Unexpected Loss

268 17 1
                                    

"Plan nasıl gidiyor? Onu kendine aşık edebildin mi?" Başkan Yang'ın sorusuyla elimde döndürdüğüm kalemi masaya bıraktım.

Omuz silktim. "Henüz bir tepki vermedi. Bize hâlâ güvenmiyor."

Başkan Yang kafasını salladı. "Bize tekrar güvenmesi uzun sürecek gibi. Onu kendine aşık edebilirsen çok uzun sürmeyebilir. Bize güvenmese bile sana güvenir."

Dün onu öptüğümde hiçbir tepki vermemişti. Sonrasında da oradan ayrılmıştık zaten.

Kendimi kötü hissediyordum. Onu bu şekilde kandırıyor gibiydim. Başkan Yang dediği için yapıyordum ama yine de kötü hissetmeme neden oluyordu.

Onu ilk gördüğümde dikkatimi çekmişti aslında. Sessiz, sakin dursa da içinde biriktirdiği şeyler olduğunu anlayabiliyordum. Ailesinden nefret ediyor ve o eve tekrar dönmek istemiyordu. Fakat kardeşi oradaydı ve onu orada bırakmak istemiyor olmalıydı. O herifin ona ne yapıp yapmayacağı belli değildi.

Kim Joon Seo o kadar garip bir herifti ki, hiç kimse tanıyamıyordu. Kendi öz çocuklarına yaptıklarına anlam veremiyordum.

Jennie'yi eve hapsetmişti yıllarca. Eğer o gün o eve girip onu kurtarmasaydım çoktan ölmüş olacaktı.
Jennie'nin ablasını da para karşılığında bir adama satmıştı. Minsung'a ne yaptığını bilmiyordum ama onu da rahat bırakmadığına emindim.

"Joon Seo hakkında daha fazla bilgiye erişmemiz gerekiyor. Jennie'yi kendine çabuk aşık etmeye çalış, Taehyung. Elimden geleni yapacağım ama o lanet herif peşimizi bırakacak gibi durmuyor."

Üyelerle birlikte başkanın odasından çıkarken, "Hay sikeyim, ne illet bir adammış." dedi Jimin.

Şimdiye kadar uğraştığım heriflerde Joon Seo gibi piç herifler vardı ama onu gibi inatçı ve ruh hastası birine rastlamamıştım.

Herkes dağılırken ben de Jennie odasına doğru yöneldim. Kapıyı çalarak içeri girdiğimde Jennie yatağında uzanıyordu.

Ona doğru ilerleyip yanındaki koltuğa oturdum. "Daha iyi misin?"

Gözlerini bir süreliğine bana çevirip tekrar önüne döndü.

"Benimle konuşmayacak mısın?"

Jennie bana dönerek, "Konuşmalı mıyım? Ne tarz numaralar döndürdüğünüzü bilmediğimi mi sanıyorsunuz? Bir anda bana yaklaşmanı normal karşılayacağımı mı sandın? Size bilgi vermem için yaptığınızı biliyorum. Ama daha çok beklersiniz. Bende size söyleyecek hiçbir şey yok."

Ah, tanrım. Nasıl anlamıştı ki? Şimdi ona ne diyecektim?

"Jennie, bak. Bunu sırf babana ulaşmak için yaptığımı düşünebilirsin ama öyle değil. Sana karşı gerçekten boş değilim. Seni seviyorum."

Söylediklerimin gerçek mi yoksa yalan mı olduğuna benim de inandığım söylenemezdi.

Jennie öylece beni izlerken, "Artık tek bir sözüne bile inanmıyorum. Sana olan güvenim yok oldu ve bir daha asla var olmayacak. O yüzden nefesini boşuna yorma Taehyung. Lütfen gider misin?"

Şimdi ne yapabilirdim ki? Gerçekten onu kendime nasıl aşık edeceğimi bilmiyordum.

"Pekala, gideceğim ama lütfen bana inan Jennie."

Odadan çıktığımda Başkan Yang'dan gelen mesajla kaşlarım çatıldı. Daha az önce yanındayken neden şimdi beni çağırıyordu ki?

Adımlarımı asansöre yönlendirdim. Başkan Yang'ın odasının önünde geldiğimde kapıyı çalarak içeri girdim.

KILLER | TaennieHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin