İyi okumalar dilerim.
28.12.2023
21.46"İyi akşamlar öğretmenim."
"İyi akşamlar Ayşe."
Son öğrencimi de uğurladıktan sonra eşyalarımı toplayıp okuldan çıktım. Arabama yetişmek üzereyken arkamdan seslenen adam ile yüzümü ekşitmek istesem de yapmacık bir gülümseme ile arkama döndüm.
"Buyurun Mehmet Hocam." Yılışık yılışık gülen adam sinirime sinir katarken ben sadece yapmacık bir şekilde gülümsemeye devam ettim.
"Yemek sözümüz vardı, bu akşam müsaitseniz-" daha fazla konuşmasına müsaade etmeden hızla sözünü kestim.
"Üzgünüm bu akşam erkek arkadaşıma sözüm vardı başka zamana kalsın lütfen."Düşen yüzü bende hiçbir duygu uyandırmazken bir adım geri çekilip
"İyi akşamlar hocam."dedim ve büyük adımlarla arabama yürüdüm. Okul bahçesinden çıkarken hâlâ aynı yerde durduğunu dikiz aynasından görmüştüm.Sıkıntıyla ofladım. Bu okula geldiğim ilk günden beri yakamdan düşmeyen bu adama her geçen gün daha da sinir oluyordum. Maalesef Beril'in çözüm diye önerdiği erkek arkadaş yalanım bile kâr etmemişti. 25 yaşında bir öğretmen olarak yalan söylemeyi kendime yakıştırmasam da yapacak başka bir şeyim yoktu. Bu adam sülük gibi yapışıp kalmış bana başka çare bırakmamıştı. Hem yemek sözü yemek sözü diyip duruyordu ama ben ona öyle bir söz verdiğimi hatırlamıyordum bile. Ve kendisi ısrarla böyle bir sözün varlığını iddia ediyordu. Kırmızı ışıkta durunca arabayla bağlı olan telefonu açıp Beril'in sesini duymayı bekledim.
"Aşkım nerdesin sen ya, bu gece yemeğe dışarı çıkacaktık seni bekliyorum çok açımm." Küçük bir çocuk gibi çıkardığı sesine kıkırdayıp
"Trafiğe takıldım yirmi dakikaya evdeyim, merak etme." dedim yüzümdeki kocaman gülümseme ile."Tamam dikkatli gel, öptümmm."
"Evde görüşürüz."diyip telefonu kapattım.Beril ile ben üniversitede şans eseri tanışan iki arkadaştık. O günden sonra yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmemişti. En büyük yaralarımız ortaktı çünkü. Onun da ailesi yoktu, benim de. Üniversiteyi bitirip çalışmaya başlayınca kendimize yetecek büyüklükte iki oda bir salon bir ev bulup kiraya çıkmıştık. Beril avukattı, ben de sınıf öğretmeni. Beni çok yorsa da mesleğimi ve çocukları çok seviyordum.
Sol sinyal ile şerit değiştirip hızlandım. Geç kalmak istemezdim. Sonunda mahalleye girince rahat bir nefes verip arabamı park ettim. Üç yıllık birikimimiz ile aldığımız bu araba bizim için çok kıymetliydi. Kendi alın terimizdi çünkü.
Kapıları kilitleyip binaya girdiğimde asansör yerine merdivene yöneldim.İkinci kattaki dairemize gelince çantamdan anahtarı çıkarıp eve girdim. Kapının sesini duyan Beril odasından küpesini takmaya çalışarak çıktı. Sırtını bana döndü.
"Şu fermuar sıkıştı sanki bir baksana."
Elimdeki çantamı portmantoya bırakıp banyoya koştum. Arkamdan söylenmesi beni gülümsetirken elimi kurulayıp çıktım."Ay nolurdu yani elini yıkamadan çekseydin şu fermuarı."
"Ooolmaz."
Burun kıvıran arkadaşıma dil çıkarıp fermuarı çektim ve hemen odama koştum. Sabah hazırladığım siyah mini elbisemi giyip makyaj masasına oturdum. Dışarıda yemek yedikten sonra Beril'in arkadaşının doğum gününü kutlamak için bir mekanda geçecektik, giydiğim kıyafetin her iki yere de uyması gerekiyordu.Saçım ve makyajımdan sonra aynada gördüğüm aksimi beğenmiştim. Kenardan alıp arkada tutturduğum doğal sarı saçlarım ve hafif makyajlı ela gözlerim beni bir afet gibi göstermişti.
Salondan seslenen Beril ile hızlıca küçük el çantama gerekli şeyleri koyup topuklu ayakkabımı ve hediyeyi elime alarak odadan çıktım. Portmantodaki çantamdan cüzdanımı ve telefonumu alınca tamamdım. Beril'in de üstündeki gri elbise ve siyah saçları ile benden aşağı kalır yanı yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SADEM
General FictionBanyo tezgahında duran testten gözümü ayıramıyordum. İdrak edemiyordum. Bu testi yapmış olmayı bile kendime yediremezken testteki çift çizgi bir tokat gibi yüzüme çarpmıştı. Titreyen ellerimi ağzıma götürmemin sebebi hıçkırıklarımı Beril duymasın di...