Cafe'ye vardığımızda güneşten faydalanmak için bahçede oturduk. Garson mönüleri getirdi. Siparişlerimizi verdik. Kısa bir süre sonra siparişlerimiz gelirken garson kazara Pınar ile Umut'un siparişlerini karıştırdı ve Umut garsona asabi davrandı.
''Beceriksiz adam. Bir siparişleri dağıtmayı beceremedin. Senin yapacağın işe...''
''E-e-e-fendim ş-ş-ey çok çok özür di-di-lerim'' Zavallı adamcağız korkudan kekelemeye başladı. Fakat Umut hala üsteliyordu.
''Adam gibi doğru dürüst bir işi beceremedin '' olay büyüyecek gibi görünüyordu. Kıvançla abim araya girdi. Ortalığı sakinleştirmeye çalıştı.
''Umut tamam abi abartma boşver'' diyerek Umut'u sakinleştirmeye çalıştılar o sırada abim garsonla konuşuyordu.
''Kardeşim arkadaşımızın kusuruna bakma onun son günlerde sinirleri bozuk''
''B-ben özür dilerim.''
''Özür dileyecek bir şey yok. Hadi sen hiç sıkma canını.'' Garson gitti. Kıvanç'da Umut'u biraz sakinleştirmişti. Konuyu değiştirmek için hemen lafa girdim.
''Eee hangi filme gidiyoruz?''
''Vizyonda hangi filmler var?'' dedi Nazlı
''Hakikaten. Sinemaya gidiyoruz ama hiç vizyona bakmadık.'' diye ekledi Kıvanç
'' Bari o zaman türüne karar verelim.'' dedim. Bir anda herkes birbirine baktı ve hep bir ağızdan ''Korku'' diye bağırdık. Hepimiz korku filmi izlemeye bayılıyorduk. Özellikle de birlikte izlemeye. Çocukken korku filmi izledikten sonra abim ve Kıvanç hep bizi korkutmaya çalışırdı ve biz de her seferinde korkardık. Zamanla büyüdükçe onların şakalarına alışıp korkmamaya başladık.
Tatsız olay kısa sürede unutulmuştu. Çünkü Umut'un ani çıkışlarına hepimiz alışıktık. Masadaki soğuk rüzgarlar yerini şen kahkahalara bırakmıştı. Bir arada olduğumuz zaman dünya yansa umurumuzda olmuyordu. Birlikteyken zamanın nasıl geçtiğini bir türlü anlayamıyorduk. Bunca senedir her seferinde konuşacak konuyu nereden bulduğumuzu bir türlü anlayamam. Biz bir aradayken hiçbir zaman etrafa sessizlik hüküm sürmez. (Ya da ben öyle zannediyordum. O olaydan sonra bir daha eskisi gibi ne ben ne de bir başkası şen kahkahalarımızdan atabildik. Kahkahalarımız tarihin tozlu sayfalarına gömüldü. Artık sessizlik ebedi galibiyetini kazanmıştı. Sonsuza kadar etrafa o hakim olacaktı. Kraliyet tacını sessizlik giymişti. Mutluluksa zindana atılmış, idama mahkum edilmişti.) Bir saat kadar tatlı hoş sohbetimizi sürdürdük. Ardından sinemanın yolunu tuttuk. Filmlere baktığımızda korku filmlerinin seanslarını kaçırmış olduğumuzu farkettik. İzleyebileceğimiz romantik komedi ve aksiyon filmleri kalmıştı. Herkes derin düşüncelere daldı. Korku filmi seyretmeye o kadar heveslenmiştik ki bir anda büyük bir hayal kırıklığına uğradık. Oyuncağı elinden alınmış çocuklar gibiydik. Seanslara büyük bir hüzünle bakıyorduk. Sessizliği Kıvanç bozdu.
''Hadi ama o kadar da üzülecek bir şey yok. Seansları öğrenmiş olduk. Bugün başka bir filme gireriz. Yarın da saatinde gelir istediğimiz filme gireriz.''
''Çok doğru söylüyorsun. Ucunda ölüm yok ya. Hadi hangi filme gireceğimize karar verelim'' diye ekledi abim.
''Seansları uyan sadece romantik komedi ile aksiyon filmleri var.'' dedim.
''Romantik komediye girelim.''
''Bence aksiyon. Çok heyecanlı.''
''Ben de romantik komedi diyorum. Hem güleriz.''
''Action action''
''Ne o öyle vurdulu kırdılı.''
''Ne o öyle vıcık vıcık romantizm.''
Her kafadan farklı bir ses çıkıyordu. Aslında gruplaşmıştık. Kızlar romantik komedi erkeklerse aksiyon istiyordu.
''Bu böyle olmayacak bence oylama yapalım. Romantik komedi diyenler?'' dedi Nazlı.
Ben, Duru, Nazlı ve Pınar el kaldırmıştık.
''Aksiyon diyenler?''
Bu sefer de abim, Umut ve Kıvanç el kaldırmıştı.
'' 4 kişiye karşı 3 kişi. Romantik komediye gidiyoruz.'' deyiverdim bir çırpıda ve büyük bir mutlulukla.
''Ama bu haksızlık siz 4 kişisiniz.'' diyerek her zamanki gibi abim bana karşı çıktı.
'' Hiçte haksızlık değil. Biz 7 kişilik bir grubuz. Adil bir şekilde oylama yaptık ve çoğunluk romantik komediyi istedi.''
Abim diyecek bir şey bulamadı.
''Hadi gidip biletleri alalım.'' dedi Pınar.
Gidip biletleri aldık. Filmin başlamasına 10 dakika vardı. Mısırlarımızı ve içeceklerimizi de alarak yerimize geçtik.
10 dakika sonra film başladı. Çok komikti. Kahkahalarla gülüyorduk. Bu filmi hiç izlemek istemeyen abim,Kıvanç ve Umut bile çok gülüyordu. İki saat sonra film bitti. Dışarı çıktığımızda Duru abimlere dönerek
''Nasıl filmi beğendiniz mi?'' diye sordu
''Dur onların yerine ben cevap veriyim. Bu kadar çok güldüklerine göre filme bayıldılar'' dedi Pınar
''Doğru söylemek gerekirse beklediğim kadar kötü değildi. Hatta güzel bile diyebilirim.'' dedi Umut.
''Evet güzel bir filmdi.'' diye ekledi kıvanç.
''Ne demiş Einstein '' Ön yargıları parçalamak atomu parçalamaktan daha zordur.'' Abimse Einstein'ın bir sözünü söylemekle yetindi.
Filmden çıktığımızda saat geç olmuştu. Sınav haftasının yorgunluğunu atmış güzel ama yorucu bir gün geçirmiştik. Evlerimize gidip dinlenmeye karar verdik. 20 dakika sonra evdeydik. Kitty kapıdan içeri girer girmez yanımıza geldi. Biraz onu sevdikten sonra abimle beraber salona gidip anneme ve babama günümüzü özetledik. Ardından odalarımıza çıkıp formalarımızdan kurtulduk. Formamı değiştirir değiştirmez kendimi büyük bir mutlulukla yatağa attım. Birkaç dakika sonra Kitty yanıma gelerek ayak ucuma kıvrıldı. Çok yorucu bir hafta geçirmiştim. Geç saatlere kadar ders çalışmış erken kalktığım için uykusuz bir şekilde sınavlara girmiştim. Sınavlarımın hepsi birbirinden güzel geçmişti. Tüm yorgunluklara değmişti. Bunları düşünürken bir anda aklıma Gamze geldi. Zavallı kız kendini çok yalnız ve ezik hissediyordu. Her şeyi yanlış anlayıp yalnızlığını derinleştiriyordu. Onun bu durumuna çok üzülüyordum. Hocalarımız onunla ne kadar konuştularsa da hiçbir işe yaramamış değişen bir şey olmamıştı. Bizler onunla konuşmaya çalışıyor yanlış anlamaları düzeltmek istiyorduk. Ama o her defasında bizden kaçıyordu. Bizim yapabileceğimiz bir şey maalesef ki yoktu. Yarım saat sonra annemin sesini duydum.
''Yağmur, Burak yemek hazır hadi sofraya.'' Annemin sesini duyduğumda uykuyla uyanıklık arasında gidip geliyordum. Annemin sesiyle tam olarak uyandım. Odamdan çıktığımda abimle karşılaştık.
''Piştt. Nasıl dinlendin mi?''
''Hem de nasıl. O kadar huzurlu ve mutluyum ki anlatamam.''
''Genel olarak sınavların nasıl geçti?''
''Hemen hemen hepsi muhteşemdi. Senin?''
''Ehh idare eder. Senin adına sevindim.'' deyip bana sarıldı.
''Biliyor musun aslında sen çok zeki birisin. Ama çalışmıyorsun. Çalışsan tüm sınavların senin de muhteşem geçer'' dedim.
''Ne yapayım ben de böyleyim. Ders çalışmak benim kimyamda yok.'' Abimin bu sözü üzerine ikimiz de gülmeye başladık. Gülüşmemizi annemin sesi böldü.
''Çocuklar hadi. Sizi bekliyoruz.''
''Hadi aşağı inelim. Annemi kızdırmayalım.'' dedi abim ve aşağı indik. Yemekten sonra herkese iyi geceler dileyip odama çıktım. Erkenden uyuyacaktım. O kadar yorgundum ki... Ama bir o kadar da mutluydum...
Yatağa yatar yatmaz uykunun huzurlu kollarında kayboldum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zehirli Orkide #Wattys2016
Mystery / ThrillerHer şey yoluna girmişti... Eskisi gibi mutlu ve huzurlu olmaya başlamıştık... Ya da biz öyle zannediyorduk ... O günden sonra ilk defa gülmeye, kendimizi güvende hissetmeye başlamıştık. Ben ve ailem... Arkadaşlarımın is...