Merhabalar! Biz geldiiikkk! 🥳Bölüm sonunda buluşalım.😍
Düzenleme yapamadan atıyorum, varsa bir kusur affola.🙏🏻
Çok konuşmadan sizi upuzuuuun bir bölümle (4210 kelimelik bir bölüm.) baş başa bırakıp uyumaya geçiyorum.
İyi okumalar.
10.05.2024
Cuma
00:24Beren SANCAKTAR
"Kerem seni bir yakalasam lime lime edeceğim, aptal çocuk ne haldeyim senin yüzünden, bu dağ başında hala olmadan ölürsem hayaletim seni rahat bırakmayacak. Allah'ım! Allah'ım yardım et." İkizime söylene söylene karanlık basmaya başlayan ormanda ilerlerken üstümdeki monta daha sıkı sarıldım.
Neredeydim bilmiyordum. Nasıl geldiğimi biliyordum ama. Kerem arkadaş grubu ile kampa gidecekti ben de ikizliğimi yapıp yakasına yapıştım ben de geleceğim diye. En sonunda illallah etmiş "Yeter da kalk hazırlan beynimi sevdin."demişti yakışıklı ama aptal ikizim. Tamam aptal değildi ama bunu ona diyecek değildim.
Peşine düşmüştüm te Allah'ın dağına çıkmıştık ama ben böyle hayal etmemiştim. Ne ateş başında gitarla şarkı söylediler, ne de şişte marshmallow pişirdiler. Önce pişti batak okey ne kadar sıkıcı oyun varsa oynadılar, -Evet evet kızlar da oynadı yani siz kızsınız köşeye çekilip dedikodu yapmak varken neydi bu sevgililerinin yancısı olup oyuna katılmak?-sonra korku hikayelerine geçtiklerinde lavabo bahanesi ile yanlarında kalkmıştım. O itici tiplerin korktuğum için dalga geçen bakışlarını görmek istemiyordum. O Kerem'e ne demeli ya? İkizini, canını, kanını, biriciğini, tek tanesini düşünmedi bile. Zaten telefon da çekmiyor sıkılıyordum.
Fazla uzaklaşmamıştım ki ayağım bir dala takılmış boyum kadar olan bir rampadan yuvarlanmış ve o an olan olmuştu. Kalkıp silkelenmiş ve kendimden çok emin bir şekilde yoluma devam etmiştim ki kafama dank etmişti.
Evet evet güzel kızların yön bulma konusunda kötü öldüğünü mezardaki dedem bile biliyordu. Ben güzeller güzeli Beren Sancaktar - şu an saçımdaki yaprakları, kirli montumu ve soğuktan kızarmış burnumu saymıyorum gerçi bu halimle bile çok güzeldim- yön bulma konusunda berbat ötesiydim. Kampüste bile kaybolmuş biriydim ben, her ne kadar gururuma yediremeyip kimseye dememiş olsam da gerçeği biliyordum.
Neyse yarım saati geçtikten sonra sık ağaçlı yerlerle karşılaşmaya başlayınca anlamıştım kaybolduğumu. Yavaştan korkmaya başlamıştım ve üstüne üstlük hava buz gibiydi Kasım başlarındaydık ve burası buz gibi esen bir ormandı. Ne işim vardı Allah aşkına benim burada.
Dolu gözlerimden yaşlar boşalmaya başladığında telefonumun ışığı ile ilerlemeye devam ettim. Zerre kadar fikrim yoktu hangi tarafa gideceğim hakkında. Korkuyla iç çektiğimde artık hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlamıştım.
İçimden bildiğim duaları okuyup küfürleri pek sevgili ikizime armağan ederek ilerlemeye devam ettim. Yabani hayvan saldırısına uğrayıp bu izbe yerde Hakk'ın rahmetine kavuşmazsam kurban kesip bir yetimhanedeki çocukların sevindirecektim.
"Allah'ım duy duamı yardım et bana Allah'ım." İç çeke çeke gözümü sile sile ilerleken önce bir hışırtı duymuş ve durmuştum. Etrafıma baktığımda beş metre kadar ötemde bir kurt görmüştüm.
"Allah'ım sana geliyorum." Son gücümle çığlık atıp sağ tarafa doğru koşmaya başladım. Bir yandan ağlıyor bir yandan yardım istiyordum. Nefes seslerini, havlaması ı ve koşarken çıkardığını hırıltıları duyuyordum. Çok yakınımdaydı. Artık ümidi kesmiştim ki cılız bir ışık görmüş ve can havliyle ışığa doğru koşmaya başladım. Beyaz ışık dedikleri bu muydu bilmiyorum ama her şey bu pis canavarın dişleri arasında parçalanıp akşam yemeği olmamdan iyiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SADEM
Ficção GeralBanyo tezgahında duran testten gözümü ayıramıyordum. İdrak edemiyordum. Bu testi yapmış olmayı bile kendime yediremezken testteki çift çizgi bir tokat gibi yüzüme çarpmıştı. Titreyen ellerimi ağzıma götürmemin sebebi hıçkırıklarımı Beril duymasın di...