Bölüm 7 ''Cenaze''

176 29 10
                                    

Ertesi gün okula gittiğimizde Gamze'nin bahçedeki resmi ve onun için resminin önüne bırakılan çiçekler yerli yerinde duruyordu. Birkaç karanfil solmaya başlamış birkaç karanfilde ya rüzgardan ya da bahçedeki kedilerden dolayı resmin birkaç adım ilerisine saçılmıştı. Onları öyle görünce aklıma Gamzenin cenaze töreni geldi. Şimdiye kadar hiç düşünmemiştim cenaze töreni hiç aklıma gelmemişti. Büyük bir ihtimalle çoktan yapılmıştır. Keşke daha önceden akıl edebilseydim de katılabilseydim diye düşünürken bir anda aklıma sınıfa bizimle konuşmaya gelen polislerin söylediği söz takıldı ''Gamzenin otopsi raporu daha çıkmadı'' evet aynen böyle demişti. ''Gamzenin otopsi raporu daha çıkmadı.'' Ve biz bu konuşmayı yapalı çok uzun zamanda olmamıştı. Polisiye dizilerden bildiğim kadarıyla ceset 1-1,5 hafta içinde aileye teslim edilirdi. Gamze öleli daha 1 hafta bile olmamıştı. Belki hala adli tıptaydı ve belki de hala cenaze töreni yapılmamıştı. Eğer durum böyleyse Gamze için son görevimi yerine getirebilirdim. Ben bunları düşünürken abimle merdivenlerden çıkıyorduk. Düşüncelerimi ona da anlattım. ''Hakikaten biz niye bunu hiç düşünemedik. O zaman ben bunu bir müdüre sorayım. Sana haber veririm. Eğer tören hala yapılmadıysa gideriz'' dedi ben de başımla onayladım ve sınıflarımıza gittik. Dersler hızlı geçti. Öğle arasında abim bize müdürle konuştuğunu ve Gamzenin cesedinin adli tıptan 2 gün sonra çıkacağını törenin de 2 gün sonra öğle namazında Zincirlikuyada düzenleneceğini anlattı. Hepimiz gitmeye karar verdik. Bir tek Umut itiraz etti. ''Cumartesi sabah sabah kalkıp da mezarlık yollarına düşemem siz gidin ben gelmeyeceğim çok uzak'' dedi. Hiç kimse Umut'a ille de gel diye ısrar etmedi belki gelmemesi daha iyiydi. Törende bir sorun çıkarması hiç de hoş olmazdı değil mi? 2 gün çok hızlı geçti. Tören günü gelmiş çatmıştı. Sabah saat 10da Duruların evinde buluştuk ve Zincirlikuyu Camiine doğru yola çıktık. Cenaze öğlen kaldırılacaktı ama Kemerburgazdan Zincirlikuyu arasında çok uzun bir mesafe vardı ancaK yetişirdik. Yol boyunca pek fazla konuşmadık. Zaten iki araba gidiyorduk. Bizi şoför bırakıyordu. Henüz hiçbirimizin ehliyeti yoktu. Abim ben Nazlı bir arabada Duru Kıvanç Pınar bir arabadaydı. Camiiye vardığımızda yarım saat kadar erken geldiğimizi farkettik. Geç kalmaktan iyidir. Kaşla göz arasında geçer diye düşündüm. Hepimiz kendimize bir yer bulup oturduk. Camii de kimse yoktu. Bomboştu. Daha zaman olduğundan dolayı böyle olduğunu düşündüm. Bir süre sonra hocalarımız müdür ve müdür yardımcımız tek tek gelmeye başladılar. Onlarla selamlaşıp yerimize geri dönüyorduk. Etrafta derin bir sessizlik vardı. Abim ve Duru oturmaktansa ayakta durmayı tercih etmişlerdi. Duvara yaslanmış bir şekilde öylece duruyorlardı. Kıvanç ve Pınar bir bankta ben ve Nazlı başka bir bankta oturuyorduk. Hocalarımızın bir kısmı oturmuş bir kısmı da yer olmasına rağmen ayakta duruyorlardı. Aralarında konuşanlar olduğu gibi hiçbir şey söylemeden duran da vardı. Bense hiçbir şey yapmadan sadece etrafımı seyrediyordum. Bir süre sonra kapıda Gamzenin ablası göründü. Bembeyaz bir teni vardı. Yaşadığını yürümesinden anlayabiliyordum. Adeta bir ölüye benziyordu. Saçları gene taranmamış ve dağınıktı. Okula geldiğinde üzerinde olan aynı eski kot ve aynı rengi solmuş gri tişört vardı. Bu sefer kotun ve tişörtün rengi çok daha soluktu. Hiçbir şey yapmadan Gamzenin tabutunun yanına gitti. Çok sakindi okulda ortalığı yıkıp geçen kadın gitmiş yerine sessiz sakin acısını içinde yaşayan ama çok derin bir acı yaşadığı her halinden belli olan bir kadın gelmişti. Cenaze namazı tamamlanınca  mezarlığa gitmek için arabalarımıza bindik. Yolda Gamzenin ablası dışında hiçbir akrabası olmadığını farkettim. Ablası dışında biz ve hocalarımız vardı. Ne annesi ne de babası gelmemişti ya da ailesinden başkaları. Kimse yoktu. Mezarlığa vardığımızda hava çok karanlık ve kapalıydı. Normal bir günde böyle bir havada mezarlıktan geçseydim korkudan ölebilirdim. Korku filmlerinden bir farkı yoktu. Henüz günün ortasında olmamıza rağmen etraf puslu ve sisliydi. Yağmur çiselemeye başlamıştı. Ayrıca keskin bir soğuk vardı. Güneş belirtisi yoktu. Sessiz ve sakin bir şekilde Gamzeyi defnettik ardından duamızı okuyup dışarı çıktık. Mezarlığın kapısının önünde arabaların gelmesini bekliyorduk. Park yeri olmadığı için şoförler başka bir yere park etmeye gitmişti. Herkes yavaş yavaş dağılıyordu. Birkaç dakika sonra kapının önünde Gamzenin ablası belirdi. Deminkinin aksine bu sefer çok kızgın ve sinirliydi. Adeta patlamaya hazır bir bomba gibiydi. Yavaş ve net olan adımları bir anda hızlandı ve bize doğru yöneldi. Adımları neredeyse koşuyor denebilecek kadar hızlıydı. Nazlı bizden birkaç adım daha önde duruyordu. Gamzenin ablası bir anda Nazlıyı omuzlarından tutup sarsmaya başladı. Deliye dönmüştü. Bir yandan da ''Sizin yüzünüzden, her şey sizin yüzünüzden oldu diye bağırıyordu.'' Üzerimizdeki şaşkınlığı atar atmaz Nazlıyı kadının elinden kurtarmaya çalıştık. Hala gitmeyen hocalarımız da gelip bize yardımcı oldular. Nazlıyı elinden kurtarabildik. Hocalarımız kadını sakinleştirmeye çalışıyordu. Çıldırmıştı. Önüne her gelene bağırıp çağırıyor etrafa yumruklar savuruyor küfürler ediyordu. ''Siz ne yüzle buraya gelirsiniz, her şey sizin yüzünüzden oldu. Bırakın beni , bırakın...'' diye bağırıyordu. Hem bize hem de hocalarımıza bağırıyordu. Acısından ne dediğini bilmiyordu.  Hiçbir şey yapamadan öylece kalakalmıştık. Kımıldayamıyorduk. Tam o sırada arabalar geldi. Çok güzel bir zamanlamaydı. Müdür bey ''Çocuklar hadi gidin artık.'' Dediğinde kendimize gelebildik ve arabalara binip oradan uzaklaştık. Biz giderken Gamzenin ablası Hocaların elinden kurtuldu ve arabaların arkasından koşmaya başladı. Küfürlerini ve bağırışlarını sürdüyordu. Bir süre sonra gözden kayboldu. Yol boyunca hiç kimse konuşmadı. Hepimiz evlerimize dağıldık. Eve geldiğimde içimde bir huzur bir rahatlama vardı. Son görevimi yerine getirmiş olmamın vermiş olduğu bir rahatlamaydı bu. Huzurluydum. Artık kendimi suçlu hissetmiyordum sonuçta ben, biz elimizden geleni yapmıştık.

Zehirli Orkide #Wattys2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin