"Omzuna ne oldu senin!?"Dediğine karşılık sol omzuma baktım, tişörtümü delip geçmiş uzun ince bir çizikten kanlar akıyordu. Bakana kadar yarayı fark etmemem garip gelse de bunu kurcalamadım, elimi taze yaraya götürdüm.
"Evime sür!" diye bağırdı şoföre Bay Jeff, kaşlarımı çatsam da bir şey demedim. Bacaklarımı birbirine bastırıp omzumdaki yarayı tuttum.
"Gerek yok, Bay Jeff. Ben hallederim." dediğimi dinliyor gibi değildi, sustum çok diretmeden. Daha fazla yüzüne bakasım yoktu, kendimi çok yorgun hissediyordum.
Tüm bunlar neden oluyordu ve ne anlama geliyordu? İlk önce kolum, şimdi omzum, bunlar birbirine bağlı olan şeyler miydi? Birisi Bay Jeff'e zarar vermeye mi çalışıyordu yoksa bunlar bir tesadüf müydü?
"Eve geçelim. Yarana bakayım." dedikten sonra arabadan indi, kolumdan nazikçe tutup beni de indirdi. Hızlıca binaya girdik, usul usul evin kapısını açıp beni içeri girdirdikten sonra kapıyı kapattı.
"Otur, ben malzemeleri getireceğim." demesiyle birlikte eliyle işaret ettiği salona geçtim, siyah koltuklardan birini oturdum. Etrafta gözlerimi gezdirdim, kedilerden birisi bana yaklaştı. Canım acısa da kafasını okşadım, sıcak bir gülümseme kondurdum yüzüme.
Yükselen adım seslerini duyduğum gibi kediye diktiğim gözlerimi Bay Jeff'e çevirdim.
"Bana dön bakayım." dedi önüme oturan Bay Jeff. Dediği gibi vücudumu ona doğru döndürdüm, ellerimi birbirine bağladıktan sonra batikonu elindeki pamuğa dökmesini izledim. Şimdiden canım yanıyordu.
Tişörtün kolunu sıyırıp yarayı tamamen açık hâle getirdim, derin gibi gözükmese de uzun bir çizgiydi. Büyük ihtimalle tenime değdiği an hareket içerisinde olduğumdan bıçağın, yaradan anladığım kadarıyla bıçağın, çizdiği bölge uzamış ve uzamasıyla da bu hâle gelmişti.
Pamuğu tenime değdirdiğinde boğuk bir inleme bıraktım sessizliğe, o pamuğu yaraya bastırdıkça ben de dudaklarımı birbirine bastırıyor, sertçe dişliyordum.
Gözlerine baktım, açık yaraya pür dikkat bakıyordu. Gülümseyip gözlerimi kaçırdım onunkilerden, pek tutmadım. Ortamın sessizliğini bozmak adına bir şey demek istesem de ağzımdan kelimeler dökülmüyordu.
"Daha önce hiçbir korumam böyle bir şey yaşamadı." dediğinde ona baktım kaşlarımı havaya kaldırarak. Pamuğu nazikçe yaranın üstüne sürmeye devam etti, dokunuşları beklediğimden kibardı. "Bunların hepsi planlı olabilir, bu işi araştırmamız gerekiyor."
"Size zarar vermek için mi?"
Kıkırdadı, onu güldürmemin etkisiyle ben de tebessüm ettim. Hemen sildim yüzümden gülümsemeyi sonrasında. "Ya bana ya sana." dedikten sonra bandajı yaranın üstüne yapıştırdı. Kaşlarımı çattım, zarar verilmeye çabalanacak bir şanım yoktu.
"Bana?" Kafasını onaylamak adına yukarı aşağı salladı, batikonlu pamuğu yaranın üstüne sertçe bastırmasıyla acıyla inledim. Gözlerimi yere diktim, bana baktığını bilsem de karşılık vermeye niyetim yoktu.
Ne tatlıydı canımı yaksa da dokunuşları. Sevmek böyle bir şeydi galiba. Söylemek istediğim milyonlarca kelime vardı ama ben susuyordum, sadece onu izliyordum. Konuşmak istediğim meseleler vardı ama yutuyordum.
Seveceği kişi şanslıydı.
"Her kimse bu, tüm bu, bunları yapan," dedi cümlesini toparlayamayarak. Kafası dolu gibiydi, elleri az da olsa titriyordu. Ellerini ellerimle sararak tutup dudaklarıma götürmek istesem de yapamazdım. "Her kimse bulduğumda canına okuyacağım."
Canına nasıl okuyacaktı ki... Zaten kim benimle uğraşırdı, konunun benimle alakalı olmadığına emindim. "Canına..." diye mırıldandım kendimce. "Canına." onayladı beni, yüzümü sıcak ellerinin arasına aldı, bu haraketinin vesilesiyle yüzümüz de hizalanınca istediği gibi gözlerini buldu gözlerim.
"Niye bana bakmıyorsun?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CK ও jeffbarcode
Fanfiction"Gerçekten senin beni değil benim seni korumam gerekiyor, Tinnasit." ˏˋ°•*⁀➷ Bir barda kafa dağıtan Tinnasit'in masasına bir sigara düşer. Sigarayı incelediğinde bir isim ve numara gören Tinnasit, bu numaranın ünlü şarkıcı Jeff Worakamon Satur'a ait...