe dokunan dalga sesleri kulağımı tırmalıyordu. Güneş henüz görünürlerde yoktu, birkaç dakika sonra ortaya çıkar eksikliği doldururdu.
Geceden sonra hiç uyumamıştım, sabahın erken saatlerinde bu güzel havanın tadını çıkarmak güzeldi. Kenan'da da bütün gece uyumamıştı.
Yatağın ortasına yüz üstü uzanmış, yüzümün bir tarafını üst üste bıraktığım kollarımın üzerinde tutuyordum. Üzerimde sadece bornoz vardı ve saçlarım nemliydi, gözlerimse aralıktı; dakikalardır, gözlerimi kırpmadan sadece Kenan'ı izliyordum. Bacaklarımın arasındaki ağrı dışında hiçbir sorun yoktu, hatta daha önce hiç bu kadar güzel hissettiğimi de hatırlamıyordum.
Düşüncelerimden sıyrılmamı sağlayan göğsünü sıkıntıyla kabartması olmuştu, geceden sonra kim bilir ne düşünüyordu da sıkıntılı görünüyordu. Olanlar? Olacaklar? Benden sakladığı günahı, yalanı?
Kenan başını belimin üzerine bırakmış, tavanı izliyordu ve ayaklarını yatağın ayak kısmına koymuş, karın hizasında tuttuğu topu avuçlarında sıkıp sıkıp duruyordu. Dertli bir şekilde iç çektiğinde çıplak göğsü kabardı. Üzerinde yarım kollu beyaz bir gömlek vardı ama tek bir düğmesi bile bağlı değildi. Altındaysa siyah bir boxer vardı. Yeniden sıkıntıyla iç çekip göğsünü kabarttığında dayanamayarak, "Ne oldu?" diye uykulu bir sesle sordum. "Ne düşünüyorsun öyle?"
Başını yana yatırıp donuk bir şekilde yüzüme baktı ama çok kısa bir an sonra dudakları her iki yandan dışa kıvrılıp gülümsemesini gözlerine ulaştırdı. "Seni."
"Beni mi?" Belki düşündüğü şeyin içinde gerçekten de ben vardım ve düşüncelerinin kötü olduğunu düşünmeme rağmen gülümsedim. "Nasıl beni?"
Elindeki topu yere bırakıp başını belimin üzerinden kaldırdı. "Ne yapayım, yüzün aklımdan çıkmıyor." Üzerime uzandığında yatağa çöker gibi oldum ama sorun etmeyip hareketsizce bekledim. Yanaklarımın üzerindeki saçlarımı tek eliyle geriye doğru sıyırıp yanağıma durağan bir öpücük bıraktı. "Her dakika sadece seni sevdiğimi söylemek istiyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KENAN'DA BİR SÜVEYDA
RomanceGün; silahların ve güllerin kavgaya tutuştukları bir zaman. Saat; Gecenin şafağa uzayan saatleri. Nefretin düştüğü, aşkın çıkmaza savrulduğu dar bir vakit. Süveyda'nın Kenan'ıyla sınandığı, Kenan'ın Süveyda'sıyla kanadığı sancılı bir kış gecesinden...