''ee ne olacak şimdi ne yapacağız? Burada mahsur mu kaldık'' dedim biz ne yapacağımızı düşünürken bir anda sağanak yağmur başladı. Gök adeta delinmişti. Çok şiddetli bir şekilde yağıyordu.
''Yapacak bir şey yok. Yağmurda başladı. Kalacak bir yer bulmalıyız. Birazdan fırtınada başlar acele edelim.''
''Pınar haklı hadi şu meydandaki otele bakalım. En yakın yer orası''
Koşar adımlarla meydandaki otele yürüdük. Biz yürürken şimşekler ardı ardına çakmaya başladı. Ormanda gördüklerimizden çok daha korkunç ve büyüktüler. Otele girdiğimizde sırılsıklam olmuştuk. Lobiyi dolduracak kadar uzun bir resepsiyon sırası vardı.
''Bizim gibi mahsur kalanların olduğunu biliyordum da bu kadarını beklemiyordum. '' dedi Duru
''Herkes bizim gibi havaları iyi görüp geldi. Sonuç herkes mahsur kaldı.'' dedi resepsiyon sırasındakileri göstererek Pınar
''Hepimiz sırada durmayalım siz gidin oturun. Biz de oda işini halledelim.'' Dedi abim elini Umut'un omzuna atarak
''Yer bulabilirsek otururuz'' dedim
''Kimlikleriniz yanınızda değil mi?'' herkes kimliklerini çıkarıp Umuta uzattı.
''Nasıl kalacağız? Kaç oda tutalım'' diye sordu abim
''Yalnız kalmayalım. Gruplara ayrılalım'' diye yanıtladı Duru
''O zaman kızlar size iki oda bize de bir oda olur mu? ''
Hepimiz onayladık. Abimle Umut sıraya girdiler. Bizde bir kalorifer peteğinin yanına ilişip ısınmaya çalıştık. ''Annemleri arayalım merak etmesinler'' dedim
Herkes ailesiyle konuştu durumu açıkladı. Hepsi çok meraklandılar. Hatların kesilebileceğini bize ulaşamazlarsa merak etmemelerini söyledik. Nazlı ailesiyle konuştuktan sonra Umut'un annesini de aradı Umut sırada olduğu için ve böyle şeyleri pek fazla umursamadığı için genelde annesine ve babasına biz haber veririz. Yarım saat sonra Burak ile Umut ellerinde üç anahtarla geldiler.
''Otel çok kalabalık olduğu için odalar yan yana değil. 2 si 3. Katta, 1'i 4. Katta. İsterseniz Siz aynı katta kalın. Biz 3. Katta kalalım.'' dedi abim
''Zaten uyuyana kadar bir odada beraber otururuz. Uyumak için ayrılırız. '' dedim
''Tamamdır kalacak yer bulduğumuza göre bence şimdi bir market bulmalıyız.''
Şaşırmıştım. Umut Neden market bulmamız gerektiğini söylüyordu ki ? Dayanamayıp sordum.
''Market mi neden?''
''ee acıkmadınız mı?''
''Yok artık. Daha yeni yemek yemedik mi? Ne ara acıktın''
''Yeni mi? Tamam belki yeni yemiş olabiliriz ama bisiklete bindik koştuk yani yediğimiz her şeyi yaktık. Dolayısıyla da acıktık.''
''Evet ben de acıktım'' dedi abim
''Ben de '' diyerek Umutla abime katıldı Kıvanç
''Yağmur niye bu kadar şaşırdın ki onlar zaten hiçbir zaman doymuyorlar.''
''Durucuğum şunu hatırlatırım siz de hiçbir zaman acıkmıyorsunuz.'' Yüzündeki alaycı ifadeyle konuştu Umut
''Ya hadi bir market bulalım her an kapanabilirler belki de kapanmışlardır'' biz bunları konuşurken dışarıda adeta bir kıyamet kopuyordu. Fırtına çoktan başlamıştı. İskeleye vuran hırçın dalgaların sesleri otelin kalabalık lobisine kadar ulaşıyordu. Rüzgar adeta birinden kaçıyormuşçasına hızlı ve öfkeli bir şekilde koşturuyordu. Yağmur damlaları yer çekimine karşı koyamıyor kara bulutlar tüm ağırlıklarını üzerimize atıyordu. Dışarıda sanki bir korku filmi çekiliyordu ve insanlar son derece korkmuş halde koşuyor ve sığınacak güvenli bir yer arıyordu.
Nazlı resepsiyondaki görevlilerden birine alışveriş yapabileceğimiz market tarzı bir yer olup olmadığını sordu ve -2. Katta otelin marketinin bulunduğunu öğrendi. Asansöre doğru ilerledik ve asansörü beklemeye başladık. Tam o sırada resepsiyonun önünde bir kargaşa çıktı. İnsanlar bağırıp çağrışıyordu. Kimin ne dediğini ayırt etmek pek mümkün değildi. Orta yaşlı bir kadının sesi diğerlerinin sesini bir anda bastırdı. Kadın adeta çığlık atıyormuşçasına konuşuyordu.
''Ne demek yer kalmadı. Biz bu fırtınada nereye gideceğiz. Koskoca otel muhakkak yer vardır.'' Anlaşılan odaların hepsi dolmuştu ve bu fırtınada kalacak yer bulamayan birçok insan vardı. Biz olayları izlerken asansör geldi.Sığıp sığamayacağımızı düşünürken ''en fazla 12 kişi'' yazısı gözüme takıldı. Rahat rahat sığardık.
''Sığarız değil mi?'' diye sordu Nazlı
''Sığarız sığarız en fazla 12 kişi yazıyor 2 kişi daha gelebilir'' dedim
''Ben diyorum diyorum ama inanmıyorsunuz ki bu kızın matematiği zayıf. Matematikten nasıl geçiyorsun itiraf et kopya çekiyorsun değil mi?''
''Burak ada havası sana yaramadı. Ne kopyası delirdin mi sen''
''Kızım biz 7 kişiyiz 12den 7 çıkarınca 2 kalmaz. Daha doğru düzgün bir çıkarma işlemini bile yapamıyorsun.''
''Sen 12den 7 yi niye çıkardın ki?''
''Haydaaa şimdi de 7 ye kadar sayamıyorsun.''
''Ya şimdi biz yani biz derken siz dahil değilsiniz yani siz derken erkekleri kastediyorum. Biz derken sadece.. ''
'Ay tamam anladım siz kızlar biz erkekler''
''Hayır biz kızlar siz erkekler''
''Tamam ben de onu diyorum bize göre biz size göre biz her neyse şuna kızlar erkekler desene''
''Kızlar 4 kişi erkekler 6 kişi yani toplam 10 kişiyiz.''
''Erkekler 6 kişi derken?''
''Ya hala anlamadınız mı? Hepiniz 2şer kişi sayılırsınız.''
''Yaşa Pınar bir türlü anlamadılar. ''
''Bilmem farkında mısınız ama kaç saattir asansörün içinde bir aşağı bir yukarı kim hangi kattan çağırıyorsa dolaşıyoruz. Şu anda da 7. Kattayız saçmalamanızı keserseniz -2. Kata inip yiyecek bir şeyler alacağız.'' sinirli bir şekilde bağırdı Umut ve biz de daha fazla konuşmadık. Birkaç dakika içinde -2. Kata indik. Burak Umut ve Kıvanç ne kadar abur cubur varsa alıp çıktılar. Biz de meyve ve su aldık.
Marketten çıkıp tekrar asansöre bindik.
''Kimin odasına çıkıyoruz'' diye sordu Duru
''3'e çıkalım sizinkilerden birinde otururuz.'' diye yanıtladı Kıvanç ve 3. Kata çıktık. Odanın kartı benim elimde hazırdı. Diğer kartta Nazlıdaydı kartı almak için çantasını açıyordu ki söze girdim
''Benimki hazır. Elimde hiç uğraşma '' Çantasını kapattı.
''Kaçıncı oda?''
''314''
''Bu 302, 308 he 314 burası.'' Kartı okutup içeri girdik. Oda küçüktü. Girer girmez solda bir banyo vardı. Biraz ilerleyince solda iki yatak aralarında küçük bir komedin ve karşısında tuvalet masasını andıran bir ayna, bir masa ve bir sandalye vardı. Kapının tam karşısında da bir balkon. Balkon iskeleye bakıyordu. Azgın dalgaların iskeleye attığı tokatları izleyebiliyorduk. Dışarıda insanı ürperten bir manzara vardı. Tek başınıza sokakta dolaşmak istemeyeceğiniz türden.
Arkadaşlar çok özür dilerim uzun süredir internetle ilgili problemlerden dolayı yeni bölüm yayınlayamadım bu nedenle bugün iki bölüm birden yayınlayacağım.
Ayrıca bir konu hakkında fikirlerinizi öğrenmek istiyorum.
Ben karakter eklemeyi düşünmüyordum. Çünkü okuyucunun karakterleri zihninde kendi istediği gibi canlandırmasını istiyorum yani hayal gücünüzü sınırlandırmak istemiyorum. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? Eğer isterseniz karakter ekleyebilirim. Fikirlerinizi belirtirseniz çok sevinirim. Teşekkür ederim :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zehirli Orkide #Wattys2016
Gizem / GerilimHer şey yoluna girmişti... Eskisi gibi mutlu ve huzurlu olmaya başlamıştık... Ya da biz öyle zannediyorduk ... O günden sonra ilk defa gülmeye, kendimizi güvende hissetmeye başlamıştık. Ben ve ailem... Arkadaşlarımın is...