Swamp

370 28 7
                                    

"Taehyung, hâlâ çok soğuk ve buz dolabı gibisin. Hiç değişmedin mi gerçekten?" Jennie hızla geri çekildi. Muhtelemen yanlış anlamıştı. Tanrım, neyin içine düştüm gerçekten?

"Ga Young, gerçekten bunun için vaktim yok. Müsait olduğum zaman bir yerde buluşabiliriz. Ama evim olmaz."
Bu sırada Ga Young'un telefonu çaldı. Telefonu "Buyurun, Efendim?" diye açtığı. Tam da zamanı! İçimden Başkan Yang'a teşekkürler ederken Ga Young "Peki, geliyorum hemen." diyerek telefonu kapattı.

"Ne oldu?" Ga Young yapmacık sinirli bir yüz ifadesiyle bana baktı. "Kurtuldum sanma. Sonra yine geleceğim."

Kafamı salladım. Tabii tabii gelirsin.
"Sonra görüşürüz," dediğimde o da "Görüşürüz," deyip evden çıktı.

Kahve bardaklarını makineye yerleştirip merdivenlerde yöneldim.

Merdivenleri çıkıp Jennie'nin odasının kapısını çaldım. Bir şeyler yemesi gerekiyordu. Aç durması onun için iyi değildi.

Kapıyı açtığımda yatağında oturuyordu. Bana baktı. "Bir şey mi oldu?"
Kafamı iki yanıma doğru salladım. "Hayır. Bir şeyler yemen gerek. Hadi, gel benimle."

"Aç değilim," dediğinde "Dün de öyle diyordun, ne olduğunu gördük." Gülümsediğimde yataktan kalktı. Üstünü değiştirmişti. Uzun tişörtü çıkarıp kısa bir tişört giymişti. Evin içi sıcaktı, bu yüzden üşümüyor olmalıydı.

Merdivenlerden indiğimizde mutfağa girdik. Bar sandalyesini gösterip
"Otur," dedim. Buz dolabından portakal suyunu çıkarıp kattım. Ona karışık tost yapıp yanına da kahvaltılık şeyler koymuştum. Daha yaratıcı olmam gerektiğini biliyordum ama hep dışarıdan söyleyen biriydim. Yemek yapmayı beceremiyordum. Jin Hyung'dan ders almalıydım.

Jennie'nin tabağındaki tostu hızlıca ısıttım ve tabağa geri koydum. Buz dolabında gözüme çarpan kekin de iki dilimini bir tabağa koyup masaya koydum. Bunu ne zaman aldığımı bile hatırlamıyordum.

Jennie'nin yanına oturduğumda Jennie mahcup gözlerle bana baktı. "Misafirin gelmişti sanırım. Senin sesini duyunca gelmek istedim. Özür dilerim."

Kafamı iki yanıma doğru salladım. "Özür dilemene gerek yok. Zaten ben de gitmesini istiyordum."
Jennie gülümsedi.

Tabağı gösterip "Hadi ye," dedim. "Ama yarın dışarıda yemeliyiz. Doğru düzgün yemek yapamıyorum."

Jennie tostundan bir ısırık aldı. "İstersen ben yapabilirim. En azından buradan gidene kadar."

Gülümsedim. "Fena fikir değil." Buna gerçekten ihtiyacım vardı. Spor yapmasam o her gün dışarıdan söylediğim yemekler beni öldürürdü.

"Annem şu an bunları yediğimi görse beni öldürürdü," dedi. Ona bakmaya devam ederken kekten bir parça alıp ağzıma attım.

"O evde hayatın nasıldı?" Bunu merak etmiyorum desem yalan olurdu.

Jennie yemeye ederken konuştu. "Sabah erkenden kalkar diyetisyenin bana verdiği karışımları içip öğlene kadar spor yapıyordum. Akşam da bazen et bazen sadece salata. Her şey annemin kontrolündeydi. Evden çıkmama bile izin yoktu."

Gerçekten çok kötüydü. Zor bir hayatı vardı. Neyse ki kurtulmuştu artık.

"Beni bulduğun gece artık dayanamayıp çıkmıştım evden. Devamını biliyorsun zaten."

Gülümsedim. "Artık kurtuldun, özgürsün."
Bana bakıp gülümsedi. "Özgürüm."

Dolabı işaret ettim. "İhtiyacın olan her şey var. Akşama kadar buradayım, yani bana güzel bir yemek yapsan iyi edersin."
Gülümsedi. "Yemek yapmayı hiç sevmiyor musun?"

KILLER | TaennieHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin