DİKKAT adlı bölümü sildim çünkü o zavallıya daha fazla prim vermek istemedim. Kedi ulaşamadığı ciğere mundar dermiş. ;)Yola devam Kanıt'a selam kdhdkdjdk.
Bu bölümü buseninborasi88 ithaf ediyorum ❤
Keyifli okumalar aşklarım.
***
İki saattir gelen mesajı okuyordum.
Kanıt: Anlaşmayı bitirdim.
Kanıt: Sana hayatında başarılar.
Yani bu demek oluyor ki artık beni istemiyor. Yoksa benden sıkıldığı için mi dün geceki durumu bahane ediyor?
Siz: Bir anlık kızgınlıkla karar vermen mantıklı değil
Siz: Önce konuşalım.
Hayır ya bitiremez! Bu böyle bitmemeli.
Kanıt: Sana dün gece yanıma gel dememe rağmen gelmedin.
Kanıt: Uyuyacağım dedin ama sonra hesabına fotoğraf yükledin.
Kanıt: Yalan kırmızı çizgimdir Elsa.
Kanıt: Bitti.
Bitti. Ne yani kokusunu bir daha soluyamayacak mıydım? Sevdiğim adamı kendi ellerimle kaybettim. Mesaja cevap dahi veremeden telefon elimden düştü. Titremeye başlayan ellerimi nereye koyacağımı bilmeden öylece karşımdaki duvara baktım.
Ne yazmalıydım?
Yalvarmalı mıydım, yoksa kapısına mı dayanmalıydım?
Ben ne yapacağım?
Gözümden düşen yaşları umursamadan yataktan kalktım. Üzerimdeki pijama takımını çıkarıp bol bir tişört ve tayt giydim. Evden çıktığım gibi merdivenleri inerek kapalı kapısının önünde durdum.
Islak yanaklarımı silerek kapıyı çaldım ama uzun bir süre geçse de kapıyı açmadı. Kaç kere çaldım bilmiyorum ama yanaklarım tekrar ıslanmaya başlamıştı. "Aç kapıyı Kanıt!" Bağırdım. "Konuşalım önce lütfen!"
Açılmadı. Evde değil miydi? Tabi ya şirkette olmalıydı. Umutsuzluk içinde geri yukarı çıktım. Odama girdim. Öylece dağınık yatağıma baktım sonra oturdum.
Ben ne yapmıştım? Allah kahretsin! Aptalsın Elsa, aptal! Şirkete gitmek için hazırlandım. Beni kabul edecek miydi ki?
Ya etmezse? Ya beni bir daha istemezse?
Evden nasıl çıktığımı bile hatırlamadan yola çıktım. Şirkete varmam bir saat sürmüştü. İçeriye girip direkt asansöre doğru ilerledim. Asansör yukarı çıkarken stresten tırnaklarımı yiyordum.
Asansörde yine geçen sefer gördüğüm adam ve kadın da vardı ve gözleri üzerimdeydi. Onlarda bizim gibi anlaşma yapmışlarmıdır? Belki de ikiside birbirine aşıktı ve aşkla sevişiyorlardı. Kanıt ile olan bakışmamız aklıma gelince gülümsedim. Ben bu adamı kaybedemezdim.
Asansör durunca o adam ve kadın birbirlerine aşk dolu bir bakış atıp aynı yöne doğru gittiler ve kapı tekrar kapandı. Birkaç kat daha çıkınca kapı açıldı. Hiç beklemeden çıktım.
Gözlerim dirket olarak asistanı Hale'nin oturduğu masayı buldu. Oldukça meşgul duruyordu. Yanına kadar gidip başında durdum çok geçmeden beni farkedip ayağa kalktı. Gülümsedi ama gergin gibiydi. "Hoşgeldiniz Elsa hanım."
"Hoş buldum." Dedim çatlak sesimle. Boğazımı temizledim. "Kanıt müsait mi?"
"Maalesef. Kendisi bir toplantıda ama kısa sürecektir."
"Tamam ben odasındayım. Söylersin beklediğimi." Arkamı dönüp odasına doğru yürüdüm.
Hâle'nin bir şeyler söylediğini duysamda umursamadan odaya girdim. Girdiğim gibide boş masası ve üstündeki dosyaları gördüm. Derin bir nefes alıp kapıyı kapattığımda gördüğüm görüntü yutkunmamı sağladı.
Odamı muhteşem bir şekilde dizayn ettirmişti. Bu gözlerimin dolamsına neden oldu. Önümdeki koltuğa oturup başımı tuttum. Ben ne yaptım böyle? Kestirip atacak kadar mı değersizdim gözünde? Beni gerçekten sadece cinsel ihtiyacı için mi istedi? İçimde küçükte olsa beni sadece bunun için istemediğini söyleyen bir his vardı ama öyle değilmiş.
Ona yalvarmayacağım. Kendimi o kadar düşürmeyeceğim ama en azından üzgün olduğumu görürse belki o vazgeçer ve yine yanımda olur diye konuşacağım.
Oturduğum koltuktan kalkıp camlı odaya girdim. Gözlerim neredeyse bütün şehri gösteren pencereye takıldı. Orada onunla seviştiğim sahne bir film şeridi gibi geçti gözlerimin önünden.
Oda sadeydi. Siyah ve altın rengiyle dekore edilmişti. Çalışma masasının arkasında güzel bir tablo asmıştı. Onun dışında her şey klasik bir şirket ofisi gibiydi.
Odadan çıktım yoksa ağlayacaktım. Ne kadar süre geçti bilmiyordum. Bir saat belki de iki saat. Beklemek o kadar zor gelmişti ki artık, odadan çıkıp Hâle'nin yanına uğramış oradan aşağıya inmiş ve kantinde gezinmiştim. Bir ara dışarı çıkıp şirketin geniş bahçesini turlamıştım.
Aradan beş saat geçmişti ama o hâlâ toplantıdaydı. Şirket toplantılarının daha uzun sürdüğünü biliyordum elbette o yüzden beklemeye devam ettim. Yukarı çıkıp Hale ile birlikte dosyaları inceledim. Ara ara saatimi kontrol ediyordum.
Yedi saati de geride bıraktığımda oturduğum yerden kalktım. Hâle de benimle birlikte kalktı. "Elsa hanım siz isterseniz eve geçin ben toplantı bitince Kanıt beye söylerim uğradığınızı. Daha fazla beklemeyin, yorgun görünüyorsunuz."
Başımı salladım. "Haklısın galiba. Ama Kanıt'a geldiğimi söyleme lütfen."
"Ama efendim ben söyledim ilk geldiğinizde ve bu kadar saat beklediniz-" dediysede sözünü kestim.
"Hale," dedim sakince. "Hiçbir kısa toplantı yedi saat sürmez."
"Efendim ben size söyleyec-" tekrar kestim sözünü.
"Biliyorum Hale, Ona mesaj atmana rağmen gelmediğini biliyorum. Anlatmana lüzum yok."
Arkamı dönüp asansöre ilerledim. O sırada bir kapının sertçe açılıp kapanma sesi geldi. Umursamadım. Asansöre binip düğmeye bastım. Aşağı inerken aynadan kendime baktım. Berbat görünüyordum ve bu canımı sıktı. Bu ben miydim? Ne uğruna bu haldeydim?
Asansör durduğu gibi içinden çıkarak insan kaynaklarına uğradım ve işime son verdirttim. Adamdan beni görmediğine dair söz aldıktan sonra şirketten ayrıldım.
Yedi saat bekletilmek gururuma dokunmuştu. Belkide yalnış adamı sevmiştim.
Bundan sonra ne olacağı hakkında bir fikrim yoktu.
Yapacağım tek bir şey kalmıştı. O da o evden biran önce taşınmak!
**
Evett Kanıt'ı süründürme bölümlerine kısa bir geçiş bölümü oldu gibi bu bölüm djdhkdm
Bundan sonra Elsa'nın değerini bilsin bakalım beyimiz. Süründürücem oğlum seni ssjsjjsj.
Kıskançlıktan parmaklarını kemireceksin. Yaşsın kötülük! :D
Diğer bölüm Kanıt'ın ağzından olsun mu?
Oy ve yorum yapmadan geçmeyin aşklarım ❤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KANIT BEY +18
ContoBilinmeyen numara: Balkonuma düşen kilodunuzu alacak mısınız artık?