26. Bölüm

54.5K 1.7K 306
                                    


Hakaret ederek elinize ne geçecek anlamadım ama sınır geçmeden bölümü attım o da sırf uzun zamandır atmamadığım için. Bazılarınıza hak verdiğim için ama hakaret eder gibi anlatmaya çalışmaktansa keşke kırmadan söyleseniz.

Her neyse. Alıştık.

*

Yaşadığı siteye geldiğimizde arabadan indi. İnmeden önce bana emir vermeyi de unutmadı tabi. "İn."

Lanet olası!

Arabadan dişlerimi sıkarak indim ve beni izleyen gözlerinin içine bakarak arabanın kapısını bütün gücümle çarptım. Kaşları çatılırken arkasını dönüp siteye doğru yürüdü. "Hasbinallah!"

Onu takip edip bende siteye girdim. Önümden uzun boyuyla ve uzun bacaklarıyla yürürken yanımızdan geçen birkaç site sakini iç çekerek bakmıştı. Ve tahmin edersiniz ki bunlar kadındı. Kadınlar beni görünce gülümseyen yüzleri asıldı. Buna göz devirirdim.

"Hızlı yürü." Dediğinde epeyce geride kaldığımı anladım. Adamın tek adımı benim iki adımıma denk olunca böyle oluyordu ama buna rağmen emrine uymadan aynı tempoda yürümeye devam ettim.

O da anlamış gibi sitenin kapısında beni bekledi. Dişlerini sıkıyordu. Umursamadan açtığı kapıdan geçtim. Asansörlere doğru yürürken arkamdan homurdanıyordu. Onu duymazlıktan geldim. Asansörün gelmesini beklerken ondan olabildiğince uzak durmaya çalışsamda her seferinde beni kolumdan çekerek yanına iliştiriyordu.

Bu durum birkaç defa gereçkleşince sabır dilenir gibi yüzünü sıvazladı. "Bu kadar inatçı olduğunu neden daha önce söylemedin güzelim?"

Ters ters baktım. "Bana güzelim deme!"

"İstediğimi söylerim."

Tek kaşımı kaldırdım. O sırada asansör gelince açılan kapıdan beni de beraberinde sürükleyerek içeriye soktu. Konuşmama fırsat vermeden sırtımı asansöre yasladı ve bütün heybetiyle üzerime abandı.

"Dokunma bana!" Diye cırlasamda çekilmedi.

Omuzlarımı tutarak hareket kabiliyetimi iyice kısıtladı ve kararan gözlerini gözlerime dikti. "Sana istediğim gibi dokunurum, istediğim şekilde konuşurum."

Yakıcı etkisine kapılmamak için üstün bir çaba gösterdim. "Ben izin vermedikçe hiç bir şey yapamazsın Şahsuvar!"

Meydan okumama karşı tek kaşı havalandı. Ben ne söyleyecek diye beklerken yüzünü yüzüme yaklaştırdı. Bir santim vardı aramızda. Sıcak nefesi nefesime karıştı. Gözleri dudaklarımda dolandı kısa bir süre. Ben put gibi öylece donmuş gibi bekliyordum. Neden bekliyordum? Gözlerimi kırpıştırıp kendime geldiğim gibi onu göğsünden ittim. Boşluğuna denk geldiğinden başarılı olmuştum.

"Uzak dur benden!"

Yüzü kasıldı. Parmaklarını saçlarından geçirip geri geri giderek asansöre yasladı sırtını. Sessizlik çığ gibi büyüdü ve asansör durunca onu beklemeden açılan kapıdan geçtim ve bir üst kata çıkmak için merdivenlere yöneldim ama hiç hesap etmediğim bir şey oldu.

Kanıt Şahsuvar bileğimi yakalayarak buna engel oldu. "Bu taraftan."

Ona kaşlarımı çatarak baktım. "Ne yapıyorsun? Zorla getirdiğin yetmedi şimdi de eve mi atacaksın beni?"

Bu söylediğim ile ne düşündü bilmiyorum ama dudaklarını hızla birbirine bastırdı. Gülecek miydi o?

"Ergen miyim ben güzelim seni eve atayım?" Dedi keyifli bir sesle.

Kolumu çekmeye çalıştım. "Ne diye durduruyorsun o zaman?"

Alt dudağını ağzının içine aldı. "Bundan böyle benimle birlikte yaşayacaksın."

Ağzım bir karış açıldı bu söyledikleri ile. "Hayatım ile ilgili kararları ne zamandan beri sen veriyorsun? Öyle bir şey olmayacak asla!"

Tekrar merdivenlere yöneldiğimde yine hiç beklemediğim bir şey yaptı. Beni belimden tutarak sırtımı göğsüne yaslayarak kucağına aldı. Bağırarak kollarımı ve bacaklarımı sallayarak kurtulmaya çalıştım. "Bırak beni! İstemiyorum seninle yaşamak Şahsuvar! Buna hakkın yok!"

Hiç zorlanmadan yürümeye başladı. "Evine başka kiracı aldım."

Ne?

"Sen..." Kapıyı kart ile açarak içeriye girdiğinde sesim sitenin ses geçirmez duvarlarında yankı yapıyordu. "Seni lanet olası adam bırak beni dedim sana!"

Kapıyı kaptıp çırpınmalarıma aldırmadan beni yere indirdi. İndiğim gibi de göğsünü yumruklamaya başladım. "Ne yaptığını sanıyorsun sen?! Nasıl evimi başkasına veririsin he?!"

Bileklerimi tutarak ona vurmama engel oldu. Her ne kadar taş gibi göğsü olsa da benim yumruklarım canını acıtmış gibiydi. Yüzünü buruşturdu. "Dur artık güzelim dur."

"Cevap ver!" Diye bağırdım umursamadan.

Omuzlarını silkti. "İşimi sağlama aldım diyelim."

"Beni iş olarak mı görüyorsun yani?" Yüzüme uzanınca elini ittim. "Dokunma!"

"Hayır seni iş olarak görseydim beni bırakıp o piçe gittiğin gün biterdin." Sesi Asrın'ı hatırladığını gösterir gibi tükürür gibi çıkmıştı.

Ona yaklaşıp yüzüne bakmak için başımı geriye attım. "Senden nefret ediyorum Kanıt Şahsuvar."

Beni başıyla onaylayıp umursamadan yanımdan geçti ve mutfağa girmeden önce şunları söyledi. "Kahveyi nasıl içersin?"

Ah!

Bu adam!

KANIT BEY +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin