23) "Alışveriş"

16.3K 1.3K 760
                                    

Selamınhelloooo!!

Geçen yorumlarınızı okurken gülüyorum annem diyor ki sevgilin mi var ksbxjejdkxm. Hayır dememe rağmen kırk saat hesap sordu.

Sınır: +300 yorum
(Lütfen emoji, random gibi yorumlar atmayın. Aksi halde geçersiz sayılacaktır.)

Geçen bölüm yorumlarda beni çok şaşırttınız. Oldukça fazla yorum geldi. O yüzden çıtayı biraz yükselttim. Yaparsınız siz güveniyorum ben 👻

Keyifli okumalarr

Heyecanla "Beyaz Zambaklar Ülkesinde adlı kitabı da oku mutlaka. Atatürk zamanında şiddetle tavsiye etmiş," diye konuştum yanımdaki Pars'a ithafen.

Latif gittikten sonra bile biz oturmaya devam etmiştik. İkimizinde kitaplara ilgimizin olması, aramızdaki sohbeti oldukça ilerletmişti. Hayatımda ilk defa bir çocukla bu kadar iyi anlaşıyordum. Gerçi Pars öyle basit bir çocuk değildi.

Kitap okuyordu!

Aslında o olması gerekeni yapıyordu. Herkesin kitap okuyup, kendisini yetiştirmesi gerektiğini düşünüyordum. Kitap olmadan yaşamını sürdürebilen insanları anlayamıyordum.

Sadece dünya hayatıyla ömür mü geçerdi?

Bazen başka evrenlere geçiş yapmak, ruhu beslerdi. En azından ben öyle düşünüyordum. İnsana iyi gelir, bir hobisinin olmasını sağlar, başka hayatlara şahitlik etmemize neden olurdu. Hem kitaplar sayesinde birçok bilgiye sahip olur, kelime dağarcığımız genişlerdi.

Kitaplar iyi ki varlardı.

Tıpkı benim gibi heyecanla elindeki telefona bir şeyler yazdı Pars. Onun bu heyecanı beni inanılmaz mutlu ediyordu. Bu dünya için fazla masumdu, temizdi, saftı. Bu yüzden bir karar vermiştim,

Pars'a ablalık yapacaktım.

Evet, Pars'a ablalık yapacaktım. Bu kalbi güzel çocuğu kırmak, ona sırt çevirmek istemiyordum. İçimde ona karşı engel olamadığım bir merhamet vardı. Şu birkaç saatte bile ona karşı koruma iç güdüsü belirtmişti içimde. Bu evde kimseye bağlanmayacağım demiştim ama sanırım Pars ve Batı için küçük bir istisna yapabilirdim.

Pars telefonun ekranını bana doğru çevirdiğinde yazdıklarını okudum.

"Evet biliyorum o kitabı. Almıştım daha önce ama hiç okuma fırsatım olmadı."

Küçük ama içten bir tebessüm dudaklarımda can buldu. Bugün gülme kotamı misliyle doldurmuştum. Canım Pars beni bu derece candan bir şekilde güldüren tek kişiydi. Sabah okulda ve kafede olanlar yüzünden sinirlerim fazlasıyla gerilmişti. Ancak Pars bana sabahki gerginliğimi unutturmayı başarmıştı.

Elimi Pars'ın yumuşak saçlarına attım. Anında yanakları al al olduğunda küçük bir kahkaha attım. Güldüğümü görünce daha çok utandı. Başını hafifçe aşağı eğdi ve uzun kirpiklerinin arasından bana bakmaya başladı.

"Oku mutlaka," dedim. "Sende bana bir kitap önersene. Hep ben önerdim, ama seninde bana tavsiyelerde bulunman hoşuma gider. Seve seve okurum dediğin kitabı."

Gülümsedi ve yine bir şeyler karaladı ekrana. Sabırla bekledim onu. Zaten yeterince hızlı yazıyordu, beni fazla bekletmiyordu. Muhtemelen alışmıştı bunca yıl. Keşke konuşabilseydi diye geçirdim içimden. Bu söylediğim belki farklı yerlere çekilebilirdi ama işin aslı öyle değildi. Evet Pars konuşamıyordu, ancak bu bir kusur değildi. Kusur olsa da sorun değildi çünkü bizi biz yapan kusurlarımızdı, farklılıklarımızdı.

TOMRİS | Gerçek Ailem Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin