"Oyun daha yeni başlıyor."
Yüzüme gelen buz gibi soğuk suyla gözlerimi araladığımda gördüğüm şey karşımda deri koltukta oturan babamdı.
"Nihayet uyandın." Kafamı kaldırdım. Koltukta geriye doğru yaslanmış, elindeki bardaktan bir şey içiyordu. "Kahve ister misin? Ah, tabii. Ellerin bağlı, içemezsin."
Ellerimi arkamda bağlamışlardı ve bedenimi sandalyeye sabitlemişlerdi. Hareket edemiyordum. Vücudum ağrıyordu.
"Senden nefret ediyorum," diye mırıldandım sessizce. Çok sessiz söylemiştim ama duymuştu.
"Babana böyle şeyler söylememelisin, Jennie. Yang sana iyi davranmış olabilir ama babanın nasıl biri olduğunu unutmamalısın."
Unutur muyum hiç? Bana yaşattığın onca şeyi, hayatımı işkenceye çevirdiğin o anları unutmam mümkün müydü?
Tam kurtulduğumu sanarken tekrar eline düşmüştüm. Yang'ın planı başarısız olmuştu. Onlara asla güvenmemeliydim.
Başından beri asla güvenmemeliydim. Taehyung'un peşinden gitmemeliydim.
Onun evinde kalırken mutluydum, bunu inkar edemezdim. Ona karşı bir şey hissetmediğimi söylersem de yalan olurdu. Bana karşı, her ne kadar bir katil olsa da, iyi biri gibi gelmişti. Bana iyi davranıyordu. Yanında kendimi mutlu hissediyordum. Beni evine almıştı ve orada kalmama izin vermişti, onlarca pahalı kıyafet almıştı.
Ona karşı emin olamadığım duygular beslesem de buna engel olmalıydım. Benim güvenimi kazanmış ve beni kullanmıştı. Annesini almak için beni bu adamın eline vermişlerdi. Plan başarısız olmuştu ama böyle bir plan belki de hiç yoktu ve beni kandırmışlardı.
Beni bu kabustan kurtarabilecek tek kişi oydu belki de. Ama beni kandırıp güvenimi boşa çıkarmıştı.
"Ne düşünüyorsun?" diye sordu babam. Bu adama her baba dediğimde kendimden tiksiniyordum. Bu kelimeyi duymayı hak etmiyordu. Çocuklarının hayatını cehenneme çeviren bu adam, baba kelimesini duymayı asla hak etmiyordu.
"Yang'ı ve seni evine alan o serseriyi mi? Ah, merak ediyor olmalısın. Onlara bir şey olmadı ama yakında hepsini yok edeceğim. Sana yardım ettiğini sandığın insanları bitireceğim."
Babam ayağa kalktı. Elindeki fincanı yere doğru fırlattı ve fincan yere düşüp paramparça olurken bana doğru yürüdü.
Ellerim bağlı olduğu için bir şey yapamıyordum. Öfke dolu gözlerimi karşımdaki adamın gözlerine diktim. Bana doğru gelmeye devam ediyordu.
Yanındaki adamdan bir şapka aldı. Neden yaptığına anlam vermeye çalışıyordum. Şapkayı kafasına taktı. "Bu herifin yerinde olmak çok sıkıcı olmalı. Şapkayı takınca bile içim daralıyor."
Şapka Yang'ın şapkalarına benziyordu ve 'bu herif olmak' derken ondan mı bahsediyordu? Ne yapmayı planlıyordu?
Babam kollarını iki yanına doğru açtı. "Işıklar!"
Işıklar bir anda gittiğinde oda karanlığa büründü. Sadece aralık olan camdan içeriye bir ışık süzülüyordu.
Karanlık olduğu için pek bir şey göremesem de babamın bana doğru eğildiğini gördüm.
"Özlemiş olmalısın."
Arkama bakıp kafasıyla işaret verdi ve arkamda birinin belimdeki ipi çözdüğünü hissettim.
Babam omuzlarımdan tutup beni kaldırdı. Ayaklarım da bağlıydı ve dengede duramıyordum.
Yüzünde o iğrenç sırıtışı belirdi. Sağ elini havaya kaldırdı. Tüm gücüyle yanağıma bir tokadı geçirdiğinde omzumdaki elini çekti ve yere düştüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KILLER | Taennie
FanfictionAzılı bir katil olan Kim Taehyung, çalıştığı suç şirketinin ona verdiği emirle Kim Jennie'nin babasını öldürmek için onun evine gider. Eve gittiğinde ise Jennie'nin babasının odasını ararken rastgele bir odaya girer. Odada ise manzara ilginçtir. Tav...