0.5

504 44 27
                                    

Jisung ve Felix, Yeonjun ve Soobin ile vedalaşmış evlerine gidiyorlardı. İş çıkışında buluşmuş ve sahile gitmeye karar vermişlerdi. Tabii ondan önce kafede yemek yemiş ve karınlarını doyurmuşlardı. Daha sonra Felix harici üçü dışarıya çıkmış ve Felix'in su alıp gelmesini beklemeye başlamışlardı. Beklerken de sohbet ediyorlardı. Sohbet esnasında Jisung, Yeonjun'un saçını övünce Yeonjun çok mutlu olmuş ve Jisung'a sarılmıştı. Bir elini beline sararken diğer elini de saçlarına atmıştı. Biraz sarılmışlar daha sonra Jisung hafif geri çekilmiş ve abisinin yanağından öpmüştü. Yeonjun kardeşi çekildikten sonra o da kafasını yana eğmiş ve kardeşinin yanağına bir öpücük bırakmıştı.

Bir süre daha sarılınca Soobin'in gözü bir yere takılmıştı. Siyah ya da lacivert bir arabaya bakıyordu. Karanlık olduğu için rengini tam göremiyordu. Arabanın içinde birinin onların olduğu tarafa doğru baktığını görmüştü. Jisung ve Yeonjun, Felix'in gelmesiyle ayrılmışlar birbirlerinden. İlk geldiğinde sarılan ikiliyi kıskanan Felix, Soobin'e sarılma teklif etmiş ve kabul edilince sarılmıştı.

Daha sonra Jisung'un koluna girmişti. Felix'in yanında Soobin, Jisung'un yanında Yeonjun olucak şekilde dizilmiş ve ilerlemeye başlamışlardı. Soobin izlendikleri hissinden kurtulamamış ve arkasını dönüp bakmak istese de kendine engel olmuştu. Daha sonra gördüğü araba hızla yanlarından geçip gitmişti zaten.

"Önümüzden geçen arabada biri, biz ilerlemeye başlayınca ya kadar bizi izledi. Daha doğrusu Jisung'u izliyor gibiydi.." dedi siyah saçlı genç. Bunun üzerine Felix ve Jisung birbirlerine bakmış ve gerginlikle arkadaşlarına dönmüşlerdi. Anlatıp anlatmama konusunda kararsız kalmışlardı. Daha sonra kararsızlığı bir kenara bırakıp konuşan kişi Felix oldu.

"İki gün önce kafeye dört kişi geldi. Hani şu ünlü iş adamları ve mafyalar varya.. Onlar. O gün izleyip durdular.. Hatta bir tanesi Jisung'u, bir tanesi de Seungmin'i izleyip durdu.. Çok gericiydi.. Yine onlardan biri olabilir." dedi korkarak çilli. Bu konu üzerine biraz daha konuşmuşlar en sonunda Jisung'un "Off yeter ya! Korkuyorum zaten onlardan. Daha fazla konuşmayalım bu konuyu." demesiyle konuyu kapatmış ve nasıl olduğu bilinmeyen bir şekilde winx konuşmaya başlamışlardı.

"Bence Sky Bloom'u hak etmiyordu." dedi mavi saçlı genç. "Bence de Yeonjun haklı. Trix yüzünden kötü bir kandan geldiğini sanıyordu ve bunu ilk Sky öğrendi. Üzerine bir de sırf kötü kandan diye Bloom'u bıraktı şerefsiz. Hani aşıktı lan!" dedi Jisung ağzına ceviz atarken. Son cümlesini bağırarak söylediği için bir kaç kişi onlara dönmüştü. "Afedersiniz ama Bloom da aptaldı yani. Sırf kötü kandan geldiğini düşündüğü için ondan ayrılan birinin peşine ağladı. Ayrıca zaten Sky onu sevseydi iyi kan kötü kan umursamaz yine de birlikteliklerini sürdürürdü." dedi çilli hemen yanında oturan Soobin'e yaslanırken.

"Ben yorum yapmıyor ve sevgilimin dediklerini onaylıyorum." demişti Soobin, Yeonjun'a göz kırparak. "Ben de seni seviyorum aşkım." demiş ve öpücük atmıştı Yeonjun da sevgilisine. Jisung yattığı diziden kalkmış ve "Siz nasıl sevgilisiniz ya? Felix Soobin'e yaslanıyor, ben senin dizinde yatıyorum ama hiç sıkıntı etmiyorsunuz?" demişti merakla.

"Birbirimize güveniyoruz çünkü. Hem zaten arkadaşımızsınız. Biz lisenin başından beri beraberiz nasıl güvenmeyelim yanlış düşünceleriniz olmadığına? Ayrıca o senin abin amına koyayım!" diye cevap verdi Soobin elini sevgilisinin omzuna atarken. "Doğru.. Abimdi değil mi?" demiş ve gülmüştü Jisung da. Dördü yan yana dizildikleri için kolunu istediği gibi atabiliyordu. Sahilde büyük bir kayanın üzerinde sırasıyla Jisung, Yeonjun, Soobin ve Felix olucak şekilde dizilmişlerdi. Jisung üstünde hırka altında ise montu olduğu için sert taşın üzerinde kendine rahat bir yer yapmış uzanabiliyordu.

"Herneyse.. Peki Brandon'nun adamlığına ne demeli?" diye sordu aniden çilli. Jisung anında dikleşmiş ve üçlünün biraz daha karşısına gelecek şekilde oturmuştu. "Ayy evet! Stella kendini iğrenç bir yaratık olarak görmesine rağmen onu terk etmemesi harikaydııı!" demişti heyecanla. "Riven da az şerefsiz değil ama." demişti Yeonjun. "Evet Muisa'ya ümit verip Darcy ile buluşmuştu. Daha sonra gidip de Miusa'yı sevdiğini söylemesi sinir bozucu." demişti Soobin. Konuşmanın başından beri sevgilisini onaylayıp duruyordu. İlk defa ağzından 'Sevgilime katılıyorum' dışında bir cümle çıkmıştı.

"Sadece buna bir yorumu var çünkü sadece bu bölümü izledi. Laf aramızda izlemesi için zorlamış olabilirim." dedi Yeonjun kıkırdayıp. Bunun üzerine diğerleri de kıkırdamıştı. "Ne hayır! Sadece o bölümü izlemedim. Mesela... Timmy'nin Tekna tarafından göt edildiği bölümü de izledim! Ayrıca ilk sezondaki partiyi de izledim! Hayır yani siz perisiniz, o kadar kötü giyinemezsiniz. Özellikle Muisa ve Tekna! Elbiseleri güzeldi ama Muisa'nın başındaki ve Tekna'nın elbisesinin arkasından kafasına doğru uzanan kısım berbat gösteriyordu elbiselerini." demiş tiksinir gibi bakmıştı Soobin.

Diğerleri gülmüş ve konuşmaya devam etmişlerdi. Yarım saat daha durmuşlardı. Saat gece ikiye gelirken ise evlere dağılmışlardı. Jisung ve Yeonjun kardeştirler ancak birlikte yaşamıyorlardı. Yeonjun sevgilisiyle beraber yaşarken Jisung da arkadaşıyla beraber yaşıyordu. Tabii Jisung ve Felix beraber yaşadıkları eve giderken birinin onları takip ettiğini hissetmişlerdi. Daha işlek caddelerden gitmeye devam etmişler ve ıssız hiçbir yere girmemeye özen göstermişlerdi. Ancak arkalarından gelen kişi daha fazla dayanamayarak elini Felix'in beline sarmış, Jisung'un ise sağ koluyla omzu arasına elini koymuş ve onları kendisine doğru çekmişti.

O sırada oradan geçen Changbin ve iki koruması bunları görüyordu. Changbin, Felix'lerin olduğu yere yürümeye başlamıştı bile. Tanımadıkları adam Felix'in belindeki ve Jisung' un omzundaki elini sıkılaştırıp onları biraz daha kendine çekerken Jisung adamın kolunun altından çıkmayı zor da olsa başarmıştı. Jisung'un kurtulduğunu gören Felix aniden bir elini adamın kolunun altından boynuna doğru geçirmiş ve bir ayağıyla adamın ayaklarının önünü keserek adamı öne ittirirken bir yandan da çelme takmış ve düşmesini sağlamıştı.

Tam ağzını açıp bir şey diyecekken yanlarına gelen Changbin ile ikisi de sus pus olmuş Changbin'e bakıyordu. Changbin adamlarına "Şu yavşağı şuradan alın  Taehyung. İki gün aç bırakın sadece su verin ki yaşayabilsin." demiş ve başıyla yerde yatan adamı işaret etmişti. Daha sonra Felix'e dönmüş ve "İyisin değil mi?" diye sormuştu. "E-evet.. İyiyim.." demişti Felix hafif şaşkınlık ve hafif korku dolu sesiyle.

"Peki sen?" demiş ve Jisung'a dönüştü bu sefer. "Ben de iyiyim." demişti ardından Felix ile aynı anda teşekkür etmiş ve saygıyla eğilmişlerdi. "Şimdi gitsek iyi olacak.." demiş ve yürümeye başlamışlardı. Changbin ise önce saate bakmış daha sonra içi rahat etmeyerek "Durun. Sizi ben bırakayım. Bu saatte, bu olaydan sonra tek gitmeyin." demiş ve şaşırmalarını sağlamıştı ikilinin. "Buna gerçekten gerek yok efendim. Kendimiz gidebiliriz." demişti Jisung gerginlikle.

"En azından adamlarından birini yanınızda göndermeme izin verin. Başınıza tekrar böyle bir olay gelmemesi için." demişti Changbin ısrarlarına devam ederken. İkili en sonunda kabul etmiş ve Jungkook isimli korumayla evlerinin yolunu tutmuşlardı. Eve vardıklarında apartmandan İçeriye girene kadar Jungkook onları izlemiş daha sonra patronunu arayarak sağ salim ikiliyi evine bıraktığını söyleyerek geri dönmüştü.

Nasıl oldu? Hiçbir fikrim kalmadı ühüüüü..
Oy ve yorumlarınızı bekliyorum<3

Byeeeeeeee<3

Mafya'm°^°minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin