Mafya'm°^°minsung

0.6

Ertesi sabah Minho korumalardan birini çağırmış ve eline bir not tutuşturarak Jisung'a ulaştırmasını ancak bunu Lee Felix evden çıktıktan sonra gizlice yapmasını istemişti. Daha sonra şirketine gelen Changbin'den gece olanların haberini almış "Bir de biz görelim şu yavşağı." diyerek Changbin ile şirketten çıkmışlardı. Yolda giderken Hyunjin'in aramasıyla telefonu açmış ve konuşmaya başlamıştı Changbin.

"Alo?" diye sordu telefona karşı. "Oğlum neredesiniz siz? Şirkete yanına geliyoruz Minho'nun yanına gittiğini söylüyorlar. Diğer şirkete geçiyoruz çıktılar diyorlar." demişti Hyunjin telefonun karşı tarafından. "Depoya gidiyoruz. Kafede ki çilli ve sincap kılıklıyı hatırlıyor musun?" olayı anlatmadan önce kas yığınının sorduğu soruydu bu.

"Hani Minho'nun gözlerini alamadığı sincap ve senin tüm hesabı ödeyip bir de kas gösterisi için kolunu masaya dayayarak etkilemeye çalıştığın çilli mi? Evet hatırlıyorum." Gülerek söylemişti bunları uzun saçlı. Daha sonra "Tamam da? Depoya ne alakası var ki bunun?" diye sordu ciddileşerek.

"Dün gece çilliyle sincap aşağı inmişler sanırım sahil yolundaydılar. Önce iki kişi vardı yanlarında sonra onlardan ayrılıp gitmeye başladılar. Bir yavşak da aklı sıra taciz etmeye çalıştı işte. Ben de depoya gönderdim Taehyung ile. Şimdi de ona bakmaya gidiyoruz." demişti Changbin tek seferde. "Anladıysam neyim ya! Lan yavaş yavaş söylesene rap yapıyor sanki!" demişti telefonun diğer ucundaki Hyunjin.

Bunun üzerine herşeyi daha yavaş anlatmıştı kaslı adam. Hyunjin de geliceğini söyleyince telefonu kapatmışlar ve gitmeye başlamışlardı. Depoya vardıklarında içeri girmeden önce diğer ikiliyi de bekleme kararı almışlardı. Zaten en fazla yarım saat sonra Chan ve Hyunjin de gelmiş ve depoya giriş yapmışlardı.

**********

Kafede normalden daha az müşteri olmasıyla hem üzülmüş hem de sevinmişti küçük arkadaş grubu. Yorulmayacakları için seviniyorlar ama bundan sonra kafede böyle az müşteri olursa diye de endişeleniyorlardı. "Hyung, kafeyi bu gün erken mi kapatsak? Hem şuna bak kafe bom boş, sadece masalar, sandalyeler ve biz." demişti içlerinden en küçükleri.

Saat akşam yedi olmuştu ve gelen bütün müşteriler gitmişti. Başka müşteri de gelmemişti son yarım saattir. "Olur. Buraları toplar kafeyi de içten kilitler arka bahçeye geçeriz. Biraz dinlenelim, Film falan izleyelim bence." demişti çilli genç.

Bunun üzerine diğerleri de kabul edince içeriyi toplamaya başlamışlardı. Seungmin masalardan birini silerken konuştu. "Geçen gelen mafyalardan biri.. Hani şu.. Imm.. Nasıl anlatabilirim ki tipini? Heh şey.. Siyah saçlı,kaslıydı..ama şey Felix kasadayken parayı ödeyen değil diğeri.. Şey bu.. Aaaggghhhh anlatamıyorum!" oldukça denemesine rağmen anlatamayınca sinirlenmiş ve sinirle hafifçe bağırmıştı Seungmin.

"Seungmin sakin ol önce. Şeyi mi diyorsun? Diğerlerine göre daha büyük ama daha kısa olanı? Kaslı böyle ama hesabı ödeyenden bir tık uzun ve daha az kaslı ayrıca sen sipariş alırken senden gözünü alamamakla birlikte daha gülen yüzlü olan mı?" demişti Felix. "Evet, evet o. Ne anlatmaya çalıştığımı anlaman çok güzel. İşte bu yüzden bestimsin ya." demiş ve gülmüştü Seungmin. Onunla birlikte Felix de gülmüştü.

"Neyse işte, nasıl buldu bilmiyorum ama instangram hesabımı bulmuş. İstek attı. Daha doğrusu direkt takip etmeye başladı. Hesap açık olunca tabii.." demişti Seungmin. "Ne! Ne zaman?" demişti sabahtan beri ilk defa konuşan Jisung. "Sabah. Garipsedim ben de. Ayrıca biraz korkutucu da geldi. Yani hesabı bulması normalde zor olmaz ama ismimi bilmeden bulmuş olması..." demişti cevap olarak.

"Garip... Belkide yaka kartından ismini görmüştür? Yani hep seni gönderdiğimiz için dikkat çekmiştir illa." demişti Jeongin de. "Onu ben takmıyorum ki! Yani takıyorum ama sadece çalışan yazıyo! İsim kısmına bir şey yazmamıştım." dedi Seungmin de. Ardından da Jisung'a dönmüş ve "Bunu şimdi boş verelim de Ji.. Sana ne oldu? Sabahtan beri sustun konuşmuyorsun?" demişti. Dün olanları daha anlatmamışlardı arkadaşlarına, endişelensinler istememişlerdi.