"Geldi"✓

134 18 3
                                    

İyi okumalar

Uzun zamanlar önce her kesin inandığı bir efsane vardı. O zamanlar Park ve Min krallığı arasında bir anlaşma olmuştu.Bu anlaşma yüzünden henüz yaşam kırıntısı bile olmayan çocukların ruhu ulu ulu babaları tarafından bağlanmıştı. Ruhlarının bağlanması için bir cadıdan yardım almıştılar. Çocukların hangi nesilden oldukları bile belli değildi. Kral'lar bunun ilerde ülkelerinin güzelce yönetilmesinin en iyi çözümü olduğunu düşünmüştüler. Belkide asırlar sonra olacak çocukların hayatlarının bağlanması en büyük yanlıştı belki de değildi.

Asırlar geçmişti aradan. Hiç kimse bilmiyordu bu bağın neden yaratıldığı. Krallıkların varisleri dünyaya gelmişti. Her kes bu anı bekliyordu. Bağın bu nesilde ola biliceklerini düşünüyorlardı.

Yanılmamışlardı.

Asırlardır yaşayan, çocukların bağını kuran cadı doğum merasimine gelmiş ve çocukların kaderinin bir olduğunu diyerek gitmişti. Yanlız Park krallığının kralı oğlunun Min krallığıyla bir geleceği olmasını istemediği için kimsenin aklına gelebilmeyecek yere, geleceğe göndermek kararını almıştı.

Jimin'in 18 ci doğum gününde garip bir şekilde ortadan kaybolmuştu. Tabiiki bunda babasının eli vardı. Jimin'in rızası olmadan onu geleceğe göndermişti. Orada yeniden doğup hayatını sürecekti.

Bay Park krallıkların birleşmemesi için oğlunun hayatıyla oynamayı göze almıştı. Bir gec bir miktarda altın karşılığında anlaştığı cadı sayesinde Park Jimin'in varlığı her kesin aklından silinmişti. Ama onu unutmayan iki kişi vardı.

Min Krallığının varisi Min Yoongi ve Jimin'in en yakın arkadaşı Kim Taehyung.

Bay Park'ın Yoongi'ye karşı yapa biliceği hiçbir şey yoktu. Ancak Kim Taehyung'un yanına Jimin'in bir kopyasını göndermişti. Böylelikle herkez yaşamına devam etmişti.

Min Yoongi ise hayatı boyunca biriciğinin gelmesini beklemişti

******

"Taehyung" koşarak arkadaşına sarılmıştı Jimin. Onu gördüğü için çok mutlu olmuştu. Öyleki o kadar sıkı sarılıyordu ki az kala kaburgalarını kıracaktı.

"Çok özledim seni mimi" demişti Taehyung arkadaşının yanaklarını sıkarak. Biraz özlem giderdikten sonra ikside yatağın üzerine oturmuşlardı.

"Kim getirdi seni?" Jimin arkadaşına sormuştu. Taehyung kafasını eğerek yüzünü arkadaşından gizlemişti.

"Hadi dökül bakalım var sende birşeyler" Jimin arkadaşının haline kıkırdamıştı.

"Tatlı çocuk vardı ya vezir olan o" demişti çekinerek. Aşık olduğu ap açık ortadaydı. Tavşan yüzlü çocuğu gördüğü gibi kapılmıştı ona.

"Sen aşık oldun değilmi?" Jimin imalı imalı Taehyung'a bakmıştı. 'Aşık oldum mu?' diye kendi kendisine sormuştu Taehyung. 'Evet galiba' demişti yine kendisine. Çünkü onu gördüğünde kalbinin döyüntüsü, kendisinin yanında çocuğun küçücük kaldığını gördüyünde ki sevincinin başka açıklaması olamazdı zaten.

"Ya ola bilir hem sen kendinden konuş abayı yaktın zaten Kral'a" kendisini savunmak için hemen haraketlenmiş ve elinde olan kozu kullanmaktan çekinmemişti. Bu kez kulaklarına kadar kızaran taraf Jimin olmuştu.

"Ya Taehyung çok yakışıklı bayılıcam. Neler olduğuna inanamazsın" heyecanla konuşmuştu.

"Bu gün antreman zamanı.........."

*****



Kral Tahtında oturmuş gördüğü rüyayı düşünüyordu. Anlamını çözmeye çalışıyordu. Hiç bir zaman bu kadar fikirsiz olmamıştı. Her zaman zihni ve gücü karşısında köle olmuştu herkes. Min Yoongi buna alışmışdı.

30 yaşı vardı. Ve bu yıllar boyunca kaderine yazılan kişiyi beklemişti. Asla ihanet etmemişti ona, atalarına. Yalnız bu gece gördüyü rüya biraz garipti. O kişini silik olarak görüyordu. Ve ona karşı 'Ben artık burdayım Kralım' diyordu.

O muydu? Yıllarca beklediyi adam sonunda gelmişmiydi? Sorularının cevabı tek kişideydi.

Park Jimin

Ama emin değildi işte.Tahtından kalkıp sarayı terk etmek üzre hazırlanmıştı. Atına binip saraydan uzaklaşmıştı. Başkentden uzakta yerleşen bir ormana doğru gidiyordu. Şimdiye kadar ona olacaklardan haber veren bir cadı vardı.

Zaman kayb etmeden kapıyı açıp küçük eve girdi. Cadı önündeki kazanda birşeyler yapıyordu. Siyah düz saçları omuzlarından aşağıya kadar uzanıyordu. Üstündeyse kan kırmızısı bir elbise vardı. Orta yaşlardaki kadın yaşıtlarına taş çıkaracak kadar güzeldi.

"Ah,Kralım buyurun" Diye kralın önünde baş eğdi. Yoongi ise her zaman oturduğu yere geçip kuruldu.

"Garip bir rüya gördüm. Anlamını çöz!"

Diye sert sesiyle konuştu. Yoongi tüm gördüklerini tek tek anlatdı. İçinde çok büyük bir umutla bekliyordu. Gelsin artık istiyordu. Bıkmıştı beklemekten. Sorun beklemekte değildi hayatının sonuna kadar bile bekleye bilirdi onu. Ancak kavuşmak istiyordu ruhuna.

Kadın birkaç şey yaptıktan sonra kaşlarını çatdı. Ardından elindeki birkaç otu kazanın içine atıp her yerin duman olmasına sebep oldu. Bir kaç dakika sonra yüzünde küçük bir gülümseme belirmişti.

"Geldi"

Yoongi yerinden çabucak kalkıp kazana yakınlaştı. Görmek istermiş gibi kazanın içine dikkatlice baktı. Kazanda birşey görmedi ama kaynayan su ve garip koku onun zihnine görüntüler getirdi.

Çocuk. Siyah saçlı bir çocuk gördü. Buğdayı teni, dolgun dudakları vardı. Gülünce kayb oluyordu gözleri. Çok güzeldi....

"Bu çocuk..." diye mırıldandı. Çok tanış geliyordu zihnindeki göründü. Kimdi bu?

"Park Jimin" dedi Kral.

Aslında ona neden özel davrandığını bilmiyordu. Kendisini o gün kurtardığı için seçmedi tabiikide. Yani, galiba.

Nedense içinde o çocuğa karşı birşeyler vardı. Hiç bir zaman eğitim vermemişti hiçkimseye ondan başka. 'Ne yapsan kabülümdür' demişti çocuğa. Oysa Min Yoongi kendisine yanlış yapanın hayatını karartırdı.

Bu yüzdendi demek bu davranışları. Düşündü gerçektende oymuş.
Çünkü her defa gezdiği ülkesinde hiçbir zaman görmemişti onu. Ve garipti davranışları. Herkez önünde baş eğerken o sadece durmuş etrafa bakıyoru. Bilmiyordu demek kuralları.

Hisleri yanıltmamıştı onu. Jimin'i bulmasının rahatlığıyla derin nefes almıştı. Binlerce kez şükretmişti inanmadığı Tanrısına.


"Evet efendim. Olan tüm olayları gördüm. Geleceği bile. Ama özür dilerim bunları söyleyemem. Kaderinizi değiştiremem malasef. Yaşamalısınız alnınıza yazılanı. Ama birşey söyleyeyim o çocuğun hiç bir art niyyeti yok. Sadece dinleseniz onu yeter"

Kral Yoongi kısa bir teşekkür edip oradan ayrıldı. Saraya çok geç bir saatde gitmişti o gün. Sadece olacakları, Jimin'in ne yapmış ola biliceğini düşünmüştü.

Umarım beğenmişsinizdir.

Yorumlarınızı beklerimm.

Cruel king || yoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin