_kitaptozu4 / _moglinna
KENAN'DA BİR
SÜVEYDA54. BÖLÜM: "KAN VE DAMAR"
İnsanda zaman dilimi diye bir şey gerçekten de var mıydı diye sorgulayarak uyandığım bir sabahta sanki kıran kırana bir mücadeleden çıkmışçasına yorgun bedenimi dışarıya güçlükle çıkarıp, beni dışarıda bekleyen sevgilimin, eşimin, belki de her şeyimin elini tutmuş, onu sevindirerek hastanenin yolunu tutmuştuk. Zor olmuştu ama sonunda dışarıya çıkmayı başarmıştım.
Araba yolculuğunda, yalan neydi diye sorguluyordum.
Hani insanlara güzellikler getiren sadece ve sadece doğrulardı?O zaman Süveyda’nın doğruları yalandan geçerken ona gelen mutluluklar da neyin nesiydi? Yalanı yalanla kapatmış olmam Kenan’ı mutlu etmiş, beni de bir sıkıntıdan başka sıkıntıya sürüklememiş, aksine, sıkıntılardan kurtarmıştı.
“Süveyda,” dediğinde Kenan, dışarıyı izlemeyi bırakmıştım. “Seninle olan birlikteliğim boyunca ne anladım biliyor musun?” suskun kaldığımda konuşmasını bekledim ancak o konuşmadan önce yüzümü detaylıca inceledi. “İnsan bir şeyi gerçekten seviyorsa onun için her şeyi feda edebiliyor. Ve bunun acı olmayan en güzel yanı ne biliyor musun, asla pişmanlık hissetmiyorsun. O duygu sana hiç uğramıyor. Hep iyi ki diyorsun. Bir tercih yapmam gerektiğinde senin karşında duran her şey anlamsızlaşıyor. Bir tek senin anlamın oluyor. Sadece senin. Sadece sen de kaybetme korkusu yaşıyorum.”
Direksiyonu tutmayan elini tutuğumda, “Seni seviyorum,” dedim. “Bana kendini anlat deseler, söylediklerinden daha azını söylemezdim.”
Elimi kaldırdı ve üzerine sıcak bir öpücük bıraktı. “Eski günlerimizi özlüyorum bazen.”
Güldüğümde, “Seni ateşin içinde bıraktığım günleri mi?” diye sordum. O da göz devirdi. “Yoksa buzun kırılıp gölün beni içine aldığı günleri mi?” biraz daha büyük güldük. “Ha bir de şey vardı, hastanenin önüne gelmiş, yanıma gelsen mi gelmesen mi diye bana sorup mesaj atmıştın.”
“Saydıklarından hiçbiri,” dedi. “Bizim güzel günlerimiz de oldu.” Düşünür gibi ifade takındığımda, “Yalandan kaş göz yapma,” dedi. “Oldu işte.”
“Ben bu birkaç haftada hafıza mı kaybettim de bilmiyor muyum, acaba?”
Yeniden göz devirdi ancak bu defa kırmızı ışıkta durmuştuk. “Bir defa yine gizlice yanıma gelmiştin, seni otoparktan gizlice çıkarmıştım da yine böyle kırmızı ışıkta durmuştuk.”
“Hangisinden bahsediyorsun tam olarak?” diye sormak durumunda kaldım. “Çünkü ben senin yanına kaç defa gizli gizli gelip gittiğimi bilmiyorum.”
“Ben sigara içiyordum da sen niye o kadar fazla içtiğimi sormuştum,” dedi.
“Evet,” diye yanıtladım onu. “Hatırladım.”
“Ben o zaman mutluydum mesela. Senin bol bol sıktığın parfümün içeriyi doldurmuştu da rüzgar yüzüme vuruyordu.”
“Mutsuz olduğunu düşünmüştüm biliyor musun?” dedim.
“Hayır, değildim.” Elimi bir daha öptü. “Yol bitmesin diye arabayı yavaş bile kullanıyordum.”
Gülümsemeden edemedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KENAN'DA BİR SÜVEYDA
RomanceGün; silahların ve güllerin kavgaya tutuştukları bir zaman. Saat; Gecenin şafağa uzayan saatleri. Nefretin düştüğü, aşkın çıkmaza savrulduğu dar bir vakit. Süveyda'nın Kenan'ıyla sınandığı, Kenan'ın Süveyda'sıyla kanadığı sancılı bir kış gecesinden...