üç

143 19 21
                                    


-

Gömleğimin son düğmesini de ilikledikten sonra az önce komodine koyduğum küçük defteri elime alıp yatağıma oturdum.

"E bu yarına Singapur turunun başlangıcı yazıyor!?" Dedim elimdeki küçük defteri gözüme yakınlaştırırken. İşin hususunu, ne ve nasıl yapılacağını bilmeden öylece dımdızlak kalmam yarın başlayacak turu bugün, bu gece öğrenmemden daha ayrı bir konuydu.

İçinde olduğum hiçbir iş düzgün olmuyordu.

Telefonumun ekranını açıp Bay Jeff'in menajerinin numarası bulduğum gibi telefonu kulağıma dayadım. Uzun süre çaldırsam da açmamış olması beni daha da stres ederken defteri elimden bırakıp yere koydum.

Telefonum titrediği gibi umutla elime aldıktan sonra menajere acele acele konuşmaya başladım.
"Pardon, ben yarın Singapur'da bir konser olduğunu daha yeni öğreniyorum? Nasıl olacak bu iş?"

"Bay Jeff ile havaalanına birlikte gideceksiniz, tabii ben ve bazı yetkililer de orada olacak ama siz bizle gelirseniz Bay Jeff'e geç kalırsınız büyük ihtimalle." Dedi telefonun karşısındaki ses. Kafamda yerli yersiz her türlü soru oluşurken derin bir nefes aldım.

Resmen Jeff'in sorumsuzluğu yüzünden rezil oluyorduk.

"Ben niye sizden ayrı gideyim ki?"

"Sabahtan beridir anlamıyorsunuz ve sabahtan beridir tekrardan anlatıyorum. Biz Studio On Saturn çalışanlarıyız, siz yalnızca Jeff Satur'un. Anlatabildim mi?" Dedikten sonra öksürdü boğuk boğuk. Rahatsız ediyor olmalıydım, utanç vericiydi bu yaptığım. Gecenin bir saatinde hiçbir şeyi bilmediğimden adamı aramıştım, hiç rahatsız olur mu diye düşünmeden.
"Peki, iyi akşamlar."

Bay Jeff'i aramam daha mantıklı geliyordu, bu yüzden numarasını tuşladıktan sonra tekrardan telefonumu kulağıma tuttum. Birkaç kere çaldıktan sonra yükselen öksürme sesiyle beraber ben de konuşmaya başladım.

"Pardon ama siz nasıl işimi yapmamı bekliyorsunuz? Ne yapılacağını, nasıl yapılacağını öğretmeden, öyle çat diye "Koruma ol." diyerekten olunacak şey mi bu? Siz bana güvenliğinizi emanet ediyorsunuz, siz bana kendinizi emanet ediyorsunuz ve karşılığında işi verme sorumluluğunuzu bu kadar mı üstünüze alınıyorsunuz? Bir kitapçıkla olacak iş mi bu!?" Dedim tek nefeste.

Çok konuşmuştum, boş konuşmuştum.

Hızlı hızlı nefes alıp verdikten sonra karşımdaki beni görmese de boşta kalan elimle ağzımı kapattım. Bir anda ona onca şeyi söyledikten sonra karşılık olarak aldığım sessizlik beni daha da yerin dibine sokuyordu.

"Sabah ben seni arayacaktım, evimden birlikte havalimanına geçecektik. Bu kadar basit aslında." Dedi her zamanki gibi rahat sesiyle. Endişelerimin karşılığı buydu işte, bu kadar basitti.
"Sen hâlâ bu işi normal, formatına göre aldığını veya yapacağını mı düşünüyorsun?"

"Ne düşüneyim istersiniz?" Dedim alaylı bir tavır takınarak. Bir yandan elim ayağım titriyordu, odada bir o yana bir bu yana dolanıp duruyordum sürekli.

"Teklifi ederken dediklerimi hatırla."

"Şirketin değil sizin çalışanınız olduğumu diyorsanız biliyorum, unutturmuyorlar zaten." Dedikten sonra gözlerimi devirdim boşluğa, sinirlerim iyice bozulmuştu zaten.

"O da var ama asıl demek istediğim; sen planın içindesin. Yoksa ben de bilirdim güçlü, kaslı bir koruma almayı, kendimi ona emanet etmeyi. Ama seni seçtim, niye? Çünkü sen beni koruyabilecek kapasitede değilsin ve benim amacım da bu. Benim amacım korunmamak. O yüzden bana işinin eri koruma rolü taslamayı bırak."

CK ও jeffbarcodeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin