The Hidden Truth

310 18 1
                                    

"Kim Joon Seo'nun küçük oğlu, Kim Minsung. Kendisi öldü."

Başkan Yang'ın kaşları çatıldı. "Ne? Bu nasıl olabilir?"

Boğazımı temizledim. "O olduğunu fark etmedim ve yakalanmamak için ateş ettim. Vücudunda benim açtığım kurşun yarası hariç bir sürü hasar vardı. Onu kurtarmak istedim ama Yoo Ra'ya yakalanabilirdim. Bu yüzden çıkmak zorunda kaldım."

Başkan Yang elini ceplerine sokarken pencereye doğru ilerledi. "Bu kötü oldu. Hem de çok kötü. Minsung da o evde Jennie gibi tutsak yaşayan biriydi. Onu da kurtarmalıydım."

Arkasını dönüp bana baktığında, "Taehyung," demesiyle dikkat kesildim. "Jennie bunu öğrenmemeli. Televizyonu kapalı tutmaya çalış, haberi yapılacak olmalı. Öğrenirse bütün plan suya düşer. Plan sona erdiğinde ona her şeyi söyler, kardeşinin mezarına götürürsün."

"Nasıl isterseniz, Efendim." Başkan Yang'ın dediklerini onaylayıp odasından çıktım.

Asansöre bindiğimde elimle alnımı ovaladım. Eğer dikkatli olsaydım bu olmayacaktı. Şimdi bir masum daha ölmüştü.

Jennie'ye bir kötülük daha yapmak zorundaydım. Onu kendime aşık etmeye çalışırken bir de gerçeği saklamak zorundaydım. Kardeşini benim öldürdüğünü öğrenirse benden nefret ederdi. Zaten nefret ediyordu ama öğrenirse bu nefret on kat daha artardı.

Şirketin kafesinden birkaç bir şey alıp Jennie'nin odasına doğru ilerledim. Boşta olan elimle kapıyı yavaşça araladım.

Jennie'nin uyanık olduğunu fark ettiğimde ses yapmaya dikkat etmeme gerek kalmamıştı. Kapıyı arkamdan kapatıp odanın içine doğru ilerledim.

Jennie bana bakmadan, "Beni rahat bırakın," dedi. Sözlerini umursamadan yatağının yanındaki koltuğa oturdum ve elimdeki paketi masanın üzerine bıraktım.

Paketi açtığım sırada, "Götür onları, sizin elinizden su bile içmeyeceğim artık." dedi.

Bir sandviç ve içeceği ona doğru uzattığımda tepkisizce bana bakıyordu. "Eğer gitmemi istiyorsan yemek zorundasın. Yoksa sabaha kadar burada kalırım."

Göz devirdi ve bir süre etrafa bakındı. Gitmeyeceğimi anlamış olmalı ki pes ederek elimdekileri aldı.

Sandviçten bir ısırık aldığında yanağı şişti. Çok tatlı görünüyordu. Bu görüntü karşısında gülmemek için kendimi zor tuttum.

"Komik mi?" İçeceğinden bir yudum alırken gözlerini bana çevirmişti. Sinirli olmalıydı ama hiç de öyle durmuyordu.

Arkama yaslanırken gülümsedim ve paketten kendime de aldığım sandviçi ve içeceği aldım.

"Seninle baş başa romantik bir yemek yemek istedim. Kötü mü yaptım?" Gülümseyerek sandviçimden bir ısırık aldım.

"1 gün önce beni öptün. Neden yaptın bunu? Yine ne planlar döndürüyor-"

Uzanıp dudağına bir öpücük kondurmamla sustu. Bu planın bir parçası değildi. Sadece istediğim için yapmıştım.

"Ya! Sana beni öpme hakkını kim veriyor? İstediğin her an beni öpemezsin!" Jennie yanakları şiş bir biçimde konuştuğunda gülümsememe engel olamadım.

"Bu bir planın parçası değil, emin olabilirsin. Sana olan aşkım tamamen gerçek."

Yanakları kızardığında gülümseyerek geri çekildim. Sandviçimi bitirdiğimde içeceği kafama diktim.

Jennie benden yaklaşık bir 15 dakika sonra bitirmişti. Ayağa kalkarken, "Yemeğini nihayet bitirdiğine göre gidebiliriz." dedim.

"Gidebilirim diyecektin herhalde."

KILLER | TaennieHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin