20. Bölüm

98.1K 2.8K 759
                                    


Geciktiği için sory babyler ^^

Ağzıma sıçabilirsiniz sldjdlsk

~~~

ELSA'DAN...

Denizin huzur veren kokusu burnuma dolunca kendimi biraz daha iyi hissettim. Hava iyice kararmıştı. Arkamda vızır vızır geçen arabaların sesini, şehrin gürültüsü bile kafamın içindeki düşünceleri bastıramıyordu.

Kaç dakika denizi izledim hiç bilmesemde beni girdiğim dehlizden çıkaran yıllar öncesine ait bir ses oldu. "Ne oldu cimcime, kim seni üzdü bu kadar?"

Aniden arkamı döndüm. Rüya olamazdı değil mi? Hayır hayır karşımdaydı. Kanlı canlı karşımdaydı.

"Sen gerçekten buradasın!" Dedim oturduğum banktan kalkarken. Üzerinde şık bir takım elbise vardı ve yıllar onceki çocuk Asrın gitmiş yerine kocaman bir adam gelmişti sanki. Ve olgunlaşan yüzü ona karizmatik bir hava katmıştı.

"Işınlanma hala bulunamadı kızım. Buradayım işte." Dediğinde ağlayarak ona doğru koştum ve adeta üstüne atladım. O da anında kollarını belime dolamıştı.

"Nerdeydin bu güne kadar kuş yuvası!" Evet saclari sürekli dağınık ve karışık olduğu için ona bu lakabı takmıştım. Gerçi şuan oldukça düzgün taranmıştı ama olsun ben birazdan dağıtacağım için sorun yoktu.

"İşten güçten fırsat olmadı ki bebeğim. Yoksa bilirsin ben cimcimemi yalnız bırakır mıyım?" Sesi bile oturmuştu. Geri çekilip yüzünü inceledim. Hafif kirli sakal bırakmıştı. Düzgün saçlarını görünce elimi atıp dagıtabildiğim kadar dağıttım.

Anında geriye kaçtı. "Lan napiyon kızım kaç saat uğraştım bunun için?!"

Kollarımı göğsümün altında toplayıp omuz silktim. "Beni tek başına bıraktığın günlere say o zaman!"

Dudakları kıvrıldı. "Çirkinliğin ve çirkefliğin hala değişmemiş."

"Sensin çirkin be şu tipe bak."

"Ne varmış tipimde kızlar bayılıyor bana kızım." Böbürlenerek saçlarını geriye yatırdı.

Ona dil çıkardım. Hafif hafif esen rüzgar ıslak yanaklarıma vurunca burnumu çekip ellerimle yanaklarımı kuruladım. Asrın'ın gülüşü yavaşça soldu ve beni tuttuğu gibi tekrar kendine çekerek sarıldı. Dudaklarını saçlarıma bastırdı. Bir süre hiç bir şey demeden öylece bana sarıldı.

Ayrıldığımızda yüzümü avuçları arasına alıp alnıma bir öpücük kondurdu. "Neden bu saate dışarıdasın ve bu suratının hali ne?"

Kollarımı ovuşturunca ceketini çıkarıp bana giydirdi. Bu sırada da söyleniyordu. "Ve hala o aptal kız çocuğusun!" Elini belime atarak ilerideki cipine doğru yürümeye başladık.

"Kes sesini üzgünüm ben. Bana hakaret edip durma." Tekrar ağlamaklı olduğumda şakağımdan öpüp kolunu omuzuma atarak beni göğsüne çekti. "Tamam zırlama yine sümüklü böcek!"

Dirseğimi karnına geçirdiğimde inleyerek güldü. "Vahşi."

Bende güldüm. Bu halde bile beni güldürüyordu. Arabasına bindiğimizde ısıtıcıyı çalıştırdı ve bana döndü. "Evin nerede?"

Yüzüne bakmaktan kaçınarak radyoya uzandım. "Evime gitmek istemiyorum. Sana gitsek?"

Başını sallayıp arabayı çalıştırdı. O sırada bende radyodan güzel bir şarkı açtım.

"Anlatmayacak mısın?" Dedi.

Derin bir nefes aldım. Bana kızacaktı hemde çok fazla ama anlatmak istiyordum. Kendi kendimi içine düşürdüğüm durumu anlattığımda arabanın bir an sarsıldığını hissettim ama neyseki iyi bir sürücüydü de ölmekten kurtulmuştuk.

"Şimdi sen Kanıt Şahsuvar'a seks partnerliği yapıyorsun ve o piçte sana tekmeyi bastı öyle mi?"

Onu onaylayan bir şekilde mırıldandım.

Konuşmamam onu kızdırdı. "Lan konuşsana! Onca şey anlattın şimdi mi susacağın tuttu?!"

Ağlamaklı bir sesle bağırdım. "Bağırma Asrın. Anlattım işte."

Hırsla saçlarını çekiştirdi. "Tamam bağırmıyorum amına koyayım ya ama kendini oyuncak etmişsin kızım sen farkında mısın?"

"Farkındayım fakat ben onu seviyorum o beni sevmesede sadece sexs için istese de ben kendim kabul ettim ve pişman değilim ama sadece son yaptığı ağır geldi..."

"Seni kullanıp atmış ve sen onu sevdiğini söylüyorsun hâlâ." Dedi bıkkınca. Arabası büyük havuzlu bir evin önünde durdu. El frenini çekip bana doğru döndü. Yüzümde her ne gördüyse yüzü yumuşadı.

"Ne yapmayı düşünüyorsun peki?"

Omuz silktim. Ne yapacağımı gerçekten bende bilmiyordum ama Şahsuvar'ı kolay affetmek istemiyordum her ne kadar içimdeki his şuan kapısına dayanmamı söylesede...

Beni çok kırmıştı. Yedi saat boyunca bir adamı bekleyen ilk kadın olarak tarihe geçebilirdim.

"O piçi öldüreceğim!" Diye bağırdı Asrın sinirle.

"Sakin ol."

"Sen neden bu kadar sakinsin Elsa?"

"Onu bunu bana yaptığına pişman edeceğim Asrın ama şuan elimden hiçbir şey gelmiyor. Sınırlı değilim çünkü kırgınım. Kırgınlığım sinirimi bastırıyor."

Asrın elini uzatıp yanağımı okşadı. "Tamam iyi değilsin. Bunu sonra konuşalım. Önce biraz hasret giderelim hım?"

Gülümsedim. "Bana tek tek hesap vereceksin kaçışın yok ama?"

Kapıyı açıp inerken başını eğdi. "Hay hay efendim. Emrinize amadeyim."

"Kuş yuvası işte ne olacak!"

Söylenerek bende indiğimde evine doğru yürüdük. Baya zengin olmuştu. Evi adeta saray yavrusu gibiydi.

"Senin paran benim param, benim param yine benim param hâlâ değil mi?"

Küçük bir kahkaha attı. "İnsan hiç değişmez mi ya!" Saçlarımı çekti ama acıtmadı. Tabi ben cırlamaktan geri durmadım. "Hepsi senin ağlama."

Kalçasına vurdum. "Aferin unutmamışsın."

İrkilerek geri kaçtı. "Lan yapma adamlarımın yanında."

Adamlarına göz attığımda bahçede belirli noktalarda bulunan siyah takım elbiseli ona yakın adam vardı. Hepsi de çok ciddiydi.

"Bunu adamlarının yanında porno filmi izleyen sen mi söylüyorsun?"

Dediklerimle sırıttı. "Artık izlemiyorum sonra azıp görevlerini unutuyorlar."

Bende güldüm. İçeriye girdiğimizde kapıyı genç ve tabiri caizse taş gibi bir kız açmıştı. Asrın çapkınca göz kırpmış ve kıza iki kahve yapmasını söylemişti. Kızın Asrın'a olan bakışlarını elbette ki yakalamıştım ama beni ilgilendirmediği için pekte umursamadım.

Asrın yakışıklı bir adamdı ne de olsa.

Ve zengin.

Beni kendime getirecek tek insandı. Tek ailem. Yetiştirme yurdunda beraber büyüdüğüm çocuktu.

×

Asrın ile böyle bir tanışma bekliyor muydunuz?

Gelsin mi kısakanç Kanıt skdkdkdk

Oy ve yorum yapmadan geçmeyin cimcimelerim ^^ ❤

KANIT BEY +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin