La Vital'e gittiğimizde saat 7'ye 5 vardı. Bu kadar erken bir saat olmasına rağmen tıklım tıklım doluydu. Herkes işine veya okuluna gitmeden önce buraya kahvaltı yapmaya gelirdi. İçeriye girdikten sonra arka tarafında küçük bir bahçeye açılan kapıdan geçip masaları inceledik. Kıvanç ve Duru gelmiş köşedeki bir masada oturup sohbet ediyorlardı. Duru bizi görünce el salladı, ben de karşılık verdim. Masaya doğru ilerleyip oturduk. Günaydınlaştıktan birkaç dakika sonra Umut geldi ondan 5 dakika sonra da Pınar ve Nazlı.
''Herkes geldiğine göre bence artık siparişleri verebiliriz. Kurt gibi açım.''
''Sen ne zaman aç olmadın ki Kıvanç.'' dedim bana alaycı bir bakış atıp garsonu çağırdı. Siparişler 15 dakika içerisinde geldi.
''Buranın omletine bayılıyorum'' dedi Nazlı.
Abim de ''Ben buranın her şeyine bayılıyorum.'' diye karşılık verdi. Sonra Nazlı tekrar söze girdi.
''Aa bakın aklıma ne geldi. Dün gece çok komik bir şey oldu. Bir mektup aldım ve...''
''Sen de mi??'' dedim şaşkın bir sesle
''Bana da geldi.'' dedi Umut
''Bize de geldi'' dedi Duru kendisini ve Kıvanç'ı göstererek
''Hatta siz gelmeden Duruyla mektupları konuşuyorduk.''
Abim kocaman bir kahkaha attı.
''Gördün mü Yağmur sana bunun kötü bir şaka olduğunu söylemiştim.''
''Kesin okuldan dostluğumuzu kıskanan birinin veya birilerinin işi'' dedi Nazlı
''Bizi tedirgin etmek istediler'' dedi Pınar
''Aklın yolu bir. Dün mektubu okuyunca Yağmur'un yüzünü görmeniz lazımdı. Bembeyaz oldu. Ben de ona aynen sizin dediğiniz gibi saçma bir şaka olduğunu söyledim.'' Abimin sözlerinden sonra herkes kahkaha atmaya başladı.
''Kıyamam yaa'' dedi Duru. Kıvanç da alaylı bir tonda
''korktun mu sen?'' dedi.
''Ya tamam dalga geçmeyin ilk okuduğumda birazcık tedirgin oldum. Burak da abartıyor.''
''Hiç de abartmıyorum yüzün bembeyazdı.'' Herkes gülmeye devam etti sonra ben de gülmeye başladım.
''Ya acaba mektuplarda yazanlar aynı mı?''
''Abimle bana gelen mektuplar aynıydı.''
''Kıvançla bana gelenler de aynıydı.'' dedi Duru
''Benimkin de kum saati falan yazıyordu'' dedi Pınar
Hepimiz aynı anda benimkinde de dedik.
''Umut sen bir şey söylemedin?'' şaşkın bir ses tonuyla konuştu abim.
''Benimki de aynı'' dedikten sonra
''Her neyse ya işte saçma sapan bizden aşağı olan insanların kendilerince bizi korkutma çabaları biz de oturup onları problem haline getirdik.'' diye ekledi biraz kızgın biraz da sakin bir ses tonuyla.
Okul saatine kadar sohbet edip okula gittik. Bütün gün mektupları göndereni bulabilirim umuduyla bize karşı şüpheli davranan birilerini aradım. Ama hiçbir şey bulamadım.
Nihayet karne günü geldi çattı. Bir yılı daha geride bıraktık. Artık bir yaş daha büyüdüğümüzün resmi bir göstergesiydi bugün. Acısıyla tatlısıyla kayıbıyla kazançlarıyla kah ağlayarak kah gülerek bir yılı daha bitirdik ve sıra geldi zorlu ve yorucu geçen bir yılın ödülünü almaya. Evet yarın tatile çıkıyoruz. Daha önceden kararlaştırdığımız gibi önce Akdeniz ve Ege turuna çıkacağız 1 ay sürecek Bu tur boyunca bize annemle babam eşlik edecek. Başımızda bir büyük bulunmadan gitmemize izin vermediler. Geriye kalan 2 ayı da yazlıklarımızda ailelerimizle geçireceğiz. Zaten hepimizin yazlığı aynı yerde yani yine beraberiz. Her şey çok güzel olacak. Bir sürü planlarımız var hepimiz çok heyecanlıyız. Nihayet dinlenebileceğiz. bugün okul yarım gün olduğu için 9 da gidip 12 de çıkacağız. Tatilin vermiş olduğu heyecanla okula gittik. Bizimkiler kameriyede oturuyorlardı. Hava günlük güneşlik tam bir yaz havasıydı. Abimle kameriyeye doğru ilerledik. Saat 11'e doğru bahçede bir hareketlilik başladı ardından okulun hoparlörlerinden beden öğretmenimizin sesini duyduk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zehirli Orkide #Wattys2016
Tajemnica / ThrillerHer şey yoluna girmişti... Eskisi gibi mutlu ve huzurlu olmaya başlamıştık... Ya da biz öyle zannediyorduk ... O günden sonra ilk defa gülmeye, kendimizi güvende hissetmeye başlamıştık. Ben ve ailem... Arkadaşlarımın is...