ıslak ve sıcak

1.9K 94 17
                                    

Malum sahne uyarısı;)



Rüzgarın çanlar gibi salladığı ağaç yapraklarının sesi ortamı süslerken iki kız bankta bu seslerin arasından bir de birbirlerinin kalp atışlarını duyuyordu.
Güneş'in hıçkırıkları bitmişti, bedeni sarsılmıyordu. Buna rağmen Dolunay sırtını okşamayı bırakmamıştı. Bıraksa uykuya dalacaktı Güneş. Gözleri ağlamaktan şişmişti bile.
Başını yan yatırmış geniş omuzda sakince nefes alıp veriyordu. Yüzünde kurumuş göz yaşlarının izleri vardı.
Burnunu hafifçe çekip ortama başka bir ses doldurmasına sebep olurken Dolunay uyanmış gibi kendine geldi.
Kendinden uzaklaştırmadan sordu kıza.

"Dersin var mıydı? " diye sordu. Güneş soru ile yavaşça ayrıldı yattığı omuzdan. Bıraksalar akşama kadar yatabilirdi ama ders diyince antenleri sarsıldı.
Kızdan uzaklaşıp yüzyüze geldiler. Dolunay uzun uzun inceledi kızın kızarmış yüzünü.

"Evet... Birazdan başlicak. " dedi Güneş çatallı sesi ile. Telefonundan da saate bakarken konuştu. Dolunay gözleri şiş kıza içi giderken kendiyle büyük bir savaş veriyordu kızı şapur şupur öpmemek için.
Dayanamadı.

Ellerini kızın başına iki yandan koyup kendine döndürdü. Aynı yavaşlıkla eğilip kızarmış dudaklara nazik, kokulu bir öpücük bıraktı. Güneş'in içi ısınıp kayanamaya başlamıştı bir anda öpücükle. O anki üzüntüsü uçup gitmek için çırpındı bir an.

"Çıkışa kapıda seni beklerim. Beraber geçeriz olur mu? " diye sordu sakin bir sesle. Güneş parlayan gözlerle kendine derince bakan kıza baktı. Hiç ayrılmak istemedi. Ama başıyla onayladı sessizce.
Dolunay tam geri çekilip kalkacağı sıra Güneş onu yakasından tutup dudaklarına yapıştı. Aynı onun gidi nazik ve kokulu başka bir öpücük bıraktı şok olmuş kıza.
Kısa bir rüyadan sonra geri çekildi Güneş. Dolunay hayretle ona bakarken ayaklandı. Kuruyan gözyaşları olan yerleri eliyle silip düzeltmek istedi.
Dolunay da ayaklanıp önden yüzüne bakmadan ilerleyen kıza sırıttı.

---

Eşyalarını kütüphaneden Dolunay ile beraber almıştı. Dolunay kendi fakültesine uzak olmasına rağmen Güneş'i kensi fakültesine kadar bırakmıştı. Burukça gülümseyerek ayrıldı Dolunaydan ve amfiye ilerledi. Ondan ayrılmak içine yine bir korku düşürüyordu. Elinde değildi... Korkuyordu.

Ders boyu stresle elleriyle oynamış biraz bile dersi dinleyememişti. Hocanın pek soru sormayan tiplersen olmasına bir kez daha şükür etti. Biraz bile dersi dinleyeme çalışsa bir kaç dakikanın ardından Anıl'ın cümleleri zihninde yankılanıyordu. Midesi kasılıyordu ama bu sefer heyecandan değil strestendi.

Dersin bittiğini ön sıralarda ayaklanan bir kaç kişiden anladığında kendiside ayaklandı. Masasında kapağını açmadığı kitap ve defterlerini gelişigüzel çantaya atıp hızla sınıftan ayrıldı. Kapıya doğru seri adımlarla ilerlerken camlardan gözleri Dolunay'ı aradı.
Arkası dönük bir şekilde telefonuna bakan kızı gördüğünde tuttuğunu fark etmediği nefesini verdi.
Görmek bişe rahatlatıyordu.

Aynı serilikte yanına ulaştı kızın ve nazikçe koluna dokundu. Dolunay çatık kaşlarla soluna dönerken gördüğü yüz ile kaşları yumuşadı. Yüzü artık kızarık değildi belki ama gözleri ağladını belli edercesine bağırıyordu.
Keşke öpebilsem diye içinden geçirirken ikiside tek kelime etmeden yürümeye başladılar.
Yoldan geçerken bazı kafalar dönüp onlara bakıp yanındakilerle fısıldaşıyordu. Güneş başı eğik yürüdüğünden pek fark edemiyordu ama Dolumay farkındaydı. Her bakana keskin deccal bakışlarını atıp önlerine dönmelerini sağlıyordu.

---

Eve dönene kadar ikiside tek kelime etmemişti. Otobüste geç saate kaldıklarından dolayı boş ikili koltuklara oturmuşlardı. Cam kenarında oturan Güneş sarılmaların eşliğinde yavaşça mayışıyordu. Başını artık taşıyamacağını fark edip yanında duran omuza yasladı başını.
Dolunay ani temasla gerilmeden edemedi. Midesi heyecanla kasılırken kalbide kendi gibi bir kum torbasını yumrukluyor olmalıydı. Güneş mayışık bir sesle Dolunay'ı düşüncelerinden çıkardı.

Kod Adı: Yurt  GxGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin