İyi okumalar dilerim.
21.01.2024
16:50"Kenan!"
"Düşmezsin korkma."
"Ayağıma bir şey dokundu!"
"Su yılanı olabilir."
Ağzımdan kaçan çığlık ile Kenan'ın koluna sarılıp
"Kucağına al beni!"diye korkuyla bağırdım.Kahvaltıdan sonra Kenan'ın bahsettiği o şelaleyi görmek için dışarı çıkmıştık. Kenan paçasını sıvamış şelalenin düzlük kısmında yürürken dayanamamış ben de katılmıştım ona. Ayağıma batan minik taşlar ilkin rahatsız etse de buz gibi su ile birleşince farklı bir hissiyat oluşturmuştu. Dizlerime yetişen su Kenan'ın dizlerinin bir karış altında kalıyordu diye o daha rahat geziyordu ve ben de kayıp düşmemek için onun elini tutmuş yavaş yavaş yürüyordum. Çok güzel hissediyordum.
Ta ki ayağıma sürtünüp kaçan yumuşak ve küçük varlıklara kadar.
Kenan kahkaha atıp koala gibi koluna yapışan beni kucaklamış ve
"Güzelim sakin ol. Su yılanı ne gezsin burada küçük balıklardır olsa olsa."demişti.Korkuyla gözlerimi suda gezdirmiştim
"Bebek balıklar mı? Hii! Cani adam, sakın basıp ezme onları. Onların da anneleri var bebekler eve dönmezse ya, anneleri çok üzülür, anneyim ben hissediyorum."sesim titremişti."Tamam yavrum dikkatli yürüyorum, neticede anneleri bekler bebeklerini."dalga geçiyor gibiydi sesi.
"Ayy Kenan o kırmızı meyveden istiyorum çok güzel." Kenan konuşurken dikkatimi şelalenin karşı yakasındaki bitki çekmişti.
"Hangisi?"
"Bak o!" Parmağım ile gördüğüm bitkiyi gösterdim.Kısık bakışlar ile parmağımı takip etti ve gördüğü bitki karşısında gözleri faltaşı gibi açıldı.
"Sakın bensiz yürüyüşe çıkıp bir şeyler yemeyi düşünme. O bir süs bitkisi ayrıca o meyve gibi görünen tomurcuklar da zehirli."sesi çocuğunu uyaran bir baba gibiydi.Zorlukla yutkunup başımı salladım
"Tamam."diyebilmiştim güç duyulan bir sesle.**
"Hadi bunu da ben ektim de."
"Ordan bakınca yüz yaşında mı görünüyorum?"
"Her ağaca bunu ben ektim diyebiliyorsun ama?"
"Her ağaç dediğin 10-15 yıllık meyve ağaçları olabilir mi güzelim? 100 yıllık bir çınar ağacını ekmiş olacağımı sanmam."Burun kıvırıp ısrarla benden sakladığı sepete çevirdim bakışlarımı.
"Ne zaman yiyebilirim onları?"
"Eve geçelim yıkar yersin."
"Şimdi yesem-"
"Olmaz."
"Bi tanecik-"
"Olmaz."
"Of tamam be o zaman biraz hızlı yürü."Kenan'ın elini bırakıp çiftliğe yaklaşmıştım ki duyduğum köpek sesi ile gerisin geri Kenan'ın yanına koştum.
"Yakınlarda köpek sesi duydum."
"Çiftliğin köpeği olabilir."
"Gelmesin yanımıza?"
"Beni görürse kesin gelir."
"Gelmesin Kenan, ben korkuyorum." Kolunu tutup arkasına saklanmış şekilde konuşuyordum. Bir yandan da etrafı kolaçan ediyordum.Güldü.
"Tamam güzelim gelmez. Biraz hızlan da eve girelim öğlen yemeği de yemedin acıkmış olmalısın. Esma abla bir şeyler hazırlamış olmalı.""Meyve yemeyecek miydim?"
"Belki tadımlık yiyebilirsin." Açtığı kapıdan içeri girerken somurtuyordum.
"Direkt üstünü değiştir istersen. Pantolonunun paçaları ıslak.""Emredersiniz!"göz devirip odaya çıktım.
Valizi açtığımda boş olduğunu görmüş hızla dolabı açmıştım. Dolaba dizilmiş olan kıyafetler ve raftaki rengarenk gecelikler ile oflayıp elimi alnıma vurdum.
"Kim bilir ne düşündü kadın bunları dizerken of ya!"
Kenan'ın tarafından bir eşofman altı alıp üstümü değiştirmiş ve guruldayan midemle aşağı inmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SADEM
General FictionBanyo tezgahında duran testten gözümü ayıramıyordum. İdrak edemiyordum. Bu testi yapmış olmayı bile kendime yediremezken testteki çift çizgi bir tokat gibi yüzüme çarpmıştı. Titreyen ellerimi ağzıma götürmemin sebebi hıçkırıklarımı Beril duymasın di...