"Kül oldum bile"✓

152 18 6
                                    

Azıcık yorum rica edicem🤏🏻

İyi okumalarr






Bir kaç saat uyuduktan sonra yorgunluğumu alarak mükemmel bir şekilde uyanmıştım. Taehyung'la kaldığımız evde olan yer yatağından ziyade burda normal bir yataktı ve gerçekten fazlasıyla yumşak, rahattı. Ne yapacağımı bilmeyerek sırtımı yatak başlığına söykeyip odayı incelemekle uğraşıyordum.

Sıkıcı geçen bir kaç dakikanın sonunda odanın kapısı nazikçe çalınmıştı. Koşar adımlarla kapıyı açtığımda 40lı yaşlarında bir kadın duruyordu. "Bay Park bunları size vermem emredildi" deyip elindeki kutuyu bana uzatmıştı. Gülümseyerek kutuyu alıp teşekkür etmişdim. "Hazırlandıktan sonra size antreman salonuna kadar eşlik edeceğim" demişti.

"Tabi hemen geliyorum" dedim. Kapıyı örtüp içeri geçtim ve kutuyu açtım. Antreman için daha rahat kıyafetler vardı. Hemencecik üzerimdeki hambok'u çıkarıp onun yerine kutudakı kıyafetleri giyinmiş ve saçımı rahat olacak şekilde sıkı at kuyruğu yapmıştım. Toplu hali bile kalçalarıma kadar gelen saçlarıma hala tam alışmış değildim.Son kez kendimi kontrol edip kapıyı açmıştım.

"Ben hazırım" demiştim kadına. Kadın gülümseyerek önden yürümeye başlamıştı. Bende ardınca yürüyordum. Dün Kral'ın yanından çıktığımda apar topar odama girdiğim için etrafı incelemeye fırsat bulmamıştım. Koridor genel olarak beyaz ve altın renklerle döşenmişti, güzel ve şıktı. Böyle bir saray benim olsaydı nasıl olurdu. Galiba sevinçten kalp krizi geçirip ölürdüm anında.

Uzun koridor sonunda bittiğinde büyük kapının önünde duran muhafazakarlar kapıyı açmışlardı. Kapı açık havada olan bir antreman salonuna açılmıştı. Arazi fazlasıyla büyüktü ama en sonunda duvarlarla ahate olunmuştu.

Kral daha gelmemişti. Bunu fırsat bilerek içeriyi gezmeye başladım. Bir kenarda bir birinden farklı aletler, silahlar vardı. Ama benim dikkatimi çeken tek birşey vardı. Kral Min Yoongi'nin efsanevi kılıncı. Kitaplara yazılan, dillere destan olan o kılınç karşımdaydı. Yakınlaşıp elimi keskin olmayan yüzeyinde gezdirmiştim. İçim heycanla kıpır kıpır olmuştu. Üzerisi aklıma getiremeyeceğim kadar değerli taşlarla süslenmişti.

Kılıncı bir anlık cesaretle elime alıp kınından çıkarmış ve aşık olmuş bir şekilde keskin tarafına bakmıştım. Par par parlıyordu, kendi yansımamı görüyordum hatta. Tek kelimeyle çok güzeldi.

"Beğendin mi?" arkamdan gelen sesle birlikte panikleyerek kılıncı çabucak yerine koyup arkamı döndüm. Kral Min ellerini arkasında birleştirerek bana bakıyordu.

"Çok beğendi- yani e şey özür dilerim ben sadece bakmak istemiştim." tüm kelimeleri karıştırarak konuşmuştum. Konuşma şeklim komik gelmiş olmalı ki gülerek bana yaklaşmıştı.

"Hmm demek çok beğendin. İstediğin kadar baka bilirsin Jimin" demişti. Ters tepki vermedeğini gördüğümde rahatlamıştım ama kalbimin döyüntüsü fazlaydı.

"Yay ve oktan başlayalım mı?" Küçük bir soru yöneltmişti. Antreman tamamile aklımdan çıkmıştı benim. 'Evet' anlamında kafamı yavaşça aşağı yukarı sallamıştım.

Kenarda duran yay oklardan birisini alıp yanıma gelmişti. Bileğimden tutarak beni nişanlar olan yere doğru götürmüş 25 metre yazılan çizginin önünde durmuştu.

İlk önce kendisi yayın nasıl tutulacağını göstermiş
daha sonra yayı bana uzatarak "Şimdi sıra sende gösterdiğim gibi yap" demişti. Terle kaplanan avuç içlerimi üzerime silip yay'ı almıştım. Oku yerine yerleştirerek kendime taraf çekmiştim. Fazlasıyla güç talep ediyordu ve ben tam anlamıyla bunu yapamıyordum. Bir kaç denemede yine tam anlamıyla çekemeyince Kral Min yanıma gelmiş ve tam arkama geçmişti. Ellerini benim ellerimin üzerine yerleştirip oku çekmeme yardımcı olmuştu.

Yakındı

Fazlasıyla yakındı... Öyle ki omzum göğüsüne yaslıydı. Sıcaklığını hissediyordum. Nefesleri boynuma vurup beni huylandırıyordu. Kafamı hafifce omzuma doğru çevirdiğimde göz göze gelmiştik.

Nefesimi tutmuştum. Aramızdakı çekim fazlaydı. Ceviz ağacının ildırımı kendisine çektiği gibi çekiyordu beni kendisine.

Gözlerini üzürimden ayırmadan nişan alıp bana "Oku at" demişti. Biraz afallasam bile bozmadan oku bırakmıştım. Aklım fikrim koyu kahve renginin ev sahipliyi yaptığı gözlerindeydi. Kara delik gibi içine çekiliyordum.

Sakın Jimin, sakın aşık olma yanıcaksın demişdim kendi kendime Hayır ben yanmıyıcam.

Artık kül oldum bile.

Kor ateşlere doğru yürüyüşe çıktım ben. Gönlümü 'zalim' Kral'a kaptırdım bile.

Bakışları dudaklarıma kaydığında refleks olarak kurumuş dudaklarımı yalayarak ıslatmıştım. Kral'ın sesli bir şekilde yutkunduğunu hissetmiştim.

"Jimin-ah bir daha öyle yaparsan kendimi tutmaya bilirim" derin ses tonuyla konuştuğunda yaptığımın farkına vararak utanmıştım.

Ortamdan sıyrılmak için kafamı önüme çevirmiştim. Nişan tahtasına bakmıştım. Ok nişanın tam ortasına denk gelmişti.

"Siz bakmadan nasıl vurdunuz" demiştim şaşkınlıkla. Gerçekten de inanılmazdı. Bir insan nasıl bakmadan bir nişanın tam ortasını denk getire bilir."Bilmem" demişti omuz silkerek.

********

İki saate yakın çalıştığımızda tamamile tükenmiştim. Ter su içinde kalmıştım. Kral elindeki kılıncı yerine koyup yanıma gelmişti.
"Yoruldun baya hadi güzelce dinlen. Acıktıysan birinci kat sağ koridor sonunda mutfak var şeflere söyle birşeyler hazırlar sana" demişti gülümseyerek. Karşısında baş eğerek ben de gülümsemiştim.

"Peki Kral'ım ya siz?" demiştim. Hava daha aydınlıktı akşam yemeyi zamanı bile gelmemişti. Ne kadar hemen duş alıp uyumak istesem bile onun ne yapacağını merak etmeden duramıyordum.

"Bana hesap mı soruyorsun şimdi?" demişti. Aldığım cevapla anında korkudan götüm tutuşurken yüzümdeki gülümseme solmuş bununla da kafamı aşağı eğmiştim. Beni azarlamasını, bana kızmasını beklerken duyduğum sadece kıkırtıydı. Kafamı kaldırıp baktığımda diş etlerini ortaya sererek gülüyordu.

"Dinlendikten sonra derviş kıyafetleriyle halka karışıcam. Ülkemin nasıl gittiğini öğrenmek istiyorum." demişti.

Ama Jimin bunun bir yalan olduğunu bilmiyordu.

"O zaman ben gidiyorum" demiştim gülümseyerek. "Git bakalım" diye aynı şekilde beni onaylamıştı. Arkanı dönerek minik minik zıplayarak odama doğru koyulmuştum.

Kafamda güzelce yıkanıp, birkaç şey atıştırmak sonrasındaysa güzelce bir uyku çekmek vardı. Odama doğru giderken düşüncelerim bunlardı ama bunlar odama girip Taehyung'u gördüğümde hepsi yerle bir olmuştu.

"Hiii Taehyung!"


***

Nasıl olduğu hakta hiç fikrim yok.

Sizce nasıldı? Umarım sevmişsinizdir.






















Cruel king || yoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin